Defolu futbolcu almaya mahkum olmuşuz

Futbol erkek oyunudur ve de karakteri serttir. İkili mücadelelerde rakibinize pelte yumuşaklığında girerseniz sakatlanırsınız. Kadınlar da futbol oynuyor hem de iyi oynuyor. Ama bu bir fantezidir. Dünyanın her yöresinde gücü, fiziği yeterli biraz da zekâsı olan herkes futbolcu olabilir. Hatta yeterli zekası olmayıp, milli takıma kadar yükselen bile vardır. Futbolda sakat adam takıma konmaz. Sahaya çıkıp oynuyorsa o adam sakat değildir. Sakatım diyorsa inanmayın. Futbolda az sakat çok sakat gibi sözler lafı güzaftır. Bir futbolcu ne kadar büyük olursa olsun eğer sakat ise, onun yerine sıradan bir oyuncu koymak daha gerçekçi bir davranıştır.. Futbolda çok büyük transfer ücreti alan ile almayan arasında bazen büyük fark da olmaz. Çünkü futbol bir müspet ilim değildir. Varsayımlar oyunudur. Kesin sonuç söyleyenler de vardır tabii. Hangi maçta olursa olsun maç öncesi bir tahminde bulunmam, yapılmasını da doğru bulmam. Shakhtar Donetsk maçı öncesi fikrimi soranlara, “Gördüğüm kadarıyla dünyanın tüm iklim kuşaklarında Fenerbahçe’yi yener. Ama futbol bu yenilebilir de. Futbolun da bir tanrısı vardır. Kime omuz vereceği belli olmaz. İnşallah” dedim ama ne yazık ki istemekle olmuyor. Ne var ki Avrupa’nın en etkin takımını kurduk derken daha ilk maçlarda yenildik ve de bütün umutlar karardı. Peki alınan futbolculara verilen paralar ne olacak? Sorulur mu? Bundan evvel ne oldu ise o olacak. Defolu oyuncu almaya mahkûm olmuşuz. Bu bizim kaderimiz herhalde. Geriye dönüp bakalım kaç tane defosuz adam almışız?
Bizim ülkede rakamlar da yalan söylerGeçen hafta hepimizin bildiği gibi Beşiktaş’ın Divan Kurulu toplantısı vardı. Basından takip ettiğimiz kadarı ile toplantı çok elektrikli geçmiş. Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, muhalefetin 2,5 milyar lira borç var diye yaptığı propagandaya yanıt veriyor. Çok sinirli bir şekilde. Hatta tabiri caiz ise muhalefete fırça çekiyor. O da yetmiyor, bizim Aydınlık Gazetesi’nde süper manşetten verilen ‘hodri meydan’ ifadesi ile de cengaverlik yapıyor. 2,5 milyar liralık borç olmadığını bu konuda yapılan spekülasyonlara biraz da sert bir şekilde cevap veriyor. Ben Fikret Orman’ı hiç tanımam. Aynı sokaktan veya aynı caddeden bile geçmemiş olabilirim. Gelmiş geçmiş en büyük başkanlardan biri olan Süleyman Seba ile iyi görüşürdük. Senli benli bir dosttuk. Rahmet olsun. Pek tartışmak istemiyorum. Ben Fenerbahçeliyim. “Sen kendi kulübünle ilgilen” diyenler olabilir. Biraz ekonomi okudum. Bunun dışında büyük müesseseleri de yönettim ama pek ekonomiden anlamam. Eciş bücüş rakamları da sevmem ama matematiğin müspet ilim olduğunu, onun dilinin rakam olduğunu bilirim. Rakamlar müspet ilimdir, yanlışlık yapmaz diyenler vardır ama ne yazık ki bizim ülkemizde rakamlar bazen yalan söyler ya da biz söyletiriz. Bana göre; kulüplerin gerçek gelir ve giderlerini bilmek ve de realist bir bilanço yapması pek mümkün değildir. Çünkü amatördüler. Bütçeyi varsayımlarla yaparlar. Eğer hükümet, amatör ama sorumsuzca trilyonlar harcayan insanlara bir kontrol getirmezse, kulüplerin iki yakasının bir araya gelmesi düşünülemez.