23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Depremle öğrendiklerimiz

Ferit İlsever

Ferit İlsever

Gazete Yazarı

A+ A-

Deprem felaketiyle yaşadığımız tablo Türkiye'nin içinde bulunduğu süreci temelden değiştirdi. En önemli değişiklik devlete bakış açısı oldu. Onbinlerce insanımızı kaybettiğimiz doğa felaketine devlet müdahale etmiştir. Çünkü bu bir zorunluluktur. Bu felaketin altından başka türlü kalkmak mümkün değildir, öyle de olmuştur. Dolayısıyla, yaşamımıza her alanda devlet müdahalesi ve öncülüğüyle yıllardır dalga geçenler sınıfta kalmıştır. Devletin öncülüğü artık sadece depreme karşı değil, ekonomide, siyasette, kütür ve sanatta, her alanda Türkiye'nin gerçeği olmuştur.

İkincisi, savaş halinde olduğumuzu söylediğimiz ABD emperyalizmine karşı bir zorunluluk olan milletin birliği ve millet-ordu beraberliği de bu felaketle mücadelede hayat bulmuştur. Artık bu tabloyu yıllardır yaşadığımız bölücü senaryolarla ve kısır çekişmelerle değiştirmek mümkün değildir. Bu gerçek milletin ve Türkiye'mizin bilincine yazılmıştır.

Ve üçüncüsü; hep vurguladığımız ABD tehdit ve saldırılarına karşı başta komşularımız olmak üzere, ezilen ve gelişmekte olan ülkelerin birliği, şimdilik deprem felaketine karşı yardım düzeyinde olsa da hayat bulmuştur. 

En önemli gerçek; bu üç olgu da, deprem felaketinden uzaklaştıkça unutulacak, silinecek cinsten değil,  kalıcı ve belirleyicidir. Ve bu olgular, emperyalizmle savaşta zorunluluk olan halkçılık, milliyetçilik, cumhuriyetçilik ve laikliği de gündemimize getirmiştir. Halkçılık ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası depremle mücadelede dilimizden düşmemektedir. Yanı sıra, bütün Türkiye, sistem medyası da dahil, günlerdir bilimin yaşamımızdaki önemini ve zorunluluğunu tartışmaktadır. Özetle; büyük önderimiz M. Kemal Atatürk'ün Altı Ok ilkesi artık Türkiye'nin geçeğidir. 

Her zaman söylediğimiz gibi, ABD'yle Türkiye arasındaki çelişme ülkemizin baş çelişmesidir. Tamam, ama diğer çelişmeler de süreci etkiler. Bu diğerlerinden en önemlisi, doğayla toplum arasındaki çelişmedir. İşte Kahramanmaraş, Adıyaman vb. de yaşadığımız olgu budur. Bu olgu Türkiye'nin yaşadığı süreci kökten değiştirmiş ve yaşadığımız büyük acılara rağmen, ülkemizi ABD Emperyalizmi'yle savaşta daha hazır hale getirmiştir. ABD'yle savaş halinde büyük yıkım ve kayıplarla öğreneceğimiz gerçekleri ondan önce deprem bize öğretmiştir. En büyük tesellimiz budur.