Diyanet İşleri Başkanı asla ‘dini lider’ değil sıradan bir bürokrattır!

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün NTV-Star ortak yayınında, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e uçak tahsis edeceğini yineledi.  

Sonra da aynen şunları söyledi: 

“Bugün 330 bin liralık bir Mercedes’i lüks olarak değerlendirir misiniz? Bu Diyanet makamı sıradan bir makam değil. Milletin yüzde 99’u Müslüman, bu tüm Müslümanlar’ın itibar makamı. Böyle bir itibar makamına saygısızlık, hakaret yapmak yenilir yutulur bir şey değil. Mehmet Görmez sadece Türkiye’nin değil İslam dünyası içinde bu coğrafyanın saygın bir dini lideri. Vatikan’da dini liderin özel uçağı, araçları var. Vatikan’da yapı bu olacak, bizim dini liderimiz tarifeli uçakla seyahat edecek.” 

Cumhurbaşkanlığı makamı bu ülkenin en yüce makamıdır. 

Bu koltukta oturan kişi sadece gerçekleri söylemek zorunda... 

Şimdi yukarıdaki sözleri cümle cümle irdeleyelim.: 

*** 

Bir: “Bugün 330 bin liralık bir Mercedes’i lüks olarak değerlendirir misiniz?” 

Evet; değerlendiririm. Ayrıca bu rakam doğru değil... O Mercedes 330 bin lira değil, 330 bin euro...  

*** 

İki: “Diyanet makamı sıradan bir makam değil. Mehmet Görmez sadece Türkiye’nin değil İslam dünyası içinde bu coğrafyanın saygın bir dini lideri.” 

Hayır efendim; yasalarımıza göre Diyanet İşleri Başkanı, sıradan bir yüksek bürokrattır. Atamayla gelir. Maaşını, iktidarlar belirler. Görevi “dini liderlik etmek” değil, Müslümanların iyi koşullarda ibadet edebilmelerini sağlamaktır. Dinimize göre sadece “halife”ler “dini lider” olabilir. Dolayısıyla hilafetin kaldırıldığı günden bu yana İslam dünyasının “dini lideri” yoktur ve olamaz. 

*** 

Üç: “Böyle bir itibar makamına saygısızlık, hakaret yapmak yenilir yutulur bir şey değil.” 

Kimse Diyanet İşleri Başkanı’na hakaret etmedi, saygısızlık yapmadı. Sadece halkın yüzde 10’unun açlık, yüzde 30’unun yoksulluk sınırının altında yaşadığı bir ülkede, bir bürokrata aşırı lüks makam arabası verilmesi garip karşılandı. 

*** 

Dört: “Vatikan’da dini liderin özel uçağı, araçları var. Niye bunları görmüyoruz?” 

Bu bilgi kesinlikle yanlış... Çünkü Vatikan’ın ya da Papa’nın özel uçağı yok... Papa’ya Alitalia tarafından uçak tahsis ediliyor. Ancak bu uçağın tüm masrafları, Papa’yla birlikte yolculuk yapan gazetecilerden bilet parası alınarak karşılanıyor.  

*** 

Kısacası... 

Erdoğan bir kere de “doğru” bir bilgi versin de “Aaaaaaaaaa?” diyelim! 

REYTİNG! 

“Açılış töreni” adı altında mitingden mitinge koşan Erdoğan, eski kalabalıkların yarısını bile toplayamıyor. 

Yandaş kanalları tek tek dolaşıyor; katıldığı programlar reytinglerde yerlerde sürünüyor... 

Örneğin yukarıda sözünü ettiğim NTV-Star ortak yayını; önceki akşam fiyasko bir sonuçla tamamlanmış... NTV bu program ile ilk 100’e bile giremezken; Star TV ancak 20’nci olabilmiş... 

*** 

Erdoğan hazırlıklı olsun; çünkü rakamlar yalan söylemez! 

Bundan sonrası... Tufan! 

GÜNÜN SORUSU 

Reno işçileri düşük ücrete ve işçi-işveren sendikalarının işçi düşmanı tavırlarına karşı başlattıkları mücadeleyi kazandı. Reno’da üretim dün yeniden başladı. Sorum sendika ağalarına ve baronlarına: 

Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyor musunuz? 

‘VATAN PARTİSİ AKP’NİN STEPNESİ’ DİYENLER, ŞİMDİ NE YAPACAKSINIZ? 

Vatan Partisi’ni yıpratmak ve halkın gözünde küçültmek isteyenler düne kadar, “AKP’liler ve Erdoğan, Vatan Partisi’ni destekliyor. CHP’den ve MHP’den bu partiye oy kaydırmayı amaçlıyorlar. Vatan Partisi zaten barajın altında kalacağı için, bu partiye atılan her oyun AKP’ye yarayacağını biliyorlar” diyordu. 

Adana’daki miting alanının Vatan Partisi’nin elinden yasalara aykırı bir şekilde alınarak Erdoğan’a verilmesi, özellikle Barış Yarkadaş gibi Y-CHP’lilerin Halk TV’de dillendirdiği bu balonu patlattı. 

Görüldü ki; desteklemek bir yana Erdoğan, Vatan Partisi’nden fena halde korkuyor... 

Çünkü kendisini Yüce Divan’a götürebilecek tek partinin Vatan olduğunu en iyi o biliyor! 

*** 

Vatan Partisi, Adana’daki mitingi yapmakta kararlı... Üstelik de bu onun anasından emdiği süt kadar hakkı! 

Umarım Barış Yarkadaş ve diğer CHP’li dostlar artık bu yalana sarılmaktan vazgeçerler ve o gün Adana’da olurlar...  

Baskıya, zulme Vatan Partililerle birlikte ‘Dur’ derler... 

GÜNÜN İSYANI (156+31) 

İsyanım 187 yazıdır söylediklerimi duymazdan gelen “Takmayan Adam”a: 

Benim senin kulağınla bir alıp veremediğim yok; Takmayan Adam! Çıkardığım bunca gürültünün nedeni, senin bilerek uyuttuğun vicdanını, uyandırabilme ihtimalidir... Ama korkarım ki sende vicdan da tükenmişe benziyor!