22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Döviz kurları konusunda haklı çıkmaktan yorulduk!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-

Baskın seçim kararının alınmasında en önemli faktörün ekonomi cephesindeki sorunlar ile ilgili olduğu görüşü genel kabul görüyor. Fakat nedir bu sorunlar dendiğinde, herkes ayrı telden çalıyor ve 24 Haziran sonrasına ilişkin olası eğilimler pek konuşulmuyor. Meclis çatısı altında temsil edilen siyasi partilerin, Batı’ya selam vermekten öteye bu önemli konu ile ilgilenmediği dikkat çekiyor. Can derdindeki iş dünyası ve finansal kesim de, sorunların sonuçlarını alalamaya çalışmaktan başka bir şey yapamıyor.

Uzunca bir süredir Türk lirası dalgalı bir şekilde değer kaybediyor; bu duruma paralel olarak artan enflasyon baskıları, hem faizleri yükseltiyor ve hem de beklentileri olumsuzlaştırarak riskten kaçınma eğilimini güçlendiriyor. Kaybedecek çok şeyi olanlar, bu olumsuzlukların kökenine inmek yerine sonuçları ile uğraşarak kalan enerjilerini tüketiyorlar. 2001 yılından bu yana ülkemizde uygulanan dalgalı kur sisteminin, iflas etme aşamasında olduğunu ve sorunları ağırlaştırmaktan başka bir işe yaramadığını kimse dile getirmiyor!

KİRLİ DALGALANMALAR

Dalgalı kur sisteminde faizleri, araç kullanımında tam özerk olması gereken para otoritesi belirler; döviz kurları ise arz ve talep koşullarına göre piyasada oluşur. Ülkemizdeki uygulama bu kapsama giriyor ve kirli dalgalanma olarak tanımlanıyor. Kirli dalgalanmada faizler ekonominin koşullarına göre değil, döviz kurlarını ihtiyaç duyulan şekilde yönlendirmek için kullanılıyor. Döviz kurları gerileyip Türk lirası değerlendikçe, enflasyon baskıları da azaldığı için faizler hızla gerileyebiliyor; tam aksine döviz kurları yükselmeye başladığında ise, bu eğilimi ve yaratacağı olumsuzlukları engellemek adına faizlerin artırılması gerekiyor.

Bu hafta içinde toplanan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, Türk lirasındaki yıpranma eğilimini terse çevirmek ve maliyet kökenli enflasyon baskılarının artmasını engellemek adına Geç Borçlanma Penceresi faiz oranını yüzde 0.75 oranında yükseltti. Fakat umulan sonuç ortaya çıkmadı! Dahası son 4 yıldır faizlerde yapılan yukarı yönde ayarlamalar, döviz kurlarının yükselmesini ve sorunların ağırlaşmasını önleyemiyor! Finansal yapı yeterli faiz artışı konusunda açık artırmaya çıkıyor ve kısa vadeli düşünme zaafı nedeniyle bindiği dalların kesildiğini göremiyor!

BAŞARI ŞANSI YOK

Giderek olumsuzlaşan küresel koşullar da, sonucun olumsuz olmasında belirleyici oluyor. Riskten kaçınma eğilimi dalgalı bir şekilde etkinliğini sürdürdüğü için, hiç istenmeyen durumlarla karşılaşmak kaçınılmaz hale geliyor. Çaresizlik nedeniyle, başarısızlığı giderek büyüyen kirli dalgalanmaya alternatif üretilemiyor. Siyasi irade ve iş dünyası ile finansal kesim arasındaki uzlaşmazlıklar derinleşiyor. Sorunlar ağırlaştıkça fiyat istikrarı hedefinden uzaklaşılıyor. Gerçekçi olabilenler, döviz kurları ve faizlerin yükselmeye devam edeceğini söylemekten ve haklı çıkmaktan yoruluyor. Başarısızlığı faizlerdeki yukarı yöndeki ayarlamaların yetersizliğinde arayanlar veya faizlerin gerilemesini umanlar kaybetmeye devam ediyor.

Giderek olumsuzlaşan küresel koşullara rağmen, kirli dalgalanma uygulamasının başarı şansı yok! Seçimlerden sonra işbaşına gelenlerin bu gerçeği ne ölçüde dikkate alacaklarını bilmiyoruz! Yanlışlarda ısrar edilmeye devam edilmesi durumunda, gelişmelerin kontrolden çıkması ve zincirleme iflaslar nedeniyle etkisi uzun sürecek bir bunalıma girilmesi olasılığı artıyor. Enflasyon ve işsizlik seri bir şekilde artarken, ekonomik daralma kaçınılmaz hale gelebilir; gerek kamunun ve gerekse mali sektörün durumu 2001 yılını bile aratacak açmazlara sürüklenebilir. Son 15 yıl genelinde hesapsızca alınan riskler çok ciddi bir karabasana dönüşebilir.

YABANCILAR FARKINDA

Bu durumun kısmen farkında olan yabancı yatırımcılar, seçimler öncesinde risklerini olabildiğince azaltmaya çalışıyor. Ülkemizi yönetmeye talip olanlar ise ne olup bittiğini tam anlamadan gelişmeleri seyrediyor ve kesinlikle güven veremiyor; Batı yanlısı yaklaşımlar ile durumu düzeltebilecekleri izlenimi yaratarak vatandaşı aldatmaya çalışıyorlar!

Kambiyo rejiminde kapsamlı değişiklikler yapmadan ve Batı’nın tavsiyeleri ile bu açmazdan çıkma şansımız kalmadı! Kemerleri bağlayarak zor günlere şimdiden hazırlanmak, ülkeyi yönetmeye talip olanları bu konularda sıkıştırarak gereken ayarı vermek ve doğru sandıkları yanlışlardan vazgeçmeye zorlamak daha yararlı olabilir!