Dünya lideri Tayyip Erdoğan!
Tayyip bey son zamanlarda dünyaya nizam verme derdine düştü.
ABD Dışişleri Bakanı'nın neyi söyleyebileceğinden başlayıp BM Güvenlik Konseyi'nin yapısına şekil vermeye kadar her konuda konuşuyor.
BM Güvenlik Konseyi'nin yapısının adaletsiz olduğunu ve değiştirilmesi gerektiğini söylüyor.
2 Ekim 2013 günü şunları söylemiş:
"Biz... Birleşmiş Milletler (BM) ve BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere, küresel yönetimde söz sahibi uluslararası örgütlerin yapılarında reforma gidilmesi gerektiğini savunuyoruz. Zira sürekli tıkanan, ideolojik yaklaşımlarla maalesef kendini yenileyemeyen bir BM Güvenlik Konseyi'nin, dünya barışına katkı sağlaması mümkün değildir.
Olayları hiç bilmesek...
Şu anda da BM Güvenlik Konseyi'ni doğrusu ben de felç bir halde görüyorum. 5 ülkenin iki dudağı arasına sıkışmış bir adalet olamaz. Bunun bir değişkenliğinin olması lazım. Bu değişkenlik olmadığı sürece icabında bir ülkenin iki dudağı arasında adalet bekleyemezsiniz. Bir ülke 'Hayır' dedi mi her şey bitiyor. Bu nasıl bir dünya; 196 üyesinin olduğu BM'den siz karar çıkaramıyorsunuz. Niye? Bir değişim yok. 10 tane geçici üye var, bu geçici üyelerin hiçbir kıymeti yok. Her şey o 5 tane üyenin. O beş tane üyeden bir üye 'hayır' derse mesele bitmiştir. Böyle bir adalet mümkün değil. Artık biz Birinci Dünya Savaşı'nın, İkinci Dünya Savaşı'nın sonrası dönemleri yaşamıyoruz. Onlar çok geride kaldı. Bunun da update edilmesi lazım, güncellenmesi lazım. Bu güncellenmezse bizim netice almamız mümkün değil. Bir taraftan 'demokrasi' diyeceksiniz ama demokrasiyi birilerinin istediği şekilde yaşayacaksınız. Bu olmadığı sürece otokrasiden kurtulmak mümkün değil."
Hiç olayları bilmeyen birisi olsanız "Aferin adama. Büyük liderlik vasıfları ve engin bilgi birikimi ile dünyaya ayar veriyor. İlk defa bir başbakanımız uluslararası toplumun bir sorununa daha parmak basıyor. Küresel adaletsizliğe isyan ediyor. Bütün ülkelere liderlik yapıyor" diye düşünebilirsiniz.
Başbakan'ın bu açıklaması, "Öğleden sonra günaydın" sözüne tam uyuyor.
Zira, Başbakan'ın şimdi söylemeye başladıklarını, BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi hariç, hemen bütün ülkeler yıllardır dillendiriyor.
Sorulacak çok şey var
Bunun nedeni, şimdiki jeopolitik gerçeklerle, BM Güvenlik Konseyi'nin yapısının oluşturulduğu 2. Dünya Savaşı sonrası gerçeklerin çok farklı olmasıdır.
O nedenledir ki Birleşmiş Milletler'in tümünün reformdan geçirilmesi yaklaşık yirmi yıldır hem teşkilat içinde hem de dünyada tartışılıyor. Bazı sonuçlar da elde edilmiş durumda.
Ülkeler kendi aralarında gruplar oluşturmak suretiyle tartışmalara katılıyorlar. En faal grup, Almanya, Japonya, Brezilya ve Hindistan'dan oluşan ve G-4 rumuzuyla bilinen gruptur. Bu grup üyeleri, BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üyelik talep ediyor.
Türkiye ise, kendisine "Oydaşma için Birlik" adını veren ve İtalya'nın öncülük ettiği grupla birlikte hareket ediyor. İşin ilginç yanı, bu grup, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeler kategorisinde değil, geçici üyeler kategorisinde genişlemesini savunuyor.
Bu durumda dünya lideri Tayyip Bey'e sormak gerekir. Türkiye, daimi üyeler kategorisinde bir değişikliği savunmuyorsa, adaletsizlik nasıl giderilecek? Veya, adaletsizliğin giderilmesi için Türkiye'nin somut teklifi ne?
Devlet adamlığı zor ama, boş konuşmak kolaydır!
Tabii, bir altyapın olmadan kulaktan dolma konuşursan çelişkiye düşersin. Başbakan, o konuşmasında şöyle diyor:
"10 tane geçici üye var, bu geçici üyelerin hiçbir kıymeti yok. Her şey o 5 tane üyenin. O beş tane üyeden bir üye 'hayır' derse mesele bitmiştir."
Eğer geçici üyelerin hiçbir kıymeti yoksa, Türkiye daha 2009/2010 döneminde BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliği yapmışken ve bunu büyük bir diplomatik başarı olarak göstermişken, 2015/2016 dönemi için yeniden niye aday oldu o zaman?
Kampanya için onca para boşa mı harcanacak?
Tabii dünya lideri Tayyip Bey'e sorulacak soru çok da bunu soracak adam lazım.