Döviz kurlarına ne oldu?
Değerli gazeteci dostum Halil Nebiler beni arayarak, “Döviz kurlarına ne oldu? Bu konu çok merak ediliyor. Eskiden rüzgâr biraz kuvvetli esse kurlar fırlardı. Kitap atılınca ekonomik kriz çıkardı. Şimdi ses seda yok, ne oldu da döviz kurlarının kriz yaratma gücü yok oldu?” diye sordu. Bu sorunun kamuoyu tarafından da sorulduğunu, şu anda herkesin yoğun biçimde depremin etkisi ile ilgilendiğini, fakat daha sonra ilginin bu tür konulara yoğunlaşacağını söyledi.
***
Sn. Nebiler çok haklı, döviz kurları artık eskisi gibi dalgalanmıyor. Yüzyılın karalar üzerindeki en büyük depremi olarak sınıflandırılan bu deprem bile kurları yerinden oynatmadı. Hâlbuki bu büyük yıkım bütçe üzerinde büyük stres ve yük yaratacak. Bir önceki yazımda bu konudaki düşündüklerimi yazmıştım.
***
Türkiye 2018 Ağustos ayında başlayan Rahip Brunson krizi sonrası neredeyse kriz olmayan bir yıl yaşamadı. 2019 yılında Rahip Brunson krizinin etkilerinin bitme aşamasında 2019 yılı sonunda Kovit-19 krizi başladı. Şimdi de rat arda 2 büyük deprem Türkiye’nin başına geldi. Ekonomi iyi ya da kötü yönetiliyor. Bu krizlerde hayatın gerçeği olarak önümüzde duruyor.
***
Ne oldu da bu kadar art arda gelen krizler olduğu halde artık döviz kurları yerinden oynamıyor. Bunun ana nedenini hemen söyleyeyim. Türkiye’yi “sıcak para” cennetine çeviren, Ak Parti'nin ilk yıllarındaki, Kemal Derviş politikalarının uygulayıcıları; başta Ali Babacan ve Durmuş Yılmaz olmak üzere ekonomi yönetiminde ciddi değişiklikler oldu. En son bu akımın temsilcileri Lütfi Elvan ve Naci Ağbal tasfiye edildiler. İşte temel neden; ekonomi uygulamalarından gayri milli, batıcı, Atlantikçi uygulayıcıların tasfiyesidir.
***
Bu değişim 2014 yılından itibaren Türkiye’de esmeye başlayan milli rüzgârlar sayesinde gerçekleşti.
2014 yılından itibaren başlayan milli ekonomi çizgisinde sıcak para Türkiye’den gönderilmeye başlandı. Berat Albayrak dönemi Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal’ın 2019 yılı içinde “Enflasyon Raporu” toplantısında söylediği şu sözler “yabancı portföy çıkışlarının olduğunu, bunun aslında bizim açımızdan satış baskısını bir miktar azaltıcı etkisi olduğunu tekrar hatırlatmam gerek. Yabancıların tekrar girmesini isteriz, ancak geldiğimiz nokta itibariyle kırılganlığı azaltıcı bir unsur olarak değerlendirilmesi gerekir.” Yeni dönemde sıcak paraya nasıl bakıldığını görmek açısından önemlidir.
***
2016-2017 yıllarından itibaren Türkiye’de BIST 100 (İstanbul Hisse Senedi Borsası) DİBS (Devlet İç Borçlanma Senetleri) piyasalarında bulunan yabancı sermaye (sıcak para) çıkmaya başlamıştır. Para piyasalarında bulunan yaklaşık toplam 175-180 milyar dolar sıcak para azalmaya başlamıştır. 2019-2020 yıllarına kadar en ufak bir terslikte aniden piyasalardan çıkış eğilimine giren bu para, kurlar üzerinde baskı yapıyor ve ekonomide krize neden oluyordu. 2022-2023 yılında Türkiye’de bulunan sıcak para toplamı 20-30 milyar dolar aralığına düştü.
***
Artık Türkiye’de sıcak paranın kalmaması, herhangi bir sorunda bu paranın hareketlenmesinin yarattığı krizinde bitmesine neden olmuştur.
“128 milyar dolar” olarak Biden muhalefetinin kamuoyuna yansıttığı haberin özünde de Türkiye’den gönderilen bu sıcak para vardır. Bu konuda 2021 yılında yayınlanan yazımda bahsetmiştim. O dönemlerde her hafta 500-750 milyon dolar arası sıcak para Türkiye dışına çıkardı. Ben de bu çıkışın O dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile sıcak paracılar arasında yapılan bir açık ya da kapalı anlaşma ile yapıldığını tahmin ettiğimi söyledim. Temelde doğru olan bu tutum uygulamada hatalar içerebilir. Sonuçta o gün yapılan hatalı uygulamalar Türkiye’ye o zaman önemli görünen tutarlarda zarar vermiş de olabilir. Ama bugün yaşadığımız yüzyılın doğal afetinde kurların “tık” bile çıkaramaması, o dönemin zararlarının ne kadar işe yaradığının açık göstergesidir.
***
Türkiye döviz ihtiyacını gayet akıllı bir uygulama ile ihracatçı ve turizmcinin yurt içine gelen dövizinin yüzde 40'ının Merkez Bankası'na devredilmesi ile büyük oranda çözmektedir. Ayrıca bazı ülkelerin merkez bankaları ile karşılıklı oluşturulan swap limitleri içinde yapılan işlemlerle mili paralarla dış ticaret işlemleri yaparak döviz ihtiyacı giderilmektedir. Türkiye bu deprem öncesinde 100 milyar doları aşan döviz açığı (cari açık) olduğu halde tefeci bankalardan borçlanmadan kur artışlarının önünü kesebiliyor.
***
Bu koşullar tabi ki sürdürülebilir değil. Ama bu kadar büyük bir doğal afet sonrası kurların yerinden kıpırdamamasının nedeni de bu uygulamalardır. Sıcak paranın devletin müdahaleci ekonomi politikaları ile Türkiye’den kovulması bugün kurların oynamamasının temel nedenidir.
Türkiye bu krizlerden, Vatan Partisi Üretim Devrimi programının devletçi ve halkçı politikaları ile çıkacaktır.