Donbass cumhuriyetleri Kosova'dan daha meşru
Donbass bölgesinde kurulan iki halk cumhuriyetinin Rusya tarafından tanınması ve arkasından onları korumak için başlatılan askeri harekât 2 aydır dünya gündeminin ilk sırasında. Nasıl olur da bu çağda böyle bir olay gerçekleşebilir? Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve egemenliği ne olacak? Sorular bunlar. Gelin 23 yıl önceye gidip bir cevap arayalım.
1999'da Yogoslavya'nın başkenti Belgrad, NATO tarafından bombalandı. Bombardıman tam 78 gün sürdü. Öyle Rusya'nın Kiev'de gösterdiği gibi bir özen de yoktu. Şehrin merkezi hedef gözetilmeksizin bombalandı. Öyle ki Çin Büyükelçiliği dahi 'yanlışlıkla' vuruldu. Amaç, Yugoslovya ordusunun kendi toprağı olan Kosova'dan çekilmesini sağlamaktı. ABD ve AB, Yugoslavya yeterince parçalanmamış gibi bir parça daha koparma derdindeydi.
'ULUSLARARASI HUKUK' DENEN UCUBE
Baştan sona yasa dışı bir saldırıydı. Aslında "uluslararası hukuk" denen ucubenin gerçek yüzünü bütün insanlığa gösteren ibretlik bir olaydı. Ortada bir Birleşmiş Milletler (BM) kararı yoktu. NATO'nun meşhur 5. maddesi kapsamına da girmiyordu Yugoslovya'nın iç meseleleri. Tehdit altında olan ya da saldırıya uğrayan bir NATO üyesi de söz konusu değildi. Buna rağmen NATO, hep söylendiği gibi bir "savunma örgütü" olmadığını Yugoslavya'da gösterdi. 78 günün sonunda Yugoslav ordusu Kosova'dan çekildi. BM görevlilerinden oluşan yabancı bir 'hükümet' kuruldu. 2008'de ise Kosova'nın tek taraflı bağımsızlığı ilan edildi. İlk tanıyan, ABD kuklası yönetimin başta olduğu Afganistan oldu. ABD, AB üyeleri ve eski İngiliz sömürgeleri ile Türkiye peşinden geldi. Ancak Rusya, Çin, Hindistan, Meksika, Brezilya başta olmak üzere Asya, Afrika, Güney ve Orta Amerika ülkelerinin ezici çoğunluğu bu devleti tanımadı, hâlâ da tanımıyor.
KILIF HAZIRLANDI
Peki NATO (ABD + AB), kendisini ya da üyelerini tehdit etmeyen bir ülkeye saldırma hakkını, dahası oradan bir parçayı koparıp 'bağımsız' ilan etme hakkını nereden aldı? Hemen Belgrad saldırısından kısa bir süre önce, Pakt'ın 50. yılı münasebetiyle Washington Zirvesi toplandı. 'Yeni Stratejik Konsept' ilan edildi. Buna göre artık Atlantik-Avrupa bölgesindeki "insan hakları ihlalleri, dini-etnik çatışmalar, terörizm" gibi konular da NATO'nun görev alanına dahil edildi.
'Yeni Stratejik Konsept', daha sonra 2001 Afganistan ve 2011 Libya saldırılarının da zemini oldu. Hâlbuki ne Afganistan ne de Libya, herhangi bir NATO üyesi için tehdit oluşturmuyordu. NATO, eşkıyalığın adını, 'Yeni Stratejik Konsept' koymuştu. Irak'ta ise ABD, NATO'yu dahi devreye sokmadan dümdüz eşkıyalığı tercih etmişti.
ABD DESTEKLİ BÖLÜCÜ ÖRGÜT
Önce etnik kavgayı kışkırttılar, sonra onu bahane ederek müdahale edip, böldüler. Hâlâ ABD'deki Cumhuriyetçi Partinin senato grubu belgeleri içinde yer alıyor. Sitelerinde duruyor. Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK); CIA tarafından eğitilmiş, El Kaide kamplarında yetiştirilmiş, uyuşturucu ticareti ve mafya yardımıyla finanse edilmiş, silahlandırılmış, dahası hem Sırp hem de kendi soydaşı olan ancak kendisinden olmayan Arnavutlara karşı katliamlara girişmiş karanlık bir örgüttü. Richard Holbrooke gibi karanlık 'diplomatlar', UÇK'nın akıl hocasıydı. Dört dörtük bir Gladyo çetesi. Yugoslavya yönetimi buna müdahale etmek istedi. Silahla bastırmaya çalıştı. Yugoslavya hükümetinin kontrolü dışına çıkan - belki de yine CIA denetiminde olan - paramiliter unsurların Arnavutlara dönük aşırı müdahaleleri oldu. Süreç Sırp-Arnavut etnik boğazlaşmasına evrilmeye başladı. Yugoslavya yönetimi konuyu AGİT'le müzakere etmeye başladı. ABD, Rusya ve 5 Avrupa ülkesinin oluşturduğu Temas Grubu'yla görüşmeler yürütüldü. Ama bütün kapılar, eninde sonunda Kosova'nın Yugoslavya'dan koparılmasına çıkıyordı. Yugoslavya önerileri reddetti. Buna rağmen 23 Mart 1999'da Yugoslavya Meclisi Kosova'nın özerkliğini tanıyan bir karar aldı. Bunu yeterli bulmayan ABD öncülüğündeki NATO, bir gün sonra 24 Mart'ta saldırıya geçti. Sonrası mâlum.
KOSOVA MI DONBASS MI?
Rusya Devlet Başkanı Putin, 2008'de başlayan Kosova'nın 'tanınma' sürecine ilişkin o günlerde şu yorumu yaptı: "Kimseyi gücendirecek bir şey söylemek istemiyorum. Ancak Kuzey Kıbrıs aslında 40 yıldır bağımsız. Niye tanımıyorsunuz? Avrupalılar, çifte standart uygulamaktan utanmıyor musunuz?"
Rusya'nın önemli aydınlarının bugün de Donbass ve Kırım ile KKTC arasında analoji kurması boşuna değil. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da Ukrayna harekâtı başlarken KKTC göndermesi yapmıştı. Bütün bunlar Rusya'nın KKTC'yi tanıyabileceğinin alâmeti. Tabii Türkiye doğru siyasetler uygularsa ve Rusya ile dostluğu geliştirirse...
Putin'in bahsettiği çifte standart, bugün de yaşanıyor. Üstelik Donbass'ta 2014'te ilan edilen Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri'nin meşruiyeti Kosova'dan daha yüksek.
Donbass ve Kırım halkının yüzde 90 üzerinde oy vererek göreve getirdiği Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukoviç, hem 2004'te hem de 2014'te yabancı destekli silahlı darbelerle (renkli değil, silahlı) indirildi. Sandığa gitmelerinin bir anlamı kalmadı.. Dahası, Rus oldukları için etnik saldırıların muhatabı oldular. Resmiyet verilen Neonazi Ukrayna ordu güçleri, etnik temizliğe girişti. 2014-22 arasında 15 bin belki de daha fazla Ukrayna vatandaşı sivil Rus, sadece Rus oldukları için öldürüldü. Birkaç kat fazlası ise Rusya'ya kaçtı. Donbass ve Kırım sakinlerinin Ukrayna içinde demokratik temsil şansı kalmadı. Odessa'daki sendika katliamı iyi hatırlanır. Sendika binasının kundaklanarak (Madımak misali) içindeki 50 kişinin diri diri yakılması... Ülkede en yaygın konuşulan dil olmasına rağmen Rusça hem resmen hem de fiilen yasaklandı.
Yugoslavya, NATO ve ABD'yi tehdit etmiyordu. Müdahale için hiçbir gerekçeleri yoktu.
Ukrayna ise Rusya'nın dibiydi ve Ukrayna'nın NATO üyesi olması, Rusya'nın sınırlarına NATO silahlarının dayanması anlamına geliyordu. Üstelik Rusya 1991'den bu yana buna karşı çıktığı gibi, NATO üyeleri de Rusya'ya doğuya genişlemeyeceklerine dair garanti vermişti. Buna karşılık bütün Doğu Avrupa – Belarus ve Ukrayna hariç – NATO üyesi yapıldı. Yıllar içinde Ukrayna, bir devlet olmaktan çok, Batı'nın Rusya'ya saldırı üssü olarak konumlandırıldı. Biden'ın söylediği gibi, ülkenin savcıları bile ABD'nin emriyle atanır oldu.
GERİ DÖNÜŞ MÜMKÜN DEĞİL
NATO'nun ve ABD'nin Kosova ile bir ilgisi yoktu.
Rusya ise Minsk süreci vasıtasıyla Donbas'taki sürecin taraflarından biriydi. Tıpkı bizim Kıbrıs sorununun bir tarafı olmamız gibi. Minsk sürecinde öngörülen ateşkes, Ukrayna tarafından 8 yıl boyunca onlarca kez ihlâl edildi. Silahlı Neonazi çetelerinin Rus kökenelilere saldırıları artarak devam etti. Zaten Ukrayna kurulduğundan beri bu ülkeden çok kendilerini Rusya'ya, hatta dağılan Sovyetler Birliği'ne ait hisseden Donbass ve Kırımlılar çareyi ayrılmakta buldu.
Bugün Kırım ve Donbass'ta tekrar Ukrayna'ya dönme ihtimali konuşulmuyor bile. Bu mesele bitti. Türkiye bu gerçeği görerek siyaset üretmek zorunda. Buraların yeni statüsünü tanımak, KKTC'nin de Rusya tarafından tanınması fırsatını yaratacak. Ve daha birçok altın fırsat daha. Zemin hazır.