26 Kasım 2024 Salı
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Devlet Sanatçısı, halkın sanatçısı -(TAMAMI)

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

70’li ve onu takip eden 80’li yıllarda devlet sanatçılığı ile halkın sanatçısı olma durumları tartışma konusu yapılmış, halkın sanatçısının devlet, devlet sanatçısının da halkın sanatçısı olma yolundaki engeller ortaya konarak, her iki durumun da sakıncalarıyla yararlarından söz edilmişti.

Günümüzde ise bu tartışmaların yerini, ne anlama geldiğini tanımlamakta biraz zorluk çektiğimiz bir başka olgu aldı, o da; sanatçı duruşu... Elbette ki sanatçı duruşu farklı şekillerde tanımlanabilir. İlk akla gelen ya da bu duruşun bizlere anımsattığı ilk etki ise, sanatçının halkın yanında olması, ona destek çıkması, giderek kimi yasal ve

demokratik eylemlerde ön saflarda yer alarak güç verip bir çeşit önderlik yapmasıdır. Uluslararası üne sahip kimi yazar-piyanistlerimiz bunu, gerektiği yerde ve zamanda, düzeyli ve de etkili bir şekilde ortaya koymaktadır.

Gezi olaylarında da bu sanatçı duruşunu benimseyen ve halkın yanında olmayı tercih ederek kimi durumlara yasal yoldan yapılan eylemlerle karşı koyan sanatçılarımız ortaya çıktı. Buna karşılık, aynı sanatçı duruşunu ve duyarlılığını sergilediğini sandığımız ya da beklediğimiz kimi sanatçılar da, siyasal iktidarın yanında tavır aldı. Böylece ülkemizdeki sanatçı duruşunun iki yüzünü de görmüş olduk. (Tıpkı kimi medya kuruluşlarındaki köşe yazarlarıyla TV’de program-haber yapanlarda olduğu gibi ) Birileri, her bir şeyi göze alarak, sanatçı duruşlarının gereğini yaparken, bir diğerleri de nedense siyasal iktidara bağlılıklarını sunarak bu duruşun ülkemizdeki iki yüzünü ortaya koydu. Kısacası halkın yücelttiği sanatçıyı iktidar, iktidara bağlılıklarını sunan sanatçıyı da halk pek sevmedi.

***

Sanatçı; yalnızca kendi dalındaki yeteneği, başarısı ve de kimileri tarafından koşulsuz sevilmesiyle var olamıyor, aynı zamanda dünya görüşüyle, güç dönemlerdeki tavrı ve duruşuyla, kendisini sevenlerin beklentilerini boşa çıkarmayıp, gerektiği zaman başkaldırıp, hiçbir şeye ödün vermeme gibi dik duruşuyla da ölümsüzleşebiliyor. Bunun için yüzlerce örnek verebiliriz. Bu örnek verdiğimiz sanatçılar yalnızca ortaya koydukları yapıtlarla değil, aynı zamanda düşünceleri, eylemleri, karşı çıkışlarıyla da tarihe geçmiş kişiler olarak tanımlanırlar. Örneğin bizde Nâzım Hikmet, Yılmaz Güney vs. bu yönleriyle de ölümsüzleşmediler mi?

Günümüzde sanatçı duruşunu korumak pek kolay değil. Çok zor. Hem devlet sanatçısı olacaksın hem karşı koyacaksın. Memur sanatçıdan karşı koyuş nasıl beklenebilir ki?.. Hem devletin kapısına gidecek, çekeceğin film için para alacaksın hem de meydanlara çıkarken halkın yanında olacaksın. Hem mangalda kül bırakmadan konuşup duracaksın, hem boş bir çerçeveye biçilen fiyatla, yüz seksen derece dönüş yaparak bir zamanlar ürününü bile yemediğin bir kişiye övgüler düzeceksin. Hem yerel yönetimin tiyatrolarında maaşlı eleman olup protesto gösterilerine katılacaksın, hem de bu kurumun tüm dayatmalarına boyun eğerek istifa etme gibi bir onuru hiç düşünmeyeceksin. Vs...vs...

Bunun içindir ki, yasal ve demokratik amaçlı gösterilerin ön saflarında istenilen ve arzu edilen sayıda sanatçıyı göremiyoruz. Çünkü; günümüzde, halkın sanatçısı olmak kolay değil, hem de hiç kolay değil. Kimisine biber gazı, ilaçlı su, tehdit ve de işsizlik, kimilerine ise geniş ekran, baş köşe ve bol akçe...

Kimilerinin tercihleri, tavır ve eylem biçimleriyle eylemsizlikleri, saflarını ve sanatçı duruşundan ve oluşundan ne anladıklarını açıkça belli etmiyor mu?

Hiç kuşku duymasınlar, insan belliği bunu da yazıp bağışlamaz...