24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Değişim dönüşümün yolu eğitimden geçiyor

Feridun Andaç

Feridun Andaç

Eski Yazar

A+ A-

Paulo Freire’in düşüncesini keşfedip okuyalı beri toplumdaki ezilenlerin, mülksüzleştirilerek cehalete sürüklenenlerin varlığına daha tedirgince bakmaya başladım.

Örneğin; mesleksizliği mülksüzleştirilme olarak görenlerdenim. Aidiyeti, kimliği, hatta gelecek düşü yoktur böyle birinin. Üretimin, hayatın dışına düşmüştür.

Ezilmişlik, ötelenmişlikle cehaletinin onu sürüklediği her yer/şey onun kimliksiz varlığına dokunsa da çoğu şeyin varlığından bihaber yaşamanın nasıl bir sürüleşmek olduğunu dahi bilemez. Bu da yönetenlerin işine gelir sürekli...

Toplumda bu kesim ne kadar çoğalırsa, siyasi güçle birlikte yaşama erkinin birçok alanına (adalet dahil) müdahale kolaylaşacaktır.

Bu anlamda Türkiye’nin eğitim sorunu/çıkmazı son on beş yılın meselesi değildir.

TEK TİPLEŞME VE ÖTEKİLEŞME

Kapitalistleşme sürecinin neo-liberal politikaları bir şeyleri dayatsa da, bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin sanayideki gelişme yolunun önünü açabilecek eğitim modeli olarak üretim için eğitim öngörülecekken; köy enstitüleri gerçeğinin ortadan kaldırılmasıyla bunun önü kesilmiştir.

İmam hatipleştirilen bir eğitim anlayışı ezilenlerin/mülksüzleştirilenlerin/ötekileştirilenlerin önüne “iyi eğitim”, “ahlaklı eğitim” modeliymiş gibi konularak toplumdaki tek tipleştirmeyi/sürüleşmeyi, mesleksizleştirmeyi yaygın kılma sürecine girilmiştir.

Bugünün Türkiye’sine biçilen eğitim anlayışı biraz da budur.

Ne diyordu Paulo Freire; eğitilmiş/mesleklendirilmiş insan “kendi sözünü söyleme, dünyayı adlandırma/hakkını/bilincini/bilgisini elinde bulundurur. Geleceğin bireyi/yeni insan da işte buradan çıkar.

O, eğitimle insanın “insanlaşma kaygısı”ndan söz eder.

“İnsanlaşma kaygısı öncelikle, insandışılaşmanın sadece varlıksal bir olasılık değil, ayrıca tarihsel bir gerçeklik olarak da fark edilmesini sağlar. Ve insan, insandışılaşma derecesini algılarken, insanlaşma uygulanabilir bir olasılık mıdır diye kendine sorar.”

KANAMASI DİNMEYEN YARA

Eğitimin insanı dönüştürdüğü, bir sav değil, gerçekliktir. İnsanın kendini görmesi, varoluşunun keşfidir. Ötekileşmeden/ötekileştirmeden yaşama bilincine erişmesidir.

Efendinin, yani ezenlerin bilincine göre değil; kendi özgür iradesine göre hareket eden, yaşama seçimlerini yapandır. Evet, itirazı olandır. Katılım bilincinin yolu da işte bu bakışla açılır, donatılır.

Toplumlarda ezenlerle ezilenler çelişkisi arttıkça eğitimin sürekli yapboz tahtasına dönüşmesi kaçınılmaz.

İnsanı özgürleştirici, hümanist kılan, mesleki beceriler kazandıran bir eğitim modeli yerine; sürüleştiren bir anlayış egemen kılınmaya çalışılmaktadır.

Yani aktarmacı/ezberci, hatta dayatıcı bir eğitim...

Düşündüren, sorgulayan, becerilerini geliştiren bir eğitim tanınır/tanımlanır olmaktan çıkarılıyor. Toplumu sığlaştırma, sıradanlaştırma yolunun taşları döşenmeye başlanıyor.

Ne yazık ki, toplumun geniş bir kesimi henüz bunun farkında değil.

Eğitim sorunu Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Terör dediğiniz şeyin de kaynağıdır. Bunu bugün gündeme geldiği için söylemiyorum.

Dünyaca önemli eğitimcinin, Paulo Freire’in eğitim modeli üzerine Türkçede yeni bir kitabı okumaya başladığım için bunları dile getirme gereğini duyumsadım.

Okuyun şu iki kitabı: “Ezilenlerin Pedogojisi” (Ayrıntı Y.,) ve “Paulo Freire Diyalogun Pedagojisine Giden Yol” (Kalkedon Y.); eminim ki bu konudaki cehaletimize daha da çok hayıflanacaksınızdır sevgili okurum.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları