22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dostluktan düşmanlığa Macron’un Rusya politikası

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Slovakya’daki Bratislava Küresel Güvenlik Forumu'nda (GLOBSEC) yaptığı konuşmanın satır aralarında Ukrayna krizi ile ilgili ABD ve NATO’ya bağımlılığını açık bir şekilde ifade etti. Fransa’nın Macron ile birlikte Atlantik ve Avrasya arasında bir denge politikası izlediğini ve zikzaklar çizdiğini bu köşede defalarca yazdım.

Macron 2017’de ilk seçildiğinde, Batı basınında bir türlü birlik olamayan, ABD’ye boyun eğen, savunmasını NATO’ya teslim eden Avrupa’yı yeniden inşa edecek, Birliği güçlendirecek ve bağımsız bir Avrupa ordusu oluşturacak lider olarak görülüyordu.

26 Eylül 2017 tarihinde, Macron’un AB üzerine, Paris’in ünlü üniversitesi La Sorbonne’da yaptığı konuşma Avrupa’da bir heyecan yaratmıştı. Macron, “Avrupa projesinin çöktüğünü, etkisini yitirdiği ve yeniden yapılandırılması gerektiğini” ve bir “Avrupa ordusu kurulması” gerektiğini söylüyordu. Avrupa Parlamentosu’ndan Konsey ve Komisyon’a kadar bir dizi değişiklikler öneriyordu.

UKRAYNA ÖNCESİ MACRON’UN RUSYA POLİTİKASI

Macron 2017 Mayıs’ında seçildikten üç hafta sonra Rusya Başkanı Putin’i Paris’e davet etti. İki lider esas olarak Suriye ve Ukrayna sorunu üzerine Rusya-Fransa ilişkilerinin geleceğini görüştü. Macron, Batılı güçlerin Suriye’de yenilgisini kabul etmişti. Moskova ile birlikte çalışmak istediğini ve gerekirse Suriye yönetimi veya temsilcileriyle de görüşmeye hazır olduklarını açıklamıştı.

Bir yıl sonra Macron’un yaptığı Moskova ziyareti Macron-Putin ilişkisinin dönüm noktası oldu. O zaman, İngiliz The Guardian gazetesi Fransa’nın Suriye politikasındaki değişikliği şöyle değerlendirmişti: “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ruhunu Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin’e sattı”. Huffpostmaghreb.com haber sitesi de “Putin’e yaklaşan Macron, Trump yanlısı diplomasisini gözden geçiriyor” şeklindeydi.

Bir tarafta yenilen ve yenildikçe saldırganlaşan Atlantik cephesinin ağababası ABD, diğer tarafta dünyanın çekim merkezi, ekonomik büyümenin motoru ve Batı Asya’da barışın garantisi Çin ve Rusya’nın başını çektiği Avrasya ve bölge ülkeleri vardı.

ABD’nin İran’a yaptırım dayatması, Kudüs/Filistin sorunu ve en son Avrupa’ya karşı bardağı taşıran “Ticaret Savaşı” Almanya ve Fransa’yı giderek ABD’den uzaklaştırarak Rusya’ya yönelmesine neden oldu. Ekonominin ve jeopolitiğin yasaları tıkır tıkır işliyordu.

Eylül 2019’da L’express dergisinin internet sayfasında Olivier Philippe-Viela’nın Fransa’nın Rusya politikasına ilişkin yazısının başlığı “Neden Fransa Rusya stratejisini değiştiriyor?” şeklindeydi. Philippe-Viela “Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Kremlin ile ilişkilerini geliştirmesi bir anlamda ABD’nin jeopolitik etkisinden kurtulma çabası” olarak değerlendiriyordu.

MACRON’UN GÜÇLÜ VE EGEMEN AVRUPA HAYALİ

Avrupa’yı Atlantik Cephesinde tutma görevini yerine getiren “düşünce kuruluşu” Atlantik Konseyi, Macron’a “Güçlü ve egemen bir Avrupa için motor rolü oynayan bir lider” güzellemesi yapmıştı.

Macron, 4 Şubat 2021’de Atlantik Konseyi’nin sorularına şu yanıtı vermişti: “Avrupa’nın egemenliğini ve stratejik özerkliğini savunuyoruz… Avrupa özellikle savunma alanında egemen olmalıdır… ABD ile işbirliğine evet ama onların aldığı kararların bize dayatılmasına hayır… NATO üyeleri içinde var olan ‘ABD ordusu bizi korur’ anlayışını doğru bulmuyoruz. Her ülke kendi halkını koruyacak tedbirler almalıdır… NATO’nun yapısı, hedefi ve dünyada oynayacağı roller yeniden ele alınmalı ve yapılandırılmalıdır… Rusya Avrupa içindedir. Başta Ukrayna ve Belarus olmak üzere aramızda sorunlar vardır. Ama Rusya ile ilişkilerin ve diyalogun sürdürülmesi Avrupa’nın güvenliği açısından önemlidir.”

DİYALOGDAN DÜŞMANLIĞA

ABD’nin Avrupa’yı denetim aracı olarak kullandığı NATO, Avrupa’yı Ukrayna’da ateşe sürmüştü. Aralık 2022’de ABD’de Biden ile görüşen Macron, krizin başında Rusya ile diyalogu savunan tutumundan giderek Rusya düşmanı bir çizgiye geldi. “Stratejik Özerklik” sosu ile birlikte NATO’ya güzellemeler yapmaya “Stratejik Özerlik NATO’ya alternatif değildir. NATO’yu güçlendir” demeye başladı. Macron Slovakya’da Bratislava GLOBSEC 2023 Formunda yaptığı konuşmada “Tekrarlanan istikrarsızlaştırmaları durdurmak için Ukrayna'ya güçlü güvenlik garantileri sağlamamız gerekecek. Ve eğer Rusya Avrupa'yı istikrarsızlaştırmak istemekte ısrar ederse, jeopolitik bedeli ödemeye hazır olmalıdır” dedi.

NATO’NUN BEYİN ÖLÜMÜ VE ÖZELEŞTİRİ

Bratislava’da özeleştiri de yapan Macron, “Aralık 2019'da NATO'ya karşı sert bir cümlem vardı ve o dönemde beyin ölümünden bahsederek Türkiye ile diğer bazı güçler arasında NATO'nun içinde var olan bölünmeleri vurgulamıştım. Bugün Vladimir Putin'in onu (NATO’yu) en kötü elektroşoklarla uyandırdığını söyleyebilirim.” dedi.

‘ABD’YE MİNETTARIZ’

Macron ABD’ye Ukrayna’da oynadığı rol için teşekkür ediyor: “NATO sınırlarının güvenliğini çok etkili bir şekilde sağlamıştır. 5. Madde tüm rolünü oynadı ve Rusya'yı da kontrol altında tuttuğuna inanıyorum ve bu bağlamda Ukrayna'ya ekipman ve istihbarat desteğinin önemli bir bölümünü sağlayan Amerikalı müttefiklerimize minnettar olmalıyız… Bugün, kendisini bizim tarafımıza adamış, Avrupalılar kadar çaba göstermiş, kolektif güvenilirliğimizi çok açık bir şekilde artıran bir Amerikan yönetimine sahip olduğumuz için kendimizi tebrik etmeliyiz. Amerika Birleşik Devletleri'ne minnettar olalım ve teşekkür edelim”.

“Ukrayna’nın bugün Avrupa’yı koruduğunu” iddia eden Macron, bölgeye barışın ancak Rusya’nın yenilgisi ve Ukrayna’nın zaferiyle geleceğini ifade ediyor.

RUSYA’NIN BALTIK DENİZİ’NE ERİŞİMİN KAPATILMASI

Savaşın henüz bitmediğini, ama Ukrayna’nın fethedilemeyeceğini ve Rusya’nın jeopolitik bir başarısızlığa uğradığını iddia eden Macron, “bunun sonucu olarak Finlandiya’nın NATO’ya katıldığını ve İsveç’in de katılacağını umduğunu”, böylece Rusya’nın Baltık Denizi’ne erişiminin kapatılmış olacağını söyledi.

Bunun için gözler İsveç ile ilgili kararın netleşmesi açısından bu hafta yapılacak Ortak Daimî Mekanizma toplantısına çevrilmiş durumda. NATO, ABD ve AB’nin beklentisi, Türkiye ve Macaristan’ın İsveç’in ittifaka katılımını 11-12 Temmuz'da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenecek NATO Liderler Zirvesi öncesi onaylaması.