Dünya liderinin partisine ‘dünya seçmeni’ yakışır!
AKP’nin mitinglerine gidenler hallerinden memnun; hem bedavaya seyahat yapıp karınlarını doyuruyorlar hem de eğleniyorlar!
Çünkü mitingler, oldukça “renkli” sahnelere ev sahipliği yapmaya başladı.
Tıpkı fotoğrafta gördüğünüz gibi!
***
Anımsarsınız; Şanlıurfa’da gerçekleştirilen aday tanıtım mitinginde alana Suriyeli sığınmacılar getirilmişti.
Başbakan’nın posterlerini taşıyorlardı ama elleriyle “bozkurt işareti” yapıyorlardı.
Belli ki bazı muzip MHP’lilerin komplosuna kurban gitmişlerdi!
***
Önceki günkü Kastamonu mitinginde de “siyahi AKP’liler” miting alanını şenlendirdi.
Kimin nereden getirdiği bilinmiyor; tek bilinen, çevre illerden taraftar getiren minübüslerin birinden indikleri...
***
Bazı “çekemez” arkadaşlar, AKP’nin artık kitleleri heyecanlandıramadığını, bu yüzden meydanları boş bırakmamak için yabancılardan bile medet umar hale geldiğini söylüyor ama... Gerçek böyle değil...
Gerçeği ben size anlatayım:
AKP’liler, eski Başbakan Erdoğan için ne diyorlardı?
“Dünya lideri...”
Eeee; “dünya lideri”nin partisi de “dünya partisi” olur...
Dünya partisine de “dünyalı seçmen” yaraşır...
***
Üstelik maliyetleri de daha ucuz!
Yerli seçmen artık kumanyayla, meşrubatla, bayrakla yetinmiyor; para istiyor, iş garantisi istiyor...
Oysa yabancılar böyle mi? Bindiriyorsun minibüse, hiçbir şey istemedikleri gibi “beleş gezi” diye mutlu bile oluyorlar!
Yakında Rus, Alman, Kızılderili, Japon, Danimarkalı vatandaşları da AKP’nin miting alanlarında görürseniz şaşırmayın...
Turizm mevsimi geliyor; her milletten seçmen, AKP’nin kabülüdür...
Yeter ki muhalif olmasın!
KÖŞE!
Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri mitinginde demiş ki:
“Sözüm söz, CHP iktidarında hiçbir siyasetçi, ‘Köşeyi döndüm’ diyemeyecek... Köşeyi halk dönecek...”
Helal olsun!
Ama merak ediyorum:
Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri CHP’nin “iktidar” olduğu yerel yönetimler için de geçerli mi?
Parti genel merkez yöneticileri de bu kapsama giriyor mu?
Eğer öyleyse, beyefendi acaba son 20 yılda hangi “çaycı siyasetçi”nin milyonlarca dolarla ölçülebilen servete kavuştuğunu, hangi belediye başkanlarının zenginlikte işadamlarıyla yarışır hale geldiğini bilmiyor mu?
GÜNÜN SORUSU
Aydın Doğan, Gezi Direnişi sırasında CNNTürk’te gösterilen penguen belgeseli hakkında ilk kez konuşmuş ve “O, tamamen bir şapşallık. Yani bir kasıt falan değil” demiş... Sorum kendisine:
Erdoğan’ın baskısı yüzünden onlarca gazeteciyi işten attınız... Bu “şapşallığı” yapanları da cezalandırdınız mı, yoksa şapşal oldukları için ödüllendirdiniz mi?
HUKUKÇU KUZU’DAN ‘SUS PAYI...’
Yolsuzluk... “Aramızda!”
Rüşvet... “Aramızda!”
Torpil... “Aramızda!”
Kayırmaca...”Aramızda!”
Kollamaca... “Aramızda!”
Ayrıcalık... “Aramızda!”
Eğer bir seçmen kitlesi bu yasa dışı eylemlerin hepsinde iktidarın “sırdaşı” olmayı kabul ettiyse...
O zaman sızlanmaya hakkı yoktur!
***
Siyasete girene kadar ülkemizin sayılı anayasa profesörlerinden biri olan Prof. Dr. Burhan Kuzu twitter hesabından AKP seçmenlerine bir çağrıda bulunmuş ve “Bazı konularda bize kızmış olabilirsiniz; ancak bunları aramızda halledebiliriz” demiş...
Bu çağrı da sosyal medyada tepkiyle karşılanmış... Bazı kullanıcılar, “Aramızda hallederiz, diyerek neyi kastediyorsun?” diye adamcağızı sıkıştırmaya çalışmışlar...
Boşuna uğraşmasınlar:
Anlamayacak ne var?
Açıkça “sus payı” teklif ediyor... Onca ahlaksızlığa “Aramızda” diyerek göz yumanların, buna “Hayır” diyeceklerini mi sanıyorsunuz?
(156+11)
Abdullah Gül, Başbakan’la ters düştü...
Başbakan Davutoğlu, Fethullah Gülen’le görüşmeye giderken ve döndüğünde kendisine bilgi verdiğini söylüyor; o ise böyle bir şey olmadığını...
Ben ise “kime güvenmemem” gerektiğini çok iyi biliyorum:
Abdullah Gül’e...
Çünkü kendisi şu iki soruya yanıt vermediği sürece güven duyulmayı hak etmiyor...
Bir: Huber’de 7 ay 3 hafta süren işgaliniz sırasında sizin ve aileniz için yapılan masrafı ödediğinizi niye belgeleyemiyorsunuz?
İki: Kendinizin olduğunu söylediğiniz 20 milyon liralık evi nereden kazandığınız parayla aldınız?
GÜNÜN İSYANI
Erdoğan ‘ın korumaları, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun ödül töreninde görev alan ve tesettür kıyafetine büründürülen hostesleri uyararak, saçlarındaki topuzları açmalarını istemiş... Çünkü topuz yapınca, hostes kızların boyunları görünüyormuş... İsyanım ortaya:
Türkiye’de din ve ahlak polisliği kuruldu da bizim mi haberimiz olmadı?