26 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünün tarihini yazın bir kenara!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

İşçi sendikaları 12 Eylül’den sonra yozlaştı... İşçiye değil de işverene ve siyasi iktidarlara hizmet ede ede sarılaştı... 

Buna bir de işveren sendikalarının şımarıklığı eklenince... 

Yıllardır sabır tesbihi çeken işçi patladı! 

*** 

Dün Türkiye’nin otomotiv devlerinden Renault’da yaşananları duymuşsunuzdur. 

Gece vardiyasında başlayan iş bırakma eylemi, gün boyu sürdü. 

Peki; ne istiyor işçiler? 

Çok basit: 

Daha iyi ücret ve sosyal haklar... 

Ama bunun önündeki en büyük engelin, üye oldukları işçi sendikasıyla onun karşısında masaya oturan işveren sendikası olduğunu düşündükleri için, sendikalarından tek tek istifa ediyorlar... Sonra da iş bırakma eylemi yapıyorlar! 

*** 

Dedim ya; 12 Eylül’den sonra sendikacılık hep işçi aleyhine işledi. 

Dürüst sendikacılar bir şekilde tasfiye edildi ve güçlü sendikacılık öldürüldü. 

İşçinin aldığı “reel ücret” birçok işkolunda kuşa dönerken lüks evlerde yaşayan, lüks otomobillere binen, bugünün parasıyla ayda 15-20 bin liraya para demeyen “sendika ağaları” türedi!  

Bunların bir bölümü işçinin hakkını arayacağına, ülkeyi bölmek isteyen terör örgütünün temsilcileriyle kol kola girip halay çekti! 

Kısacası: 

Patron sermaye koydu. 

İşçi; emek koydu, gerektiğinde can koydu... 

Hiçbir şey yapmayıp meyveyi toplayan ise aldıkları aidatlarla beslenen işçi sendikalarının ağaları ile işveren sendikalarının baronları oldu. 

*** 

İşte; dün Renault’da başlayan isyan aslında işverene değil; çarpık sendikacılık sisteminedir! 

İşçi; kendisini “kollamak” yerine “kullanan” ve kimi zaman da satan sendika ağalarını elinin tersiyle bir kenara iterek işverenin karşısına çıkıyor ve “Bundan sonra ben varım, muhatabınız benim” diyor... 

Şimdi sıra işverenlerde: 

Onlar da işçilerin yaptığını yapıp “kraldan çok kralcı” kesilen kendi sendikalarının “baronlarına” ağızlarının payını vermeli... 

Sonra da işçisiyle masaya oturup çalışma barışını yeniden sağlamalı... 

Gerçek sendikacılık da bu sağlıklı zemin üzerinden yeniden başlatılmalı! 

*** 

Dünün tarihini yazın bir kenara: 

Renault işçisi, “sendikal sömürü düzeni”ne son verdi... 

Bundan sonra tüm sendika ağaları, daha dikkatli olmak zorunda! 

AYSEL EKŞİ 

Bazı kadınlar kocaları yüzünden gündemdedir; saygı görür... Bazı kadınlar ise o saygıyı, tırnaklarıyla kazıyarak edinir... 

Bunlardan biri de önceki gün kaybettiğimiz Prof. Dr. Aysel Ekşi’ydi... 

O, ülkemizin sayılı psikiyatrlarındandı... 

Prof. Dr. Türkan Saylan, Prof. Dr. Aysel Çelikel, Prof. Dr. Necla Arat gibi arkadaşlarıyla kurduğu ve kurucu başkanlığını üstlendiği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile on binlerce gencimizin hayatını değiştirdi. 

Gazeteci büyüğüm Oktay Ekşi’ye ve Prof. Dr. Aysel Çelikel başta olmak üzere tüm Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ailesine sabır diliyorum. 

*** 

Aydınlanma karşıtı yobazlar: 

Bir mum daha söndü diye sevinmeyin! 

Bu ülke, o mumdan ateş alan 100 bine yakın “yeni mum” sayesinde ışıldamaya devam edecek! 

GÜNÜN SORUSU 

Sorum “tarafsızlık” ilkesini umursamayarak meydan meydan dolaşıp 400 milletvekili isteyen Recep Tayyip Erdoğan’a: 

AKP seçimi kazanırsa meşhur balkon konuşmasını yine siz mi yapacaksınız? İstediğiniz olmazsa Davutoğlu ile birlikte siz de istifa edecek misiniz? 

İNSANA VUR, ARABAYA ASLA! 

Dönemin Başbakanı Erdoğan, geçen yıl Soma’da meydana gelen maden faciasından bir gün sonra bu ilçemize gitmişti... 

O sırada ben de maden alanındaydım. 

Başbakan gelecek diye, madendeki kurtarma çalışmalarına bile arama verilmişti. Bölgede kuş uçurtulmuyordu. 

Bu önlemler Soma ilçe merkezinde de aynen alınmıştı. 

Yine de olayın acısını üzerlerinden atamayan yüzlerce Somalı vatandaş, Erdoğan’ı protesto etmek istedi. Bunlardan biri de Erdal Kocabıyık’tı...  

Onu, Erdoğan’ın Danışmanı Yusuf Yerkel tarafından tekmelenen Somalı vatandaş olarak anımsarsınız... 

Yusuf Yerkel, attığı o tekme için cezalandırılmadı... 

Ama öğrendik ki; tekmeyi yiyen işsiz ve aç Kocabıyık’a mahkemeden 548 lira ceza gelmiş... 

Suçu, resmi plakalı arabaya tekme sallamakmış... 

Olayı şöyle toparlayalım: 

İnsana tekme atmak suç değil, arabaya atmak suç! 

Biz de bu kararı veren düzene “hukuk düzeni” diyoruz... 

Affedersiniz ama... 

Peeeeeeeeeeeeeeeeh! 

(156+21) 

Hayrünnisa Hanım, Latif Erdoğan isimli eski cemaatçi, yeni yandaş bir sivri dillinin iftirasına uğrayan Meral Akşener’i arayarak teselli etmiş... 

Ne kadar insani bir davranış; eski de olsa bir cumhurbaşkanı eşine yakışan da budur! 

Şimdi kendisine seslenmek istiyorum: 

Ben de çok dertliyim Hayrünnisa Hanım, ben de çok üzgünüm... 

Eşiniz tam 177 yazıdır hiçbir soruma yanıt vermiyor. 

Lütfen beni de arayın, beni de teselli edin... 

Sorduğum sorulara siz yanıt verin... 

GÜNÜN İSYANI 

Pendik Belediyesi, yandaş bir işadamının Güzelyalı’da açmak istediği akaryakıt istasyonu için, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başvurmuş ve arazideki fay hattını plandan silmesini istemiş... İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi de AKP’li üyelerin oylarıyla bu plan değişikliğini kabul etmiş... İsyanım bu izni verenlere: 

O fay hattı hepinizi yutsun!