Devlet kimliksizleştirilemez
Anayasa'da ve TBMM İçtüzüğü'nde olmayan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun CHP'li üyelerinin komisyonda, diğer partilere mensup üyeler önünde tartıştıkları uzun zamandan beri basına yansı-yordu.
Son olarak CHP'li 3 üye arasında, bu kez de "Türk milleti" kavramı üzerinde tartışma çıktığı, üyelerden sadece Süheyl Batum'un CHP'nin programına ve Atatürk'ün ulus kavramına uygun bir söylemde bulunduğu, diğer iki üyenin, CHP'nin programıyla taban tabana zıt, AKP ve hatta BDP ile aynı paralelde görüş açıkladıkları basında yer aldı.
Dağınık bir görüntü sergileyen, her kafadan ayrı bir ses çıkan CHP'de, bunlar doğal kabul edilir hale geldi.
Doğal kabul edilemeyecek olan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun partinin kuruluş felsefesine, tüzük ve programına aykırı söylemleri. Partinin; Süheyl Batum'un söylemini ise bir bilim adamının şahsi görüşü gibi yansıtmasıdır.
Aslında bu söylemlerden sadece Süheyl Batum'un söyledikleri partinin tüzüğüne ve programına uygundur.
Diğer 2 milletvekilinin söylemleri ise, CHP'nin kurultayından geçmiş olan tüzüğüne de programına da aykırıdır.
Genel başkan dahil bütün üyeler, CHP'nin tüzük ve programına uygun davranmak ve söylemde bulunmak zorundadırlar.
CHP'nin kuruluş felsefesine göre ulus, ne din, ne de ırk temeline dayanır. Ulusu yaratan temel öğeler; ortak tarih, o ortak tarihin ürünü olarak ortak dil ve sonuç olarak ortak kültürdür.
Onun için "Türk", Anadolu toprakları üzerinde, dine ve etnisiteye dayanmadan, "kaderde, kıvançta" dayanışma içinde, beraberce yaşayan insan topluluğunun adıdır.
CHP, ulusu, "Dil, kültür ve ülke birliği ile birbirine bağlı yurttaşlardan meydana gelen siyasal ve sosyal bir bütündür" diye tanımlar.
Bu tanımlama hem bin yıllık kardeşliğe hem de genetik bilimine uygundur.
Alet olamazlar
Genetik bilimi ırkları reddeder; ulus bilinci sadece ortak dil, ortak kültür ve ortak tarih bilincine dayanır.
Uluslaşamadık demek; bölünmeyi kendilerine hedef seçenlerin söylemidir. Anayasal vatandaşlık tanımı da, bin yıldır bu coğrafyada yaşayan insanlara verilen "Türk" adının, kimliğinin inkârıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin ne olduğu bellidir. CHP'nin tüm üyelerinin uymak zorunda olduğu bir programı vardır. Bu programa içtenlikle inananlar hem ulusalcıdırlar hem de bazılarının havsalalarının alamayacağı kadar ilericidirler.
Cumhuriyet Halk Partisi'ne birileri tarafından, bir projenin parçası olarak dışarıdan monte edilenler, çağdışı etnik bölünmeyi dillendirdikleri için gerçek CHP'liler kadar yenilikçi değildirler. Yenilikçi olanlar, ulusalcı Cumhuriyet Halk Partililerdir. Zira, onlar Atatürk Devrimleri'ne duydukları inanç nedeniyle ilerici, yenilikçi ve muasır medeniyetle olan açığı kapatıp onu aşma inancına sahip olanlardır.
Ulusalcı olmadan Cumhuriyet Halk Partili olmak mümkün değildir.
Dünyada da etnisiteye dayalı bir siyasi yapılanmanın başarılı bir şekilde yaşayan bir örneği de yoktur.
Zira ulusu kaldırdığınız zaman, mezhepçilik, ırkçılık, kabilecilik gibi ilkel dayanışma modelleri ortaya çıkar ki ülkenin bütünlüğünü kendi elimizle parçalamış oluruz. CHP'liler buna alet olamazlar.
Mümkün değil
Büyük Ortadoğu Projesi'nin eşbaşkanının AKP'si, bölünmeden yana BDP ve onlarla işbirliği yapanların Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni siyasi kimliğinden soyutlayıp, kimliksiz bırakmak istedikleri anlaşılıyor.
Bu coğrafyada 90 yıldır devletin siyasi kimliği konusunda en ufak bir tartışma olmamıştır.
"Büyük Kürdistan" hayalini gerçekleştirmek için Sevr'i hayata geçirmek isteyen üç buçuk adamın devleti kimliksizleştirerek bölünmesini, parçalanmasını istemelerini anlamak mümkündür.
Ama bu ülkeyi kuran CHP'nin, devleti kimliksizleştirerek bölme, parçalama çabalarına sessiz kalmasını anlamak mümkün değildir.