05 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Depolanan tarım ürünlerinde fiyat oluşumu

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Yaşı seksene yaklaşmış bir kişi olarak herşeyin hayli kıt olduğu dönemleri anımsıyorum. Eskiden alyanaklı, mis kokulu, şimdikilerden daha küçük boyutlu elmalar vardı. Tertipli kadınlar onları sandıklarında kilit altında tutar, gerektikçe birer ikişer tane çıkarıp çocuklara yedirirlerdi. Sandık açıldığında karanfil ve elma kokusu duyulurdu.

Ziraat Fakültesi'ni bitirdiğim 1965 yazında Denizli'de yapılan bir araştırmanın anket çalışmalarına katıldım. Çivril ilçesi köylerinde anket yaptığım bir çiftçi ısrarla bana kurduğu elma bahçesini göstermek istedi. Birlikte bahçeyi gezdik, yetiştiricilikle ilgili bazı önerilerde bulundum. Etrafta pek fazla ağaç filan gözükmüyordu.

Bir grup öğretim üyesi, 1995 yılında Çivril'de elma ile ilgili bir toplantıya konuşmacı olarak katıldık. Aradan geçen otuz yılda bu ilçenin Türkiye elma üretiminde önemli paya sahip bir merkez haline gelmiş olduğunu gördük. Üreticiler ısrarla soğuk hava depoları yapılmasını istiyorlardı. Sandığa kilitlenen, derde derman için saklanan elmalar depolara sığmaz olmuştu.

DEPOLAMA

Eskiden herşeyi mevsiminde yemek zorundaydık. Şimdi piyasada elmanın olmadığı bir mevsim yok. Aynı şeyi limon, portakal, patates, soğan ve benzeri pekçok ürün için söyleyebiliriz. Yetiştirme, depolama, saklama ve taşıma tekniklerindeki gelişmeler nedeniyle artık her şey, hemen her zaman bulunuyor. Tüketiciler olarak tıpkı şımarık çocuklar gibiyiz. Elimizi uzattığımız zaman herşeye erişebilmeyi, hem de onların pahalı olmamasını istiyoruz. Ananas, mango, kaju gibi dünyanın öbür ucundan getirilen şeyler bile var. Sanki depoların önemli bir kısmı yurt dışında. İran'dan, Ukrayna'dan ceviz, Kanada'dan mercimek geliyor. Laf aramızda mercimeğin anavatanı Türkiye'dir ve mercimek tohumunu Kanadalılar bizden almıştır.

SUNU (ARZ) KONUSU

Tarım ürünlerinin hepsi canlı varlıklardan elde edilir. Tarım alanında gösterilen çabaların tümü ürün verebilen bu canlıların en uygun ortamda yetiştirilmesi hedefine yöneliktir. Canlılar çoğalırlar, beslenirler, gelişirler ve ölürler. Bütün bu süreç zamana yayılmıştır.

Bazı tekniklerle yaşamsal olaylara etki ederek süreci hızlandırmak mümkün olmaktadır. 1940'lı yıllarda etlik piliçlerin gelişmesi en az 75 beş gün sürmekteydi. Islah çalışmalarıyla daha hızlı büyüyen hatlar elde edildi. Yemleme ve bakım konusundaki ilerlemeler sonucunda gelişme süresi her yıl ortalama 1 gün kısalarak 1970'li yıllarda 40 güne inmiş oldu. Ancak hâlâ civcivler yumurtadan 21 günde çıkıyor. Buzağılar 9 ayda, kuzu ve oğlaklar 5 ayda doğuyor. Elma ağaçları 5-7 yılda, üzüm veren asmalar 3-5 yılda verime yatıyor. Buğday yılda bir kere ürün veriyor.

Kıbrıs Barış Harekatı başladığı zaman kentlerde ve kara yollarında seyreden taşıtlarda karartma yapılması gerekmişti. Bu emir yayınlandıktan bir gün sonra lambaların etrafını kaplamak için kullanılacak renkli kağıtlar piyasaya çıkarılmıştı. Koronavirüs salgını başlayınca oldukça kısa bir sürede maske ve solunum aygıtı üretmeyi başardık. Aşıyı da yakında üretmiş olacağız. Söz gelimi bu hastalığa keçi sütünün iyi geldiği saptansaydı, hastalığı savuşturmak için gerekli keçi sütünü 10 yılda bile üretemezdik. Sözün kısası tarımsal faaliyetler mevsimlere ve zamana bağlıdır.

RİSKLER

Tarım üstü açık bir fabrikaya benzetilir. Kuraklık, don olayı, aşırı sıcak, aşırı yağış ve su baskınları, bitki ve hayvanlara musallat olan hastalık ve zararlılar doğal risk kaynaklarıdır. Bunlardan başka sosyal ve ekonomik riskler de vardır. Örneğin petrol fiyatları artarsa veya döviz kurları yükselirse tarımda kullanılan girdilerin fiyatı artar. Buna paralel olarak çiftçi eline geçecek ürün fiyatının artma umudu yoksa, girdi kullanımı azalır veya çiftçi üretimden vazgeçebilir. Ambargolar, dış ticarete getirilen kısıtlamalar, terörist faaliyetler, savaş gibi nedenler koşulları daha çok güçleştirebilir.

Bir tarım ürününe olan talep artarsa, karşılığında arz artışı gecikerek gerçekleşir. Piyasa fiyatı arzdan ziyade talebe bağlıdır. Kısa dönemde talebe uygun olarak üretim artırılamadığı için fiyatlar aşırı derecede yükselebilir. Bu durumda tüketiciler feryat etmeye başlar. Yüksek fiyatın çekiciliğine kapılan üreticiler izleyen üretim döneminde söz konusu ürüne yönelince, arz miktarı talebi aşarsa bu sefer fiyatlar aşırı derecede düşer ve üreticiler yakınmaya başlar. Soğan, patates, domates, karpuz gibi ürünlerde sık sık karşımıza çıkan durum budur.

DEPOLANAN ÜRÜNLERDE FİYAT OLUŞUMU

Fındık, kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, tahıllar, elma, limon, patates, soğan gibi ürünler uygun koşullarda nispeten uzunca bir süre depolanabilirler. Tohum, gübre, ilaç gibi girdileri borçlanarak tedarik eden çiftçiler borçlarını zamanında ödeyebilmek için ürünlerini hasat zamanında elden çıkarmak zorunda kalırlar. Ürünün bol olduğu sırada fiyatlar düşük olur. İleride fiyatların yükseleceğini tahmin eden bazı girişimciler ürünleri satın alıp depolar. Artık ürün el değiştirmiştir.

Depolar basit mağaralardan, soğutma yapılan, hatta atmosfer kontrolu yapılan depolara kadar çeşitlilik gösterir. Çoğunlukla taşıma, istifleme, soğutma, aydınlatma, boşaltma, yükleme gibi işlemler için harcamalar yapılır. Yaş meyve sebzeler ve tohumlar canlıdır. Bunlar solunum yaparlar, karbondioksit ve etilen gibi gazlar çıkar. Ürünler su ve ağırlık kaybederek fire verir. Bir kısmı bozulur, onların ayıklanıp atılması gerekir. Bu işlemlerin hepsi masraf gerektirir, yapılaşma, donatım ve ürün tedariki için ciddi bir kaynak ayırma zorunluluğu vardır.

Üretim dönemi tamamlandığında çiftçilerin elinde kalan ürünlerle, depolanan ürünlerin toplamı arzı oluşturur. Piyasada oluşan talebe, dolayısıyla fiyata göre depodaki ürünler satışa sunularak ihtiyaçlar karşılanır. Ürün depolayanların sayısı fazla olup aralarında rekabet varsa fiyatlar dengeli bir şekilde oluşur. Tek başına fiyat üzerinde etki yaratacak güçte olan kuruluşlar varsa spekülatif hareketler beklenebilir. Kamu denetimi yoluyla veya yurt dışından yasal olarak, hatta bazen de kaçak olarak ürün gelmesiyle bu çok kutuplu (oligopol) yapılanmanın etkisi kırılır. Ürün fiyatları düşük iken satın alınan ürün depolanır, fiyatlar yükseldikçe depodaki ürünler satışa sunulur. Belirli dönem için arz miktarı sabit kalır, fiyatı daha çok talep cephesi etkiler.

Tüketiciyi korumak adına hemen dışalım yoluna gitmek doğru değildir. Sağlıklı işleyen bir fiyat mekanizması ekonomik faaliyetin yönünü belirleyen pusula veya navigasyon sistemi işlevi görür. Yersiz yapılan her müdahale kaynak kullanımını olumsuz etkiler.