28 Aralık 2024 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Don inmişken! +18

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Prof. Dr. Adem Sözüer, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı...

Aynı zamanda ülkemizin tanınmış ceza hukukçularından...

2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Hukuku düzenlemelerinin baş mimarı...

Ve...

Tahmin edebileceğiniz gibi bugüne kadar AKP iktidarına yakın duran, yeni anayasa çalışmalarına katılan ve büyük destek veren bir öğretim üyesi...

***

Meclis’te görüşmeleri süren İç Güvenlik Paketi, “iktidar dostu” bu profesörümüzü bile isyan ettirmiş...

Bu paketin kabul edilmesi halinde polise verilen silah kullanma yetkisinin, “idam cezası”nın geri getirilmesi anlamına geleceğini...

Yani polisin, güvenlik sağlama gerekçesiyle takır takır cinayet işleyebileceğini...

Arabanızda giderken sizi durduran polisin isterse donunuzu bile çıkartıp arama yapabileceğini...

İktidarın hoşuna gitmeyen şeyler yaptığınızda geçmişteki gibi “sürgün” cezası alabileceğinizi söylemiş...

***

Hepsi bir yana da...

Ben şu “don” meselesine taktım arkadaş!

İlle de arayacaksan üstünden arasan olmaz mı; ne işin var donun içinde?

Aradığın ne?

Gördüğün seni mutlu edecek mi?

Hani diyorum; hazır donu da indirmişken erkeklerde prostat, kadınlarda miyom kontrolü için uzman bulundursan, “sosyal devlet” olduğunu da dosta düşmana kanıtlamış olmaz mısın?

Tövbe, tövbe...

Ben neler yazıyorum Allah’ım?

***

Amaaan; inceldiği yerden kopsun, madem bel altına indik bir kere, devam edelim:

Bunlar sözüm ona “saç” görülmesin diye üniversiteye, liseye, ilköğretime, anaokuluna, Meclis’e ve kamu kurumlarına türbanı sokmadı mı?

İyi de gelinen tabloya ne diyeceğiz peki?

Saç göstermek yasak...

Kıç göstermek mecburi!

***

Diyelim ki polis, arabanızın yolunu kesti...

Çoluk çocuk tüm ailenizi araçtan indirdi...

“Soyunun” dedi...

İyi de nerede soyunacağız?

Her yol kesen polis aracının yanına kadınlar ve erkekler için iki ayrı soyunma kabini mi koyacaklar?

Yoksa herkesin gözünün önünde mi donumuzu indirmemizi isteyecekler?

Kadınların aranması için, her ekipte bir kadın polis görevlendirebilecekler mi?

Yoksa saçını kapattırdıkları, eve tıktıkları kadınlarımızı erkek polislere mi arattıracaklar?

***

Adem Hoca uyarıyor:

“Polis isterse, donunuzu bile çıkarttırabilir...”

Valla ben de uyarıyorum:

Kendi keyfi bilir!

Her gün birkaç kadının tecavüze uğradığı bu ülkede gö(z)ü yiyorsa çıkarttırsın...

Başına geleceklerin hesabını da donunu indirdiği vatandaştan değil, AKP iktidarından sorar artık!

TİTİZ GÜL! (109)

Abdullah Gül ‘ü nasıl bilirsiniz?

“Titiz!”

Kendisi söyledi, onun yalancısıyım:

“Huber’deki bütün masrafları benim karşıladığımı herkes biliyor... Bu konularda titizim ben!”

***

İyi de bu “titiz” siyasetçi, Huber için yaptığı ödemelerin belgelerini nedense beş gündür göstermiyor!

O Köşk’te kendisine ve eşine hizmet eden 55’i polis olmak üzere 100 kişinin maaşını kim ödedi?

Kendisine ve emrindekilere tahsis edilen 18 aracın benzinini kim doldurdu?

Koskoca Köşk’ün ısıtma, iletişim, yeme-içme-ağırlama, konaklama masrafları kimin cebinden çıktı?

Gül’den iki beklentimiz var:

“Taşınıyoruz” dediği o Köşk’ten taşınsın artık...

Şu ödeme belgelerini de göstersin!

GÜNÜN SORUSU

Abdullah Gül, 7 Haziran’daki seçimlerle siyasete dönmeye hazırlanıyormuş... Sorum kendisine:

Cumhurbaşkanlığı yapmış biri olarak; neden ısrarla en başa dönmek ve vekil olmak istiyorsunuz? Yoksa, “dokunulmazlık zırhı” olmadan kendinizi çıplak mı hissediyorsunuz?

‘KONUŞMAYACAĞI GÜN’ TAHMİNİ!

Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı’na adaylığını açıklayınca, “Hiç olmazsa bundan sonra az konuşacak. En azından salı günleri AKP Grubu’nda konuşamayacak” diye yazmıştım...

Yanılmışım... Hepinizden özür dilerim!

Ne yapıyor ediyor; salı günleri tam CHP Grubu’nun toplandığı saatte bir toplantı uyduruyor... Böylece televizyonların Kılıçdaroğlu’nun konuşması yerine kendi konuşmasını vermesini sağlıyor!

Dün yine konuştu. Bu kez oğlunun yöneticisi olduğu TÜRGEV’in yurtlarının toplu açılışlarını yaptı!

Şimdi...

Siz değerli okurlarımın katılabilecekleri bir bahis açıyorum:

Erdoğan’ın bugünden itibaren “konuşmadan, demeç vermeden, hakaret ve kin yağdırmadan” geçireceği günü tahmin edebilen okurumuza, son kitabım “Dön Kardeşim”i imzalayarak göndereceğim...

Biliyorum; oldukça zor bir bahis bu...

Şansınız, şansımız bol olsun!

GÜNÜN İSYANI

Daha iki yıl önce Menderes ve arkadaşlarının yargılandığı Yassıada’yı “Demokrasi Müzesi”ne dönüştürmeyi vaat eden AKP iktidarı, bu projesinden vazgeçerek adayı imara ve turizme açan düzenlemeyi onaylamış... İsyanım bu arkadaşlara:

Para, “vefa”dan tatlı mı geldi?