Deprem gerçeği
24 Ocak günü Elazığ ve Malatya 6.8 şiddetinde sarsıldı. Deprem gerçeği tekrar iliklerimize kadar hissedildi.
Ülkemiz deprem kuşağında, aktif fayların bulunduğu bir ülke. Bilim insanlarının açıklamalarından ve yaşadıklarımızdan anladığımız kadarı ile, biz ortalama 10 yılda bir 6.5 şiddetinin üstünde, tehlikeli kategorisinde bir depreme şahit olacağız.
Hepimiz depremin nasıl bir doğa olayı olduğunu ve neden meydana geldiğini çok iyi biliyoruz. Kıta plakaları hareket ediyor, hareket ettiği yönde enerji biriktiriyor, biriken bu enerji bir gün açığa çıkıyor, bunun sonucunda orada yerkabuğu hareketleniyor. Örneğin, en son Elazığ ve Malatya’da meydana gelen deprem hattındaki fay her yıl yaklaşık 1.5 cm hareket ediyormuş. Bu hareketin bir gün mutlaka dayanamayıp kırılacağı artık önümüzdeki gerçek. Biz bu gerçeğe göre önlemlerimizi almak zorundayız.
ON YILDA BİR KRİZ
Dikkat ederseniz ülkemizde ekonomi, ortalama 10 yıl gibi devrelerle krize giriyor. Krizde ne oluyor. Döviz kuru bir günde çok ciddi oranlarda yükseliyor, ardından kura bağlı olarak fiyatlar alıp başını gidiyor, enflasyon, işsizlik batan firmalar bu süreci takip ediyor. Bu arada tabi ki faizlerde yükseliyor.
Artık depremin nedenini öğrendik, ona karşı alınacak tedbirleri biliyoruz. Bilim adamlarının Elazığ depremini öngördüklerini de çok iyi biliyoruz. Bilim artık depremin nerede, ne zaman ve ne büyüklükte oluşacağını az çok tahmin ediyor.
Ekonomistlerin bir kısmı, ben de dâhil, aslında ekonomide krizin hangi koşullarda oluştuğunu, zamanlamasını öngörebiliyoruz. Aslında bunu herkes aşağı yukarı tahmin ediyor.
Ama konu, "hangi tedbirler alınmalı ve ekonominin yönü ne olmalıdır" konularında tıkanıyor. Tablolara bakıldığında artık beklenmemesi gerektiği, eğer aynı politikalar izlenirse, bu krizlerin ardı arkasının kesilmeyeceği açıkça görünüyor.
Aşağıdaki tablolarda; ekonomide depremi tetikleyen döviz yoksunluğunun rakamlarını2000-2018 yıllar ve 2019 yılı aylar olarak izleyebiliriz.
Cari Dengenin ne olduğunu kısaca tekrarlarsak; "belli bir dönem içinde ülkeye giren ve çıkan döviz tutarının fazlamı, eksik mi olduğunu gösteren rakamdır."
Pratik olarak da; (ihracat + turizm gelirleri + diğer) - (ithalat + turizm giderleri + diğer) = -/+ cari dengedir.
Tablo-1’de 2000 yılından 2018 yılına kadar olan cari denge rakamları bulunmaktadır.
Hatırlayınız 2001 yılında "ANAYASA KİTABI FIRLATMA" krizi yaşadık. 2001 yılı rakamına bakın Cari Denge 3.760 fazla. Ülkeye giren döviz, çıkan dövizden fazla. Aslında ideal durum. Ama gerçekten ideal mi? Hayır, kurlar patladığı için ithalat yapılamıyor. Sonuçta ihracat ve turizm girdileri fazla gibi duruyor.
O DÖNEM ARTIK BİTTİ
Sonraki yıllar da ekonomi aynı şekilde yönlendirildiği için, çok özetle BORÇLANMA EKONOMİSİ ve İTHALATA DAYALI ÜRETİM modeli terkedilmediği için sonraki yıllar tekrar cari açık ve geliyoruz 2018 yılına bu kez "RAHİP BRUNSON" krizi. Tablo-2’ye bakıyoruz. 2019 yılı Mayıs ayı itibariyle cari denge yine fazla vermiş. Ne zamana kadar, Kasım 2019’a kadar. Kasım 2019’da ne olmuş. Tekrar eski günler 518 milyon dolar cari açık vermişiz.
Şöyle denebilir; canım 2001-2018 arada 17 yıl var. 17 yıl, kim öle kim kala. İşte öyle olmuyor. Bakıyorsunuz yıllar geçivermiş. Ayrıca başka uyarı, 2001-2018 yılları arası hatırlayın ABD, Avrupa, Japon Merkez Bankaları tüm dünyaya karşılıksız para bastılar, BU DÖNEM BORÇ ALMAYANI DÖVÜYORLAR dönemiydi. Artık o dönem bitti, gümrük duvarlarını liberalizmin şampiyonu ABD yükseltiyor.
Ancak, bu kısır döngüden kurtulmanın ve Bağımsız, Başı Dik Türkiye’nin kurulma yolu "İhracata Dayalı Sanayileşme" Modeli değildir. "PLANLI, İTHAL İKAMESİ ÖNGÖRÜLÜ, SÜRDÜRÜLEBİLİR KARMA EKONOMİ" modelidir.
Deprem bize, ona karşı nasıl önlem alacağımızı öğretmeye başladı. Son deprem her ne kadar yine canlar yandı ise de, depreme karşı eskisinden daha hazırlıklı olduğumuzu gördük. ENERJİ BİRİKİMİ sadece deprem doğurmuyor. Ekonomide de enerji birikiyor, bir gün biriken enerji patlıyor. Anayasa Kitabı, Rahip Brunson buna vesile oluyor.