Depremler-iktisadiyat-komiserler
Depremsel bir dönem yaşanmaktadır. Gazetecilik mesleğine 1957’de başladım. Ama hiçbir dönemde Türkiye’nin böylesine artçı depremlerle sarsıldığını ben ve meslektaşlarım hiç görmemişizdir. Ve Türkiye neredeyse “siyasi iktidarın vahim hataları ile” iktisadi ve siyasi sorunlar çözümsüzlük dönemine girmiştir.
İMRALI-KOMİSERLER
Teröre başladığı vakit bebekleri bile katlettiren “İmralı mahkumu” önüne vahim hatalarla siyai imkanlar açılmıştır. Daha başlangıçta İmralı’nın siyasi bir merkez haline getirilmesi tehlikesi olduğundan söz etmiştik ve maalesef öyle olmuştur. Oradan siyaset yönlendirilmiş, terör yönlendirilmiş, siyasi bildiriler yayınlanabilmiştir. Ve bugün gelinen yer bellidir.
Avrupa Birliği hala”komiser”sözcüğünü kullanmaktadır. O komiserler İmralı’yı da teftişe gelmişlerdi.Terör sorunu üzerinde de hala komiser tanımıaltında söz etmektedirler.
Emperyalizmin Anadolu’yu işgali döneminde işgal devletlerinin İstanbul’daki temsilcilerine “yüksek komiser” denilirdi. Anlaşılmaktadır ki, o emperyalist kafa hala sürmektedir. Siyasi iktidarın İmralı mahkumunun önüne görüşme imkanlarını açtığı dönemde ve o günlerde “Olayların Ardındaki” sütununda yazdığım şudur: “İmralı siyasi bir merkez haline getirilmektedir. Bunun ağır neticeleri ve sorunları olacaktır.”
1984 ALMANYA’DAN OSLO’YA
24 Ekim 1994 günü “Olayların Ardındakiler” sütunumuzda şunu yazmıştım: “Almanya’da basılıp dağıtılan haritalarda Doğu Anadolu Ermenistan, Güneydoğu Anadolu Kürdistan olarak tanımlanmaktadır. Emperyalizmin hayal dünyası sürmekte idi ve sürmektedir de.” Oslo müzakerelerinde Ortadoğu politikaları çok iyi bilinen İngiltere’nin gözlemcisinin orada bulunmasına izin verilmesi ayrı bir vahim hata ve skandaldır. Oslo müzakerelerinin kapsamını birkaç meslektaşımla beraber yazmıştım.
Siyasi iktidarın Türk Petrolleri’ni satışı siyaseti zaten iktidar olduklarından bu yana uyguladıkları vahim hatalı iktisadi politikaların devamıdır.
TAKSİM’İN SATIŞI
Sürekli Osmanlıcılıktan söz eden siyasi iktidar herhalde kapitülasyonlarla Anadolu’nun müstemleke haline döndürüldüğünü unutmuş haldedir. Ve ne rastlantıdır? Osmanlı bütün iktisadi kuruluşları yabancıları devretmişti. Ve Taksim Meydanı da Fransızlara satılıyordu. Satışa 5 gün kalmıştı ki, 30 Ağustos Zaferi kazanıldı.
2 Nisan 1994 günü “Olayların Ardındakiler” sütunumdaki yazının başlığı şudur: “Vah Karabük.” Uyduruk ve Türkiye’yi tüketim toplumu haline getirmeye çalışan ulaslararası sermaye koskoca Karabük Demir Çelik Fabrikası’nı da darmadağın ettirmişti. Söyler misiniz, bugün üretim iktisadiyatı ve endüstrisi ne kadar kalmıştır? Türkiye tam bir tüketim toplumu yapılmıştır.
VEHBİ KOÇ’U HATIRLAMA
Türkiye’de iktisadiyat sorunları tartışılırken rahmetli Vehbi Koç’la sohbetlerim olmuştur. Ve bir sohbetimizde bana söylediği şudur: “Atatürk 1923’te İzmir İktisat Kongresi’ni toplattırmıştı. Eğer Atatürk o kengreyi toplattırmasaydı ne bugünkü sanayileşme olurdu ne de özel sektör olurdu. Hiçbirisi olamazdı. Atatürk’ün Cumhuriyet dönemindeki iktisadi politikaları Türkiye’nin önünü açmıştır. Ben onu iktisadi bir destana da benzetirim.”
Ali Koç’un zaman zaman yaptığı açıklamalarda Vehbi Koç’un sosyal bakışlarını hatırlamamak mümkün değil.
Türkiye’de iktisadi sorunların ağırlaştığı dönemde İnan Kıraç, sosyal sorunların önemli olduğunu söylüyor ve gelir dağılımı eşitlsizliğinden söz ediyordu.
Türkiye’nin bugün içinde yaşadığı sosyal gelir dağılımı dengesizlikleri ve bütün iktisadiyat sorunlarının temelinde İzmir İktisat Kongresi esaslarından ve Cumhuriyet’in milli endüstri atılımı hareketlerini bir yana bırakması yatmaktadır. Türkiye devletler arası bir üst kuruluş tarafından uygulattırılan siyasetlerle tam bir tüketim toplumu haline getirtilmiştir.
ABD VE SÜREÇLER
Yaşadığımız günlerde geçmişte de olduğu gibi ABD’nin politikaları tartışılmaktadır. Evvela şunu bilmek gerekmektedir:Fransa, İngiltere, ABD ve Rusya gibi devletlerin dış siyasetlerinin esasları değişmez ve değiştirilemez. Yıllar önce de bunlardan günlük sütunlarımızda söz ediyorduk. Şimdiki süreçte yine ABD’ye gelirsek, 1-ABD’nin kuruluşundan hemen sonra Karadeniz’e açılma siyasetine başlamıştır. (Anlatması uzundur.) 2-Ardından Akdeniz siyasetini başlatmıştır ve tabii Ortadoğu politikalarını...
Bu siyasetlerin esaslarının değişmesi mümkün değildir. AncaaakTürkiye Cumhuriyeti devletinin sağlam dış politikası esasları ne yazık ki siyasi iktidarın vahim hatalarıyla Davutoğlu tarafından ama tabi partinin de bilgisi dahilinde allak bullak edilmiştir. Bugün çekilen sıkıntıların temeli budur.
Bakalım, zaman ne gösterecektir. Devran neylerse güzel eyler...