Diplomanız batsın!

İstanbul Belediyesi deyip geçmeyin.
Dünyadaki birçok ülkenin nüfusundan daha çok.
Dünyanın en güzel ve özel bir kentidir.
Herhangi bir yerine kazma vurmak bile özel itina ister.
Altından kaç bin yıllık ses geleceğini tahmin bile edemezsin.
Bir kapı tokmağı görürsün seni alır götürür başka nağmelere…
Ya da yan yatmış bir sütun başlığı öyle hüzünlü… öyle yaşanmış…
Camileri, kiliseleri, havraları… ayrı ayrı alt dalları…
Alt katlardaki camların önlerindeki camgüzelleri…
Sanatçısı yazarı çizeri … yemek yaparken türkü tutturanı…
Bitmez; söyleyeyim!
Sizi bıktırana kadar yazabilirim.
Ama inanın ben bıktım.
Yeter artık diye bağırasım var.
İstanbul ilgi bekler.
Dünyanın bir tanesi sevgi ister.
Kendi vatanımız diye demiyorum.
Gerçekten özel. Dünyada birçok kent gördüm. Daha güzeli var. Yeşillisi allısı morlusu. Ama İstanbul’un o yaşanmışlığı onu öyle özel yapıyor ki… Yok işte öyle başka benzeri. Olmak için kaç bin yıl yaşanmak ister.
O kadar hor kullanmamıza karşın nasıl da direniyor. Harca harca bitmiyor.
Ama bir dur demek ister.
Sorunları var. Çözüm bekler.
Hele “Alt katlarda çocuklarınızı yalnız bırakmayın. Sağnak yağış bekleniyor. Sel basabilir.” demiyorlar mı… Çıldırıyorum.
Bunu ben ben-siz söylesek neyse de… resmi açıklamalar böyle olabiliyor bazen…
Yani önlem alması gerekenler. Seçilmiş ya da atanmış… devlet, kamu görevlileri.
Diyeceksiniz ki ne iş yapıyorlar, o alt katta oturan, okuldan eve gelmiş, annesi işte, kendisi evde yalnız olan o küçük evladımızı korumakla görevli görevliler…
Nerede onlar???
Biliyorum.
Söyleyeyim mi??
Diploma tartışıyorlar.
Sahte sahte…
Seninki benden kara hesabı.
Vur patlasın çal oynasın Türkiye’yi dolaşıyor.
Dün bir bugün iki yeni seçilmiş.
“Yok oynamıyorum!” “Oynamıyorum!” diye mızıtıyor.
Cumhurbaşkanı olacakmış. Hadii Parti içinde de bir kavga çıkıyor mu… sen olma ben olayım. Utanıyorum.
Nasıl yönetilecek bu kent.
Nasıl yönetilecek bu güzelim İstanbul!
Nasıl yönetilecek bu canım Türkiye!
Hem de en acil acil durumlar varken. Nasıl içiniz elveriyor.
Diplomanız batsın!
Çekilin bari kenara…

AB’de işgücü açığı
Avrupa Komisyonu işgücü açığı olan 42 eksik meslek belirlemiş.
Avrupa Birliği'nin (AB) rekabet gücünü koruyabilmesi için kalifiye işgücüne ihtiyacı var. Her beş şirketten dördü ihtiyaç duydukları doğru becerilere sahip çalışanları bulmakta zorlanıyormuş.
Haberde birkaç neden sayılıyor.
Bilgi ve iletişim teknolojisi meslekleri çok hızlı geliştiği için beş ya da on yıl sonra talebin ne olacağını gerçekten bilmiyoruz, eğitim sistemleri buna hazırlıklı değilmiş. Nitelikli işgücü açığı, arz ve talep sorunlarından ve çalışanların nitelikleri ile işverenlerin ihtiyaçları arasındaki uyumsuzluktan da kaynaklanıyormuş...
Robotikleşme, yapay zeka ve farklı sektörlerde yaşananlar nedeniyle ihtiyaç duyulacak beceri türlerinde hızlı bir değişim varmış…
Bir de birçok üye devlet ve Avrupa Birliği'nin büyük miktarlarda para ayırdığı Avrupa'nın ekonomik toparlanmasıymış…
BU NEDENLER ZATEN HEP VARDI
Şimdi bunların da etkisi vardır. Ama şöyle düşünün bu tür nedenler hep vardı!
Esas temelde yatan üretici güçlerde müthiş bir kayıp ve aşınma var.
AB ülkelerinin, hele de ABD’nin sokaklarında bir dolaşın… Hiç ankete filan gerek yok. Çıplak gözle bile görebilirsiniz.
İŞGÜCÜNÜ KENDİ ELİYLE YOK EDİYOR
Sokaklar uyuşturucudan , gençlerle dolu… evsiz barksız… kafasını bile kaldıracak hali yok.
LGBT de doğurganlığı azaltıyor. Kendi bedeniyle kavgalı bir gençlik bir lokma bile derdi yok, ver hapı sussun otursun köşe başında.
Bireyci bir nesil yetiştiriyor sistem. Ayrı ayrı odalarda. Kendileriyle meşgul. Çocuk sahibi olmak istemiyor.
Karşılıksız emek vermek ona göre değil.
Nüfus yaşlanıyor.
ASYA’YA MUHTAÇ
Nitekim çözüm önerileri de şunlar zaten:
- Eğitim ve öğretime yatırım yapılması, mesleki yeniden eğitimin teşvik edilmesi, öğrencilerin ve işçilerin hareketliliğinin desteklenmesi ve AB'nin yabancı işçiler için daha cazip hale getirilmesi.
- “Choose Europe” adlı bir başka amiral gemisi projesi de üçüncü ülkelerden araştırmacıları Avrupa'ya çekmek.
- Yabancı öğrenciler için vizeleri desteklemek, çalışanların iyileştirilmesi ve yeniden eğitilmesi.
- Erasmus+ üniversite değişim programını daha erişilebilir hale getirmek.
Görüldüğü gibi onlar tükenmiş ne varsa hâlâ bizde var.
Bize muhtaçlar.
Ama şu gerçeğin de farkındalar.
Uyarıyorlar:
“Avrupa Birliği'nin insana ihtiyacı olacak ama Çin, Hindistan ve Arap ülkelerinin de olacak. Arap ülkeleri, ülkelerine çalışmaya gelen insanlara muazzam maaşlar sunuyor. Avrupa Birliği uyanıyor ama bunu çok hızlı yapması gerekiyor.”