Denktaş’ın ardından-(TAMAMI)
Türkiye ve KKTC değerli bir evladını, Kıbrıs davasının 50 yıllık mücahidini, Denktaş Ailesi de müşfik babasını kaybetti.
Türkiye artık böyle vatanseverler yetiştiremiyor. Son anlarından ülkemizin haline bakarak son anlarında, “Kıbrıs bağımsız bir devlettir söyle onlara” demiş ve Rum kesiminin liderinin adını söylemiş: Hrıstofyas!” Kim bilir daha neler söyleyecekti? Denktaş ülkesini seven, Türkiye’ye âşık bir liderdi. Onunla çok hatıralarımız var:
Yıl 1974 Kıbrıs Harekatı sonunda Cenevre’de bir konferans yapılmıştı. Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Prof. Turan Güneş temsil edecekti. Kıbrıs’ı Kıbrıs’ın unutulmaz cemaat başkanı Denktaş. Karşısında Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve adeta dünya devletleri vardı. Biz gazeteciler hayli kalabalıktık. Müzakereler başladı. Biz BM binasının alt katındaki salondaydık. Zaman, zaman İstanbul Milletvekili Prof. Haluk Ülman geliyor ve heyetler arası görüşmeler hakkında basını bilgilendiriyordu.
Ayşe tatile çıkıyor!
İşte o sıralarda Dışişleri Bakanı Güneş’le Başbakan Ecevit arasında devamlı açık tutulan Cenevre Büyükelçilik telefonunda bir parola dillendirildi: “Ayşe tatile çıkıyor!“ Ayşe, Turan Güneş’in kızıydı ve Cenevre’ye ulaşan bu haber ne demekti? Ayşe’nin tatile çıkması hazırlıkları yapılırken Büyükelçi Coşkun Kırca geldi ve şunları anlattı:
“- Şimdi Callaghan konuşuyor ama Ayşe henüz tatile çıkmadı. Onun için Denktaş’ın yanına gittim ve rica ettim. Sayın Denktaş bize yarım saat daha lazım lütfen söz alın ve konuşmanızı sürdürün dedim. Denktaş ne demek istediğimi anladı ve hemen söz aldı. O nefis İngilizcesiyle öyle veciz, öyle inandırıcı konuşmasını sürdürdü ki yarım saat değil bir saat konuştu, konuştu. O sırada Ayşe tatile çıkmıştı!”
Neydi bu Ayşe’nin tatil işi?
TSK 2. Kıbrıs Harekatı’na başlayacaktı. Parolası buydu ve zaman gerekliydi. Denktaş görevini yaptı, kürsüden indiğinde Callaghan şaşkın şaşkın şöyle diyordu:
“- Beni kandırdınız Denktaş. Ben sizi dinlerken Türk Ordusu yeniden harekata başlamış. Bu diplomasiye sığar mı?” Denktaş gülüyor ve “ “-Sığar, sığar Mr. Callaghan” diyordu.
O gün 1. Cenevre görüşmeleri sona ermişti, 2.si başlayacaktı. BM kapısının önünde Turan Hoca’ya gazeteciler sordu:
“-Ayşe tatile çıktı mı?”
Prof. Güneş sigarasından bir nefes çekerek şöyle demişti:
“- 2. harekat Denktaş kürsüdeyken başladı. Eğer Bülent- Başbakana böyle hitap ederdi- razı olsaydı Kıbrıs’ın tümünü işgal edip sonra masada pazarlığa oturacaktım. “
Daha sonra Kıbrıs belgeseli için Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Lefkoşa’daki (1993) sarayında bir araya geldik. Çok renkli bir kişilikti... Kameralara karşı uzun uzun Kıbrıs’ı konuştuk. Eşimle beraber beni Kıbrıs’a davet ettiğinde, yemek yerken ona sormuştum:
“- Başkanlık adaylığını kabul etmeyeceğinizi söylüyorsunuz. Ben Kıbrıs’ı dolaştım, halk hep Denktaş diyor.”
O sıralar Çankaya’da Demirel, Başbakanlıkta Çiller vardı. Denktaş eski dostu Demirel için şöyle dedi:
“- Dostum Demirel bak başına ne iş açtı. Ben öyle yapmak istemiyorum .” Ama sonra fikrini değiştirmiş olmalı ki yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. Tayyip Erdoğan’ın isteklerine boyun eğmediği için tasfiye edildi. O günlerde Talat Paşa Komitesi’nin başkanıydı ve Türkiye’nin haklarını konuşuyordu, yanında Doğu Perinçek vardı. Ulusal Kanal’da nefis bir sohbet yaptık.
O nadir bulunan bir mücadele adamıydı ve onun dostu olmak benim için bir onurdu. Bütün ışıklar üzerine olsun Sayın Denktaş. Türk Milleti seni unutmayacak. Bir yerlerden bizi izleyecek resimlerimizi çekeceksin. Hep içimizde yaşayacaksın.