Dolar ne olmuş? Faiz ve kur loto!

Merkez Bankası gösterge faizi belirledi. Geçen hafta perşembe günü saat 14’e kadar 250-300 baz puan indirim diyenler ağırlıktaydı. FAİZ VE KUR LOTO’yu çok az kişi tutturdu. Merkez Bankası Para Piyasası Kurulu indirim sürprizi yaptı, beklentiden çok fazla indirim oldu. 425 baz puan.
Kötü mü oldu? Hayır, bence Merkez Bankamızı kutlamak gerek. Cesurca davranıp, halihazırdaki yüzde 24 olan politika faizini psikolojik sınır olan yüzde 20’nin altına da indirdiler. Tek başına faydası olmazmış, olmaz olur mu; bütçe ciddi bir yük olan faiz bir kısmından kurtuldu. Sanayi ve ticareti; daha öncede hep söylüyorum kur tek taraflı vurur, ancak faiz her tarafı vurur. Faiz yükünden kısmen de olsa kurtardı.

MERKEZ DOĞRU KARAR ALDI

Hep eleştireceğiz, iyi yapılanın da ne kadar kötü yapıldığını bulmak için kendimizi yırtacağız. Faiz indirimi olmadan önce, bir indirsinler de görsünler, kur nasıl çıkacak diyenler, kur yerinden oynamayınca;
- Kur şimdi bekleme de bakın önümüzdeki günlerde ne olacak,
- Sadece faiz indirimi olur mu, sanki ekonomi düzelmiş de!!!!
- Kur zaten artmazdı, ithalat yok ki kur artsın….
- Dünyada zaten tekrar parasal genişleme eğilimi var… ona dayanarak düşürebildiler.
Yani tam bir çocuksu mızmızlanma hali. Kurlar artsa bayılacaklar. “Ben demedim mi” başlayacak. “Zaten her şey çok kötüydü…." diye devam edecekler.
Ben düşüncemi tekrarlıyorum Merkez Bankamız doğru karar almış faizlere ciddi bir darbe vurmuştur. Tekrar ediyorum. FAİZ İNDİRİMİNİN BÜTÇE AÇIĞINA CİDDİ KATKISI OLACAKTIR. FAİZ İNDİRİMİNİN TİCARET VE

SANAYİYE CİDDİ KATKISI OLACAKTIR.

Evet iyi yapılanı onaylayıp alkışlamak gerekir ancak iktidarın halen ekonomik krizi çözme konusunda ciddi adım atamadığını da söylemek zorundayız.
Neoliberal bakış açısı KUR-ENFLASYON-FAİZ sarmalından bizi kurtaracak çözüme hala yanaşmıyor.

İŞİN KOLAYINA KAÇIYORUZ

Yıllardan bu yana; önce Özal döneminde vergi iadesi adı altında ihracatı teşvik için önlemler alındı. Daha sonraki yıllarda geri kalmış bölgelerde yatırım yapılması için Türkiye bölgelere ayrıldı ve her türlü teşvik uygulandı. Alınan yol, yapılanın ve verilenlerin karşılığında bir arpa boyu yol olmadı.
Cari açık, ithalat ve ihracat arasındaki fark her geçen yıl büyüdü. Bu açığı kapatmak ancak yurtdışı borçlanma ile mümkündü. 500 milyar ABD dolarına yakın borçlandık. Ancak işler yine yolunda gitmedi. Dünyada parasal bolluk varken, Türkiye’ye gelen bol para gayrimenkul yapmak ve onun satışı işinde harcandı. Devlette yapılan israfta tuz biber. Sürdürülebilir bir yatırım alanı olmadığı için gayrimenkul işinde de sona gelindi.
Hepimiz işin kolayına kaçıyoruz. Yapılanı eleştirmek kolay. Ne yapılmasını gerektiğini söylemek gerek. Lafta “YAPISAL REFORMLAR” yapmak gerek deniyor. Ancak kimse yapısal reformların ne olduğu konusunda net değil. Bazen Avrupa Birliği fasıllarına uyum sağladığımız yıllarda her şey iyi gidiyordu deniyor. Bazıları hukuk, demokrasi de iyileşme yapılmadan ekonomi de yola girmez diyor.

KAMU İŞİN İÇİNE GİRSİN

Aslında yapılması gereken bize yabancı değil. 1930’larda uygulanmış. Doğru sonuç vermiş. Bunu Çin uygulamış, orada da işler yolunda. Özel sektör olmazsa olmaz. Tamam özel sektör yapmıyorsa, bu kadar yıl teşvik verildiği halde. Hatta bazı şirketler yarı tehditle Doğu ve Güney Doğu'da yatırım yaptığı halde halen yetmiyor ise…
Yapılacak tek şey var. Devleti de işin içine sokacaksınız. Oradan vergi almam, buradan vergi almam diyeceğinize kamu aygıtını tekrar işin içine sokalım. İthal ikamesi programı uygulayarak, kendi ihtiyaçlarımıza yönelik yatırımlara özel sektörü de ortak alarak başlasak en doğrusu olur. Özel sektörün gelemediği yerlerde sadece devlet eliyle de yatırımlara başlanmalıdır.