08 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Denizler durulmaz dalgalanmadan...’ -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

YCHP Başkanı Çin’de dünyanın giderek yükselen yıldızını seyrederken Ankara’da CHP çalkalanıyordu.

Aslında CHP’nin bu ilk çalkanışı değil. Parti, bağımsız Türkiye politikası izlediği için Baltık ülkelerinden birinin finansmanıyla hazırlanan bir komployla 2010’da görevinden ayrılmak zorunda kalan Baykal’ın yerine gelen Kılıçdaroğlu sayesinde hala çalkalanmaya devam ediyor.

Başından belliydi!

Önce CHP’ye paraşütle Atlantik ötesi destekle indirilen yeni Genel Başkanı’nın bu koltuğun adamı olmadığını ilk söyleyen bendim. CHP’yi yakından tanıyan biri olarak diyordum ki:

“...Bu zatı muhterem CHP koltuğunu dolduramaz. CHP genel başkanlığında oturacak adam için siyasi bir gelenekten gelmek gerek. Yetmez. Onun ötesinde siyasi bir kültür ve tarih bilgisi gerekir. O bilgileri almak için yeterli donanıma sahip değildir. Kılıçdaroğlu CHP’yi bir maceraya sürükleyebilir.”

Yıl 2013.

Ne hazin ne gariptir.

CHP hala YCHP’yi yaratmak isteyen bir adamın elinde oradan oraya savrulmakta. İçim yanıyor. Neden mi?

CHP’nin Müdafaa-i Hukuk’tan gelen ve kurtuluş savaşımızı zaferle bitiren değerli bir kadronun ürünü olması. O ürünü çerçeveleyen fotoğrafta Atatürk var, İsmet Paşa var, Ecevit var ve nihayet CHP’nin son Genel Başkanı Deniz Baykal var. O fotografta şimdiki Genel Başkan hiç olmadı ve olmayacak.

Bu parti çilekeş ve altı oka bağlı vatanseverlerle doluydu. Tabanında tarihi bir mirasın sahipleri, tavanında bilgi ve kültürle yoğrulmuş dünyayı ve ülkenin koşullarını içine sindirmiş, 6 oku bayrak yapmış, ilkelerine sadık kalmış insanlar vardı. Dış politikada değişmez ilkesi “bağımsızlık ve barıştı.”

Dersimli Aygün!

Allah aşkına; partinin haline bir bakınız. Kılıçdaroğlu’nun davetiyle partiye alınan ve milletvekili yapılan Hüseyin Aygün açıklamalarda bulunuyor, Orhan Pamuk’a özenmiş olmalı ki Dersimli ve CHP’li(!) Aygün savaş alanlarında yendiğimiz Yunanlıları mağdur edilmiş buluyor ve onları katlettiğimizi söylüyor. Yani cümle alemin -elbette başta Yunanlıların bildiği, tarihin yazdığı gibi- gerçeği saptırıyor. Bekliyorsunuz ki Genel Başkan Çin’den telefonu açsın ve yardımcılarına o adamı partinin kapısının önüne koymalarını söylesin. Kılıçdaroğlu tam aksine “Hele bir inceleyelim, ondan sonra gereğini yaparız” diyor.

Oysa bu zat daha önce de Atatürk’e söylemediğini bırakmamıştı. Beklenen; CHP içinden birinin “Bu adama haddini bildirmesi.”

Deniz Baykal “Bilinçli sükunetini ve sessizliğini bozuyor.” Antalya’da ulus 923.com’da Fatih Ertürk’le bir sohbet yapıyor. Bu sohbet Hürriyet Gazetesi’nde (Yalçın Bayer’in sütununda ) 16 Ocak’ta yer alıyor.

Baykal diyor ki : “Büyük bir endişe ve hayretle izlemekteyim” ve ekliyor: “Yazık insan kahroluyor. Böyle mi olur CHP milletvekilliği? Siyaset yapan kişinin kendisine saygı duyması için önce bulunduğu kurumun tüm değerlerine ve ilkelerine saygılı olmasını öğrenmesi lazım. Büyük bir endişe ve hayret içindeyim. Bu şahsın daha ne kadar böyle konuşmaya devam edeceğini ya da ettirileceğini merak ediyorum. Parti büyük yara alıyor, büyük zarar görüyor. Bu şahsın korunması ve kollanması durumunda ise bu kan kaybı bizi çok zor günlere götürebilir.”

Deniz Baykal’la konuştum. Kendisini kutladım ve sessizliğini bozmasına sevindim.

Baykal şöyle diyordu:

“Sessizliğim bilinçli bir sessizlikti. Bunu anlamanızı isterim.”

Konuşmanın gerisi ben de saklı.

CHP’liler daha ne kadar CHP’yi ve ülkeyi uçuruma sürükleyeceksiniz? Sesiniz hala kısık mı? Yoksa çoğunuz koltuk derdinden ülkenin ne denli uçura yaklaştığının farkında değil misiniz?

İyi ki, Baykal ve Anadol varmış..

Not: Büyük sanatçı, katıksız yurtsever Sayın Levent Kırca’ya Ulusal Kanal’daki yeni görevinde başarılar dilerim. Aramıza hoşgeldin sefalar getirdin. Sevgili Levent Kırca.