Değerlerle uyumlu yaşamak
Ocak ayı, her yıl evimizde yaşadığımız özel bir sevince tanıklık etse de bana kasvetli gelir. Bu duygu,
11 yıl arayla kaybettiğimiz iki mümtaz şahsiyetten kaynaklıdır: Sayın Uğur Mumcu ve Sayın E. Org. Doğu Aktulga.
ÖNCE ORTAK YANLAR
Her ikisi de Cumhuriyetçiydi. Atatürk'ün devrimci yoldaşlarıydı. Hakikati sürekli arama gayreti içinde ve bunun için bilimi rehber edinmişlerdi. Medeni cesaretleri üst düzeydeydi. Hukukun üstünlüğüne inanmışlardı. İnsan haklarına saygılılardı. Laikliğin toplumumuz için ne denli önemli olduğunun bilinci içindelerdi. Fikir sahibi olmadan bilgi sahibi olmayı ilke edinmişlerdi. Kutup yıldızları bağımsızlık olan vatanseverlerdi. Demokrasiyi savunanların bir ön koşul olarak Atatürk Cumhuriyeti'ne sahip çıkmalarını gerekli görüyorlardı. Haklıydılar. Nitekim İsmet İnönü, "Atatürk yönetimi Demokratik Rejime hazırlık aşamasıdır."(1) demek suretiyle bu olguya ışık tutmuştur. Her şey bir zaman meselesiydi. Ekim ayında ekilmeyen buğday tohumunun haziranda başak olduğu görülmemiştir. Önce tohuma sahip çıkmalıyız.
HERKES İÇİN ADALET İSTEYEN ADAM
İnsanların kendileri için adalet istemesi bir haktır ve sıradandır. Herkes için adalet istemek ise sıradışıdır ve bir asaleti yansıtır. Tıpkı geçen 10 Kasım'da Anıtkabir'e yürüyen bir milyonu aşkın insanın yaptığı gibi. Sanıyorum Mumcu'nun öne çıkarılması gereken en temel vasıflarından birisi adalet arayışı olmuştur. Tüleylioğlu'nun tespitlerine göz atalım: "Ona göre, bir toplumu ayakta tutan temel dayanaklardan biri, adalet duygusudur. Susmayı, kendi kabuğunun içine çekilmeyi, bir yaşam biçimi, bir kişilik simgesi olarak benimseyenleri eleştirirken, adaletsizliğin, bu insanlardan güç aldığını söylüyor."(2) Kendisi hiç susmadı ve hep adalet istedi.
Yaşasaydı ya Silivri'de olurdu ya da Sessiz Çığlık eylemlerinde.
DÜRÜSTLÜĞÜN TİMSALİ GENERAL AKTULGA
Sürekli araştıran büyük bir akla, düşüncelerin özgürce ifade edilmesini mümkün kılan ortamları yaratma becerisine, inisiyatif verme ve sorumluluk üstlenme hasletine, gerçek bir iş disiplinine sahiptir.
Haşmetli görüntüsü bir sertlik sergilese de inanılmaz sevgi dolu bir kalbi vardı. Ama o kalbin sağlığına yeterli özeni göstermedi.
Masanın üstünde onlarca kitap içinde ayraçlar, not kâğıtları bulunurdu. Ve en ilginç tespitlerin altı çizili olurdu. O'nun okuma hızına yetişmek genç subaylar için pek baş edilebilir bir uğraş değildi. Edindiği bir bilgiyi eğitim girdisi olarak kullanma becerisine sahipti.
Güven inşa etmenin ustasıydı.
Cömert bir yaradılışı vardı.
Okuyanınız olmuştur. Okumayanlara da öneririm. "Moskova Önlerinde" adlı roman, II. Dünya Savaşı esnasında, Tabur Komutanı Üsteğmen Baurdcan Momiş-Uli ile Tümen Komutanı General Panfilov arasındaki sevk ve idare ilişkisinden kesitler sunar. Tabur komutanı, taburuna, savaşta kaybettikleri tümen komutanının ardından anma konuşması yapar ve dikkat çekici bir ifade kullanır: "(...) Arkadaşlar, Ben Panfilov için demin gerçeğin generali demiştim. Yoo onun için bu çok az. O, dürüstlüğün generaliydi."(3)
O ise dürüstlüğün timsaliydi.
Özü sözü birdi.
Silah arkadaşlığı kavramı onun için ve onunla anlamlıydı.
Şu sözü zihnimde daimi bir yere sahiptir: "Komutanlar, astlarının önünde 24 saat tören geçişi yapan kimselerdir."
Ölümüne çok üzülmüştüm. Ama şimdi farklı düşünüyorum. İyi ki Tanrı'nın rahmetine erken kavuştu ve subayların, haysiyet cellatlarınca, hukuksuz bir şekilde hapislere atıldığını görmedi. Ve tabii, kendisinin yakından tanıdığı ve bu süreçte tören geçidinde yerini alanların düştüğü hazin halleri de...
Her iki mümtaz şahsiyeti itibarlı kılan, savundukları değerlerle uyumlu yaşam biçimleriydi. Bize düşen de onlara benzeyebilmek değil midir?
(1) Aktaran Mevlüt Bozdemir, Türk Ordusunun Tarihsel Kaynakları, Ankara, 1982, Ankara Ü. SBF Yayını, s.173 (Ş.S. Aydemir, İkinci Adam, s.435)
(2) Orhan Tüleylioğlu, Aydınlık Kitap, 24 Ocak 2014, sayı:100, s.4.
(3) Aleksandr A. Bek, Moskova Önlerinde, İstanbul, 1999, Oda Yayınları, s.573.
NOT: Kardeşim Şener Saygın, Tekirdağ'da başlattığınız Sessiz Çığlık eyleminin katılımcısı yurtseverleri en içten saygı ve sevgilerimle selamlıyorum. Beni de aranızda biliniz.