Dayanışmanın ekranı TRT
TRT Spor Yıldız’ı bilmez olur muyum hiç? TRT Spor Yıldız yayını yokken, millî sporcularımızın başarılarının TRT’de yayınlanmamasını ısrarla eleştirmiştim. TRT’nin o yıllardaki tek spor kanalında futbolun dışındaki sporlara yer vermesi ve bu amaçla bir kanal açması gerektiğini yazmıştım. Fena mı yapmışım? Önce TRT Spor 2 deneme yayınlarına başladı, sonra bu kanal TRT Spor Yıldız ismiyle yayınlara devam etti.
FUTBOL DIŞI YAYINLARIN KAPSAMI
TRT Spor 2, Dünya Atletizm Şampiyonası yayınıyla beraber yayın hayatına başlarken 24 Eylül 2019 ve 26 Eylül 2019 günleri Aydınlık’taki yazımın başlığı “Sporun tüm renkleri” idi. TRT Spor 2’nin yayın hayatına başlamasından dolayı duyduğum mutluluğu yazdım. Bu yazı Voleybol Aktüel gibi bir spor dalında yayın yaparak sporun sadece futbol olmadığını kanıtlamış internet sitelerinde haber oldu. TRT Spor 2 yayınından duyduğum memnuniyeti 12 Ocak 2021’deki “Türk sporcusunun kanalı TRT Spor 2” isimli yazımda örnekleriyle yazdım. Bu yazılarda TRT’den beklentilerimi ve dileklerimi de yazdım. İyi ki de yazmışım, zamanla bu beklentilerin karşılandığını gördükçe Türk sporu adına mutlu oldum. TRT Spor 2’nin adı “TRT Spor Yıldız” olarak değiştirildiğinde de, bu güzel haberi 25 Mayıs 2021’deki “Yıldızlar sorunları çözecek” isimli yazımda paylaştım. TRT Spor Yıldız’ı bilmek bir yana, bu değerli kanala belki de neden olan spor yazarlarından biriyim. Bu kanal yokken TRT’nin futbol dışı yayınlara ilgisinin eksikliğini devamlı ve sert bir şekilde eleştirmiştim. Sonuçta ne oldu? TRT Spor Yıldız doğdu.
TRT Spor Yıldız yayına başladıktan sonra, 41 farklı branşta 500’e yakın canlı yayın yapıldı. Eleştirilerimin yapıcı olduğu kanıtlandı. TRT Spor Yıldız yayınlarına dair eleştirilerim de oluyor. Bir sonraki hafta, hepsinin yapıcı birer eleştiri olduğu kanıtlanıyor. 2019’daki “Sporun tüm renkleri” başlığım her şeyi özetlemiş, 41 farklı spor branşı yayınıyla. TRT’yi övdüğüm, adını saydığım yazılarda; TFF’yi Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri kamp programını Azerbaycan yerine Antalya ve Almanya’da yaptığı için eleştirmiştim, haklılığım ne yazık ki finallerde kanıtlandı. TBF’yi kulüplerimize anlamsız kestiği para cezaları ve FIBA Başkanı ile geçinememesi nedeniyle; Spor Toto’yu okçuluktaki uluslararası sponsorlukları, Türkiye’de yarışmacı takımlar kurması ve bu takımlarda yüksek maliyetli yabancılar oynatması nedeniyle eleştirmiştim. İki federasyonumuzun ve bir kamu kuruluşumuzun bu hatalı tercihlerini hala eleştiriyorum. Bu eleştiriler gerekçeleriyle yapıcılığım gereğidir.
TRT YIKICILARA AMAN VERMİYOR
Eleştiri yapanın yapıcı mı yıkıcı mı olduğuna dikkat etmeliyiz. Bunu anlamanın yolu da eleştirenin yalandan mı yoksa doğrudan mı yola çıktığıdır. TRT, diğer tüm spor kanalları içinde buz pateninden voleybola cimnastiğe en fazla yayın yapan kanalken; TRT’yi kadın sporcuların yayınlarını yapmadığıyla suçlamak yıkıcılıktır; TRT’nin maç yayınlarında İzmir Marşı’nı kestiği yalanını yazmak yıkıcılıktır. TRT, yayınlarına gösterdiği özenle bu yıkıcılara fırsat vermemelidir, vermiyor da. Geçen hafta Artistik Cimnastik Şampiyonası yayınlandı, bu hafta da Ritmik Cimnastik Şampiyonası yayınlanacak. TRT, kadını sporda göstermek istemese Ritmik Cimnastik Şampiyonası’nı yayınlar mı? Son yıllarda, Türk sporunda kadın sporcularımız her zaman erkek sporcularımızdan daha başarılı! Kadının sporda da başarılı olmasını sağlayan Devlet politikaları olmasa bu başarılar gelir mi? Kadın sporcularımızın performansında verilen emeği ve gösterilen hırsı izleyenler, bu başarıların keyfini yaşar. Kadın sporcunun vücudu üzerinden TRT’ye yalanlarla dolu yıkıcı eleştirilerde bulunanların niyeti ve görmek istediği ne yazık ki kadının başarısı değil! Bu yıkıcı ve bölücü eleştirileri yapanlar, asla hedefine ulaşamaz! Emperyalizm tarafından satın alınmış bu zavallı kafalar, Kadın Voleybol Milli Takımı’nın sadece ülkenin bir kısmını temsil ettiğinin algısını yaymaya çalışıyor. TRT ise 10 Kasım 2003’teki hiçbir zaman unutulmayacak molanın, Kadın Milli Voleybol Takımımızın Japonya’daki Dünya Kupası’nda saat 9’u 5 geçe alınan molanın belgeselini yaparak ulusal değerlerimizin nasıl tüm milletçe sahiplendiğini kanıtlıyor. Tabii ki, yıkıcının tek tipi yok. Bir tarafta kendini Atatürkçü gösteren ama Atatürk’ün tüm antiemperyalist ilkelerinin karşısına batının borazanı olarak çıkan yıkıcı, diğer tarafta kadınlarımızın voleyboldan güreşe başarılarıyla övünmek yerine utanmayı tercih eden, karanlıklardan beslenen yıkıcı! Tipleri farklı olsa da besleyenleri aynı, hizmet ettikleri aynı!
Mete Gazoz’un Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya elde ettiği final TRT ekranlarından milyonlarla buluşmuştu.
TURNUVANIN YAYINI 23 ÜLKEYE YAPILSA...
Geçen haftaki yazımda TRT’nin Olimpiyat Körling Ön Elemesinde hiçbir maçı yayınlamadığını yazmıştım. Yanılmışım, kadınlarda ve erkeklerde birer final maçımız hafta içi mesai saatlerinde yayınlanmış. TRT Spor Yıldız yayın akışını takip ederim, görmedim. Tanıtımına rast gelmedim, tekrarını izleyemedim. Elbette bu 2 maçın yayınını kaçırdığım için hatalıyım, ama yazdıklarımda haksız değilim. Erzurum’da 3 farklı ön eleme turnuvası yapılıyor. Bu üç farklı ön elemede 7 final oynanıyor. Tüm kıtalardan 23 ülkenin millî takımları yarışıyor. Toplam 108 maç yapılıyor, 17’sini Türkiye oynuyor. 15’ini de kazanıyoruz. Sadece 2’si ekranlarımıza yansıyor. Bu fırsat değerlendirilse; Türkiye’de herkes körlingi hisseder, tüm dünya Erzurum’u tanırdı. Erzurum’dan 5 farklı ülkenin takımları finalleri kazanarak Olimpiyat ön elemesine çıktı. Bu turnuva bu 23 ülkeye yayınlansa, başarılı olan 5 ülkede gündem olurdu. Kimi çok farklı kazandığımız kimi çok heyecan yaşadığımız 17 maçımızı ekranlarda görseydik, körlinge ülkemizdeki ilgi çok artardı. Bugün nasıl kızlarımız voleybolcu ya da boksör olmak istiyor, okçuluğa ilgi arttı, görme engellilerimiz golbol oynayacak kulüp arıyor; körling de benzer ilgiyi yaşayabilirdi. Sadece iki canlı yayınla bu değişim yaşanmaz, ama yine de çok değerli bir başlangıçtır.
İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRMENİN ÖNEMİ
Hentbolda ülkemizi temsil eden takımlarımızın maçlarının geçen hafta canlı yayınlanmamasını eleştirmiştim. Bu Pazar iki kadın temsilcimizin deplasman maçlarını canlı izledik. Maçları kaybetsek bile, hepimizin kalbi Türk takımları ile arttı. Erkeklerde Beşiktaş, kadınlarda Kastamonu ve İzmir belediyeleri takımlarıyla bu heyecan devam edecek. Hentbolda başarı, kaybetsek bile bu mücadeleleri yayınlamakla gelir.
Ülke olarak birlik olmamız gereken günlerin içerisindeyiz. ABD ve 9 tetikçisinin büyükelçileri piyonları üzerinden bildik oyunlarını oynarken, kendilerine gelişmiş diyen ve beyazı en fazla kirleten 7 ülkenin keyfine göre hazırlattığı grileşmiş ve siyahlaşmış listelere adımız yazılırken; iç cepheyi güçlendirmeliyiz. Emperyalizmin hesap edemediği şey, milletimizin vatanseverliğidir. 100 yıl önce hesaplayamadılar, bugün de hesaplayamazlar. Bu dönemde; TRT, millî sporcularımızın ve ülkemizi temsil eden takımlarımızın karşılaşmalarıyla birlikteliğimizi pekiştirmelidir. 2022’de birçok çok sporlu organizasyon yapılacak. Geçen yıllarda büyük başarılarımıza rağmen ekranlarımızda göremediğimiz bu organizasyonları 2022’de izlemeliyiz.
Özellikle İslam Oyunları boyunca TRT Spor kanallarında oyunlara katılan ülkelerin sportif dayanışması ve TRT 2’de de filmleriyle, müzikleriyle bu ülkelerin binlerce yıllık kültürünün derinliği, anca birkaç yüzyıllık kültürel geçmişe sahip olmasına rağmen dünyanın efendiliğine özenen Batı Emperyalizmine gösterilmelidir. Milletimiz de, muasır medeniyetin Atlantik ötesinde değil dayanışma içinde olması gereken bu topraklarda olduğunu görmelidir. Emperyalistlerin gri ve siyah listelerine yazdığı 12 ülke İslam Dayanışma Oyunları’nda buluşacak. Emperyalistlerin listelerinde yan yana bulunduğumuz İran, Suriye, Yemen, Pakistan, Ürdün, Arnavutluk, Fas, Senegal, Mali, Burkina Faso ve Uganda ile her zaman yan yana bulunacağımızı İslam Dayanışma Oyunları’nda tüm dünyaya TRT aracılığıyla göstermeliyiz. Onların oyunu ne kadar kirli olursa olsun, bizim oyunumuzun adı “Dayanışma”dır. Bu dayanışma oyunları emperyalizmin oyununu bozar!