23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Doğu Akdeniz Boru Hattı

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı (EAST MED) projesi Türkiye gündemine bomba gibi düştü. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin bu konuda fizibilite çalışmaları yaptığı söyleniyor. Son dönemlerde Hıristiyan-Siyonist şer ekseni üst üste Türkiye aleyhine girişimlerde bulunuyor. Doğu Akdeniz’de ortak askeri tatbikat yapmaları bu ilişkinin doğasına “düşmanca” bir boyut da ekliyor. Gazetelerde geçen boru hattı rotaları Türkiye’nin muhtemel Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’ni resmen ihlal ediyor... Sahnenin önünde görünenler böyle! Ama perde gerisi irdelendiğinde ortaya bambaşka bir tablo çıkıyor.

BAŞKA BİR HEDEF Mİ VAR?

Çünkü çıkarılan doğal gaz miktarları böyle bir projeyi maliyet-etken kılmıyor. Çıkan haberlerle saha gerçekleri üst üste gelmiyor. Bu nedenle enerji uzmanı Dr. Volkan Özdemir ile bu konuyu uzun uzun müzakere ettim. Bilindiği üzere Dr. Özdemir’in bu konuda çok değerli bilimsel çalışmaları var! Avrupa’nın 2020 yılı için ihtiyaç miktarının 560 milyar metre küp civarında olduğunun, toplam gaz tüketiminin yüzde 2’sine denk düşen İsrail gazının önemli bir ihraç potansiyeli olmadığının özellikle altını çiziyor. Bu miktarda gaz için Girit’e kadar su altından bir boru hattı kurmak ve onu Yunanistan’a uzatmak pek gerçekçi görünmüyor. Ayrıca Türkiye, “Buyrun, benim Münhasır Ekonomik Bölgemi (MEB) çiğneyerek boru hattı çekin!” demeyecektir. Türkiye hak ve hukukunu koruyacak askeri yeteneklere sahiptir.

HAYDİ, BAŞLATIN DA GÖRELİM!

O zaman şer cephesine şunu söylemeliyiz. Haydi aslanlar! Türkiye’nin alanına tecavüz etmeden, istediğiniz rotaları kullanarak doğal gaz boru hattına bir an önce başlayın! Çaresiz ve silahsız Filistinlilerin üzerine kurşun yağdırmaya benzemiyor, değil mi? Şaşırdınız mı? Çünkü böyle bir ihtimal yok! Bu göle maya çalmak gibi bir şey! Muhtemelen kurnaz İsrail, iflas etmiş gariban Çipras-Anastasiadis ikilisini de uyutuyor. İsrail’in amacı, Türkiye’yi tuzağa çekmek! Gazını Türkiye üzerinden pazarlamak! Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye uzanan doğal gaz boru hattı çekerek, ülkemizin jeopolitik, stratejik ve ekonomik çıkarlarını baltalamak. Bunun için içimizdeki işbirlikçi firma ve görevlendirdiği kişileri kullanıyor. Birinci aşamada, “Bak biz sizi devre dışı bırakıyoruz!” iklimi yaratıyor, ikinci aşamada, bir kamuoyu atağı başlatarak Türkiye’ye yem atacak!

TÜRKİYE, İSRAİL’E MUHTAÇ DEĞİL!

Türkiye zaten güneyde, Dörtyol’da sıvılaştırılmış doğal gazla beslenen bir terminal kurdu. Ülkemizin bir tedarik stratejisi var! Doğal gaz piyasasında kuraldır: “Tedarikçi gazı sınırda teslim eder.” İsrail istiyorsa, dilediği yöntemle gazını getirsin, bir fiyat saptasın, Türkiye o dönemdeki piyasa koşullarına bakarak bir karar verir. Ama doğal gaz boru hattı girişimlerine destek ya da ortak olmak demek, Türkiye’nin İsrail ve GKRY’nin bütün haksız ve hukuksuz MEB yağmacılığına onay vermesi anlamına gelir ve geriye dönüşü de olmaz! Ayrıca bu tür girişimler GKRY’nin Kıbrıs’ın tamamını temsil ettiği iddialarının Türkiye tarafından da kabul edildiğini dolaylı olarak teyit eder Bu nedenle zaten şu aşamada büyük bir ekonomik potansiyeli olmayan onun bunun şaibeli doğal gazı Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasının bir türevi olamaz!

ÇIKIŞ YOLU

Türkiye, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz siyasetini jeopolitik çıkarlarına uygun stratejik bir çerçeveye dayandırmalıdır. Burada esas olan Türkiye ve KKTC’nin kendi hükümranlık alanlarını korumalarıdır. Asıl mücadele alanı, Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’de kendi hakları olan doğal kaynakları arayıp bularak, işletmesidir. Türkiye’nin, hangi yöntemle olursa olsun Hıristiyan-Siyonistlere ait kaçak doğal gazın aracısı olması kabul edilemez. Böyle bir durum bir şişe süt için 10 inek beslemek anlamına gelir. Türkiye kaybeden taraf olur. Jeopolitik ve stratejik kayıplar sadece bugün için değil, gelecek nesiller için de ağır bir fatura çıkarır. Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki çıkarları hayatidir. Hiçbir ekonomik fayda bunun karşılığı olamaz! Bu alanda Türkiye’nin çıkar alanlarına tecavüz eden ülkeler öncelikle, İsrail, Yunanistan ve GKRY’dir. Türkiye, bu ülkelerin önünü açarak değil, onlarla kıran kırana mücadele ederek çıkarlarını koruyabilir.