29 Eylül 2024 Pazar
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dertleşme -(TAMAMI)

Özdemir İnce

Özdemir İnce

Eski Yazar

A+ A-

Şu anda yurt dışında bir yerlerdeyim. Genellikle okurlara böyle şeyleri haber vermem. Yurt dışında, seferî durumda da olsam yazılarımı sürdürürüm. Sürdürürdüm. Ama bu kez böyle olmayacak. Önümüzdeki hafta yazılarımı okuyamayacaksınız. Bu vesileyle bir hafta kafa dinlersiniz. 22 Nisan’dan itibaren tekrar buluşacağız.

***

Aydınlık’ta yazmaya başladığım 23 Nisan 2012’den bu yana, yazılarımı aksatmamak için, davetli olduğum Hindistan’a, Bulgaristan’a, İtalya’ya, Fransa’ya gitmedim. Mayıs ayında da Al Jadida’ya (Fas) gitmeyeceğim. Bulgaristan ve İtalya’da kitabım yayınlanmıştı. Kitap tanıtımı toplantıları yapılacaktı. İtalya’da bir konferans turnesi vardı.

16-23 Mart tarihleri arasında Fransa’ya, Clermont-Ferrand’a (Auvergne) gitseydim, toplantının onur konuğu dostum Faslı şair ve yazar Tahar Bekri hakkında bir konuşma yapacak, benim için düzenlenen bir toplantıya katılacaktım.

Hindistan’a gitmedim, çünkü bu ağır yolculuk yazı yazmamı engelleyecekti.

Eylül ayında da yurt dışına gitmek zorundayım. Uluslararası danışma kurulu üyesi olduğum bir edebiyat festivalinin genişletilmesi konusunu konuşacağız.

Hürriyet’te yazarken gazetenin yurtdışı olanaklarından yararlanıyordum ve yazılar Aydınlık’taki yazılarım kadar vakit almıyordu. Hürriyet’teki yazılarımı bazen otel odalarında da yazabiliyordum. Aydınlık’taki yazılarımı ancak çalışma odamda, kitaplarım elimin altındayken yazabilirim.

Örneğin okumakta olduğunuz yazıyı, uçakta, trende, bir kahvede yazabilirim. Ama öteki yazıları kafadan yazmam olanaksız.

***

Hürriyet gazetesinde yazarken günde ortalama yüz kadar e-mail alırdım. Bazen daha fazla. Bunların büyük bir çoğunluğu belli merkezlerden yönlendirilen gündelik küfürnameler, ölüm tehditleri de aralarında olmak üzere türlü türlü tehditler olurdu. Amaçları gözümü yıldırmak ve gazete yönetimini etkilemek idi. Yazılarımın geniş halk kitlelerine ulaşması istenmiyordu.

Gazeteden atılmam üzerine, amaç gerçekleştiği için, ölüm tehditleri Aydınlık’ta devam etmedi.

Akit, Milli Gazete, Yeni Şafak, Zaman gibi gazetelerde sık sık aleyhimde yazılar yayınlanırdı. Akit ve Milli Gazete’yi görmüyorum artık. Aydınlık döneminde Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinde beni hedef alan, hedef gösteren yazılar yayınlanmaz oldu.

Aydınlık gazetesinin kuşkusuz konumu, duruşu başka. İslamcı ve muhafazakar, İkinci Cumhuriyetçi kadrolar Aydınlık okurunu gözden çıkarmış oldukları için artık bizimle (okurla ve benimle) uğraşmıyorlar.

23 Nisan 2012’den bu yana okurlardan sadece bir tane edep dışı tepki geldi. Öteki yazar arkadaşlara yaptıkları gibi bana da cesaretlendirici mesajlar gönderiyorlar. Kendilerine çok teşekkür ederim.

***

Bazı okurlar yazılarımı kesip sakladıklarını yazıp, yazılarımın ne zaman kitaplaşacağını soruyorlar. İlgilerine çok teşekkür ederim.

2000 yılından önce dergilerde yayınlanan yazılarımın tamamı kitap olarak yayınlandı.

Aydınlık’ta yazmaya başlamamdan sonra beni tanıyan kimi okurlar, 2000-2012 yılları arasında Hürriyet gazetesinde yazdığım yazıları merak ediyorlar. Burada yazdıklarımla orada yazdıklarım farklı değil. 60 yıldır hiç değişmedim. Sanıldığı gibi değişmek değil, gelişmek ve ilerlemek zor ve önemlidir. Değişmek çok kolay. Recep Tayyip Erdoğan da şeriatçı Milli Görüş gömleğini çıkartıp değişmemiş (!) miydi? Gömleğini güya çıkartmış ama bindiği şeriat gölüğü üzerinde rahvan gidiyor.

***

Hürriyet gazetesinde yayınlanan yazılarımın yüzde 90’ı kitap olarak yayınlandı:

Pazar Yazıları; Tersi Yüzü; Yedi Canlı Cumhuriyet; 100 Pazar Yazısı; Fesatlar Sarmalında Türkiye; Cumhuriyetsiz Demokrasi; Demokrasisiz Demokrasi; Direnen Cumhuriyet; Demokrasi ile Diktatorya Arasında.

Okurlar benimle ve kitaplarımla ilgili bilgileri Google ve Vikipedi’de bulabilirler.

***

Uzun yıllardır gazetelerde benimle ilgili olumlu haberlere sıkı bir ambargo-sansür uygulanmaktaydı. Epeyce zamandır, gazeteler tarafından yayınlanan kitap eklerinde de aynı yöntem uygulanmakta. Bazı yayınevleri tükenen kitaplarımın yeni basımını yapmıyor.

Kitaplarım, elbette, yüzbinlerce değil, bir-iki bin basılıyor ve epeyce güç tükeniyor. Demek ki yazılarımı kesen gazete okurları, bunlar kitap halinde yayınlanınca okumak istemiyorlar. Olabilir! Bu da bir yöntem!

Aydınlık döneminde henüz kitabım yayınlanmadı.

Kimse alınmasın, kimse kusura bakmasın: Ne yazdığımı gayet iyi biliyorum ve yazdığım yazıları Türkiye’de benden başka kimsenin yazmadığını da çok iyi biliyorum. Peki sorun ne? Bu işten anlayanlar, imza günleri yapmamamı, cerre çıkıp konuşmalar yapmamamı, televizyon televizyon gezmememi eleştiriyorlar. Bunları yaparsam kitaplarım okunurmuş. Ben konuşmacı değil, yazarım. Benim işim yazmak, konuşmak değil.

Huyumu değiştirecek değilim. Kervana katılmayacağım!

***

Şimdi gelelim gelecekle ilgili düşüncelerime: Şimdiye kadar geleceğimi titizce programlardım. Altı ay, bir yıl sonra ne yapacağım belliydi. Arkadaşlarım bu yüzden benimle dalga geçerler. Ben bu dalga geçilen huyumu da beğeniyorum.

Size karşı dürüst olmak zorundayım: Artık yazmaktan bıktım. Öğretmekten tiksinir oldum. İçimde çöreklenen sanki boşluğa konuşuyormuşum duygusu midemi bulandırıyor.

Ama, her şeye karşın, 31 Aralık 2013’a kadar yazmayı sürdüreceğim. Belki seçimlere kadar. Sonrasını bilmiyorum artık. Dizginlerimi serbest bıraktım: İlk kez gelecekte ne yapacağımı açık-seçik bilmiyorum.

Lütfen bağışlayın beni. Özürümü lütfen kabul edin!

Biraz temiz havaya ihtiyacım var!

Aydınlık’ın aydınlık dünyasına, okurlarına ve yazarlarına çok teşekkür ederim!