Doların yükselişi nasıl durdurulur?
Anadolu topraklarında yaşayan insanlar son on yılda birbirlerine öyle yabancı hale geldiler ki, karşılarına çıkan ekonomik ve siyasi sorunların tanımlanması ve çözüm yollarının bulunmasında bile ayrı düşünüyorlar.
15 Temmuz’dan sonraki dönemde Türkiye’nin gündeminde olan en önemli konulardan birisi de, Amerikan Doları'nın Türk Lirası'na karşı sürekli değer kazanması oldu. Bu durum bizim gibi ithal edilen girdilere bağlı bir ülke için oldukça önemli. Yani kullandığımız mazotu da, fabrikalarımızda ürettiğimiz malların ham maddesini de, dışarıdan dolar karşılığı ile alıyoruz. Haliyle dolar artışı olması, yaşamlarımıza zam ve ekonomik durgunluk olarak yansıyor.
PEKİ BU DOLAR NEDEN ARTMAYA BAŞLADI ?
Hikâye 15 Temmuz’da başladı. Darbe girişimi öncesi 2,87 TL olan dolar, darbe nedeni ile ürken yabancı sermayenin Türkiye’den çıkmaya başlaması ile 3,10 TL seviyesine çıktı. Yaz aylarında Türk halkının dolar satmasıyla kur Ağustos aylarında 2,92 TL seviyesine kadar geriledi.
24 Eylül tarihi ise Türk ekonomisi için bir dönüm noktası oldu zira bu tarihte Moody’s derecelendirme kuruluşu Türkiye’nin kredi notunu düşürdü. Bu not indirimi, Türk tahvilleri ve hisse senetlerine portföy yatırımı yapmış yabancılar için “Türkiye’den çık” sinyali idi. Yabancılar ellerindeki Türk tahvili ve hisse senetlerini satarak, ellerine geçen TL ile dolar alıp yurtdışına çıkmaya başladılar.
İKTİDARIN SORUNA BAKIŞ AÇISI VE UYGULAMALARI NEDİR ?
İktidarın ekonomiye bakış açısının esasları Cumhurbaşkanı tarafından çiziliyor. Buna göre: Türkiye’de iktidar zorla değiştirilmek istenmiştir. Bu girişim başarılı olamayınca dış güçler Türkiye’ye ekonomik saldırı başlatmışlardır. Bu durum ABD seçimlerinde Trump’ın seçilmesi ile küresel ekonomide yaşanan değişimlerle de güç bularak artmıştır.
Sorunun çözümü için iktidarın yaptığı uygulamalar ise şunlar oldu:
1-Ülke çapında halâ milli bir refleks yaratılmaya çalışılıyor. Vatandaşların Temmuz ayında yaptığı gibi, bankalarda sakladıkları döviz hesaplarını Türk Lirası'na çevirmeleri için farklı unsurlar tarafından sosyal kampanyalar düzenleniyor.
2-Ekonomi ve maliye politikası araçları kullanılarak dolar artışı durdurulmaya çalışılıyor. Kullanılan ana araçlar ise: Varlık barışı uygulaması, vergi yapılandırmaları, tüketimi artırmak için ihtiyaç ve konut kredisi faizlerini düşürmek, taksit sayılarını artırmak, sektörel teşvikler ve özellikle Doğu Anadolu’da yatırımların özendirilmesi olmuştur.
3-Merkez Bankası eli ile zorunlu karşılıklar ve faiz koridorunda düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır.
MECLİS İÇİNDEKİ MUHALEFET NE DİYOR ?
Meclis içindeki ana muhalefet partisi ise yaşananları küresel bir krizin Türkiye'ye yansımasının sonucu olarak görmüyor. Kriz olarak gördükleri durumu OHAL ve KHK ile hukukun bozulmuş olmasına bağlıyorlar. Özellikle AB olmak üzere, Batı’dan uzaklaşmanın ekonomiyi daha da zora sokacağına inanmaktalar.
PEKİ GERÇEKTE OLAN BİTEN NEDİR ?
Türkiye’de doların artışı iki nedene bağlı:
1-Türk ekonomisi son on yılda sadece tüketim ekonomisi olarak yapılandırıldı. İhracatta öne çıkanlar sadece tekstil ve montaj otomotiv oldu. Ülkeye büyük dolar girdisi sağlayacak elektronik, ilaç-kimya, savunma, askeri ve sivil havacılık endüstrilerinde üretim yapacak, marka oluşturacak firmalar tesis edilemedi. Ülkenin döviz kazancı nitelikli üretim yapılmadığı için artmadı. Karşılaşılan iç ve dış siyasi sorunlar nedeni ile Turizm gelirleri düşünce, Moody’s not indirimi sonrası Türkiye’ye portföy yatırımları yapmış yabancılar da kaçmaya başlayınca, Türkiye sendelemeye başladı.
2-ABD’de iki yüz yıllık kısa tarihinde 2008 krizine kadar basılan dolar miktarı 1 trilyon dolara yakındı. ABD ekonomisi 2008 yılında krize girince, ekonominin tekrar canlandırılması için Amerikan Merkez Bankası yaklaşık 3,5 trilyon dolar basıp tüm dünyaya dağıttı. Bunu diğer büyük ülke merkez bankaları da takip etti. Mesela Japon Merkez Bankası 3 trilyon dolar, Avrupa Merkez Bankası da yaklaşık 2 trilyon avroluk para bastılar.
Bütün bu basılan para ile ekonomide alış-verişi artırmak böylece durgunluktan çıkılması hedeflendi.
BU SÜREDE TÜRKİYE NE YAPTI ?
Kriz yıllarında Türkiye’de Başbakan olan Tayyip Erdoğan bu krizin teğet geçeceğini söyledi. Ancak onu haklı çıkaran gerekçe, oluşturduğu tüketime ve inşaata dayalı Türk ekonomisinin sağlam yapısı olmadı. Yukarıda anlattığımız bol para Türkiye’ye de gelerek faizleri düşürdü. Piyasada para bollaştı ve sahte bir cennet yaratıldı.
ŞU AN OLAN NEDİR ?
Şu an 2008 yılından sonra para basan ABD, bastığı paraları geri çağırmaya başladı. Çünkü bu paralar dolaşımda kalmaya devam ederse, ABD’de enflasyon korkunç bir şekilde artacaktır. Enflasyon oluşmadan paraları geri çekmenin yolu ise tahvil faizlerini artırmaktan geçer. ABD 2 ve 10 yıllık tahvil faizleri hem Trump’ın seçilmesi, hem de ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım politikasına sahip olması nedeni ile artıyor. Böylece tüm dünyadaki dolarlar koşa koşa faizi artan ABD tahviline gidiyor.
MUHALEFETİN YAPTIĞI YANLIŞ NEREDE ?
Meclis içi muhalefet son derece sığ bir bakış açısı ile dünyadaki ekonomik yapıyı ıskalıyor. ABD tahvil faizlerindeki artışı görmezden geliyor. Sadece muhalefet yapmak için olayı çevirip OHAL ve KHK’lara bağlıyor. Ama bu görüşün hiçbir iktisadi tabanı yok.
İKTİDARIN YAPTIĞI YANLIŞ NEREDE ?
İktidar ekonomiyi üretimden ziyade tüketime dayalı kurdu. Üretim ekonomisi denilen katma değeri yüksek malların üretilmesi bir anda olacak iş değildir. Geçen on beş yılda zamanı verimli kullanmadı.
İktidar dar bir bakış açısı ile Türkiye’de üretimin yapılamamasını, sadece yüksek faize bağlayarak Merkez Bankası’na faizi düşürmesi için baskı yaptı, yapmaya devam ediyor. Oysa faiz ve buna bağlı enflasyon, ancak nitelikli üretim artışı ve ihracat gelirleri ile düşebilir. Elinize sopa alarak faizleri düşüremezsiniz. Karşılığında mutlaka üretim ve üretim sonucu oluşan sermaye birikimi bulunmalıdır.
TÜRKİYE’YE EKONOMİK SALDIRI VAR MI ?
Rusya’ya ait uçağı düşürürseniz tarım ve turizmden gelen dolarlar azalır. Suriye’ye girerseniz savunma harcamalarınız artar ve milyonlarca göçmene milyarlarca dolar harcarsınız. Bütün bunlar eğer petrol geliriniz yoksa hazinede bulunan dolar rezervlerini eritmeye başlar. Üstüne bir de bir zamanlar dost olduğunuz sıcak para sahipleri ile düşman olursanız, eski dostlar hem siyasi hem de kendi ülkelerindeki artan faizler nedeni ile kaçmaya başlarlar. İşte o zaman dolar 3,60 TL olur.
YANLIŞTA ISRAR ETMEK
Geçmişi geri döndüremeyiz. Ancak doların kısa vadede yükselişini durdurmak, uzun vadede bir daha Türkiye’ye bela olmaması için yapılacaklar çok net:
1-Doların artışını durdurmak için iki yol var, ya rezervlerinizden dolar satacaksınız, ki o rezerv bizde yok, ya da faiz silahını çekeceksiniz. Yani faiz artırırım deyip piyasayı tehdit edeceksiniz. Bu tehditi gören yabancı yatırımcı doların fiyatı ile oynamaktan korkacaktır.
Ancak Cumhurbaşkanı bu yazı kaleme alınırken bile Türkiye’de faizler yüksektir diye açıklamalar yapıyordu. Bu son derece talihsiz, taktik bir hatadır. Bu beyanları gören yabancı yatırımcılar, nasıl olsa Türk Merkez Bankası’nın eli kolu bağlı, faiz artırarak dolarda bizim zarar etmemizi sağlayamaz diye düşünmekte, döviz piyasalarında at koşturmaktadır. Artan dalgalanmaların tek sebebi budur.
2-Derhal siyasi gerginlikler bitirilmeli. FETÖ hukuk süreci hızlı bir şekilde işlemelidir. Ülke ekonomisi bu durumda iken referandum ve başkanlık sistemi ısrarları bırakılmalıdır.
3-Dolar bahsettiğimiz tahvil faizlerindeki artıştan dolayı zaten artıyor. Bu artışlar ise sadece gelişmekte olan ülkeleri yani üretim ve ihracat kapasiteleri sınırlı ülkeleri etkiliyor. Bu nedenle acil bir şekilde üretim ekonomisine dönüş yapılmalıdır. Bunun için ilk önce eğitim sistemi bilim bazlı dünya görüşü ile yapılandırılmalıdır. Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık verilmelidir.
Twitter: @evrendevrimz