Yandex
24 Mart 2025 Pazartesi
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dünya Sevgililer Günü’nün ardından pırlanta ekonomisi - 1

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen haftaki ‘Dünya Sevgililer Günü’ne Alternatif Bakış’ başlıklı yazım çalıştığım İstanbul Arel Üniversitesi tarafından basın bülteni haline getirilip basına servis edilince özellikle Anadolu medyasında oldukça geniş yer buldu. Geçen haftaki yazımda pırlanta ekonomisini başka bir yazıda ele alırım demiştim. Arayı soğutmadan ona da yer verelim. Çünkü bir de geçen haftaki The Economist dergisinde öne çıkan başlıklardan biri de ‘Çakma pırlantaların ekonomisi’ idi.

Dünya Sevgililer Günü’nün ardından pırlanta ekonomisi - 1 - Resim : 1

PIRLANTANIN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ

Armağan olarak anılan değerli taşlar içinde son yıllarda pırlanta, aşk-sevgi simgesi haline geliverdi. Volkanik patlamalarla yeryüzüne çıkan taştan yapılan pırlanta Avrupa derebeylik döneminden bu yana evlilik ve bağlanmanın, eşsiz, sonsuz aşkın simgesi olarak görülmekte ve armağan edilmektedir. Bu her pırlantanın tek ve eşsiz olmasıyla ilişkilendirilmiştir.

Titanic filminde ‘okyanusun kalbi’ ve sonsuz aşkın simgesi olarak sunulan ‘mavi elması’ filmi izleyenler bilir. Hatta sonradan bu elmasın II.Abdülhamit’e ait olduğu ve kara elmas denildiği savlanmıştı. Bir de tekellerin elmas madenciliğinin kanlı ve karanlık yüzünü anlatan filmler var, örneğin, 2006 ABD yapımı olup, 2007’de Türkiye’de de vizyona giren Edward Zwick’in yönettiği Kanlı Elmas filmi. 1990’ların Sierra Leone’sinin iç savaş ortamının konu alındığı filmde kaçak elmas ve silah ticareti arasındaki korkunç bağlantı net bir biçimde anlatılıyor.

De Beers adlı şirketin 1940’larda ‘elmas sonsuz dek kalıcıdır’ reklamı oldukça etkileyiciydi. Kim aşkının sonsuza dek kalmasını istemez ki?

PIRLANTA NEDİR SAHİ?

Pırlanta (Diamond) ismi Yunanca sert ve kırılmayan anlamındaki ‘Adamas’tan geliyor. Yerkabuğunun 150 km. kadar derinliklerinde sıcak ve basınçla kristalleşen karbon atomlarından oluşan ve volkanik patlamalarla yeryüzüne çıkan taş, kesim ve biçimine göre elmas ya da pırlantaya dönüşmektedir. Pırlanta daha parlak, daha zor yani daha çok yüzey kesimli ve alt kısmı kubbe gibidir. Elmasın alt kısmı düz, yüzey sayısı ise 12 ile 37 adet arasında değişmektedir. Elmasın değeriyle, pırlantanın değeri kıyaslandığında, pırlantanın işçiliği daha ince olması nedeniyle daha değerlidir. Taşların yüzde 95’i renksiz, diğer kısmı renkli olup fantezi olarak adlandırılır, örneğin kıt olan Avustralya pembe pırlantası.

Pırlantanın tarihsel gelişimine bakarsak, M.Ö. 800’de Hindistan’da bulunan ilk elmas taşı, daha sonra Brezilya’da (18.yy), Güney Afrika’da (1866), Rusya’da (1948), Avustralya (1979) ve Kanada’da(1990) bulunur. Bu taş, Romalılar tarafından 'tanrının gözyaşları', Yunanlılar tarafından Eros'un okunun ucundaki taş, Hindistan kralları güç ve iktidar olarak algılanmıştır. Taşın adını aldığı ‘adamas’ zorlanamaz, fethedilemez demektir. Eski çağlarda, yenilmezlik ve sihrin bir parçası olarak, elmas sahibi olabilmek, yalnızca kral ve toplum liderlerinin tekelindeydi. Ayrıca elmas çıkarılan yerlerin sınırlı olması (yalnız Hindistan) ve madencilik tekniklerinin ilkelliği hem elmas miktarı hem de kalitesini olumsuz etkilemekteydi. Buna rağmen özellikle Hint Kralları sahip oldukları bazı eşsiz elmaslarla (İdol Gözü, Kaplan Gözü, Goncolde Kraliçesi,Cennetin Aynası) kendi tahtlarını ve 'bahtlarını' korumuşlardır. İlk elmas mücevher örneğini 11. yy' da Macar bir prensin tacında görüyoruz. Kesilmemiş bir parça elmas kudretin ve gücün simgesi olarak belirmiştir. Böylece kraliyet taçlarına elmas koyma geleneği kök salar. 1330' da ilk elmas kesimi, 20.yy.ın başına dek elmasın başkenti unvanını koruyan Venedik'te gelişir; 14.yy da Hindistan´da elmas cilalama bulunur; bu işlem elmasın tozları kullanılarak yapılır. 15. yy' la gelindiğinde elmas yeni bir anlam kazanır; Avusturya arşidükü Maximillian ilk nişan yüzüğünü Burgundy' li Mary' e verir ve böylece elmas artık bir anlamda gücün paylaşımını ve sonsuz aşkı simgelemeye başlar. 16. yy' da Antwerp´te pembe elmas keşfedilince, elmas esneklik kazanır. 17. yy' da elmas 58 yüzeyli kesimle pırlanta halini alır, ve daha değerli bir mücevher haline gelir. 20. yüzyılda ise ilerleyen teknoloji ve yayılan sermayenin işbirliği tam olarak bir elmas 'çılgınlığı' yaşanmasına sebep oldu. Günümüzde markiz, damla, oval, üçgen kesim gibi türleri de mevcuttur. Bu arada Koh-l Noor’dan söz etmemek olmaz. Dünyanın en ünlü elmaslarından biri olan ve Işık Dağı anlamına gelen bu elmas, uzun süre dünyanın en büyük elması idi. Anavatanı Hindistan’dı. Moğollar, Persler, Afganlar bu elması ele geçirmek için savaşanlardan. Derken birileri bu elması Hint prensinden çaldı. Sonra 1870’lerde İngilizlerin eline geçen elmas şu anda İngiliz Kraliyet Hazinesi’nin malı.

ÇIKARILMA

Elmas bulmak için büyük faaliyet yürütülebileceği gibi, gibi küçük ölçekli yöntemler de mevcuttur. Bir karat pırlanta için 250 ton kaya, kum ve çakılın çıkarılması gerekmektedir. Dünyadaki yıllık üretim 100 milyon karata eşit olup, bunun sadece yüzde 50´si mücevher kalitesindedir. Bir karatlık pırlantanın pahalı olmasının nedenine gelince, şunları sayabiliriz: kıtlık, çıkarmanın aşırı maliyeti, bir de üstüne çok ince işleme işçiliği.

Hemen şunu paylaşalım: Dünyada değerli taş ticareti, Anvers ve Rotterdam’daki bazı Yahudi ailelerin elinde olduğu ve onlarla iyi geçinmeyen, onlardan “onay” almayan “girişimciler” dünya piyasalarında iş yapamaz!

Afrikada uluslararası şirketlerin denetimindeki çeteler ham elmasları insanlık dışı yöntemler ile çıkarıyor ve yasadışı yollarla dünyaya satıyor. Burada bir şirket ortaya çıkıyor: De Beers. XIX. yüzyılın sonunda Cecil Rhodes tarafından kurulan De Beers, elmasın geniş kitlelere yayılma görevini üstlenmiş ve maden yataklarının %90'ını ele geçirerek tekel haline gelmiştir. Tekel olmanın gücünü kullanarak pırlantaya anlamlar yükleyen şirket, bunları tarihsel mirasla gerçeklerle harmanlayıp sunmuştur. Özellikle elmasın eşsiz, sonsuz ve aşkın simgesi olmasına vurgular yapılmış ve bu her pırlantanın tek ve eşsiz olmasıyla ilişkilendirilmiştir. Bilinen en dayanıklı madenlerden biri olan elmas; ışıkla olan muhteşem dansı ve her pırlantanın kendine özgü estetik yapısıyla bu sömürüyü destekleyen maddi bir alt yapı sunmaktadır.

Pırlanta sektöründeki beş büyük şirket (De Beers, Rio Tinto, ALROSA, Dominion Diamond, Petra Diamonds) üretilen miktarın yüzde 70’ine, ama 1,2 milyar dolarlık ham elmas satışlarının yüzde 90’ına sahip.

Mücevher raporları (mücevher sertifikası) özellikle bir pırlantalı mücevherler için geliştirilmiştir. Günümüzde birçok mücevherde birden çok pırlanta bulunmaktadır. Bir mücevherin üzerindeki pırlanta sayısı 1 den başlayarak binlerce pırlantaya kadar ulaşabilmektedir. Örneğin bir yüzük üzerinde 24679 adet pırlanta takılmış olabilmektedir. Bu kapsamda mücevherin üzerindeki her bir taşın pırlanta raporlu olması beklenemez. Bu nedenle değerin, kalitenin ve doğallığın tespiti için yüksek çözünürlükte mücevher raporu hazırlanması gerekir.

Dünya genelinde ham taş tedarikinde Belçika bir numara. Pırlanta işleyiciliğinde ise İsrail ve Hindistan başı çekiyor. Dünyada yıllık pırlantalı mücevher satışı giderek büyüyor. Dünya dışsatım liginde İtalya ve Hindistan’dan sonra Türkiye’nin üçüncü sırada yer aldığı belirtiliyor.

PIRLANTANIN DEĞERİ

Pırlanta 4C ile kısaltılan dört gösterge ile ölçülür. Pırlantanın ağırlığını gösteren karat (ilk elmasın bulunduğu Hindistan´da keçiboynuzunun çekirdeği ölçü olarak alınırdı ve bir karat eşittir bir gramın beşte biri ya da 200 miligramdı). Pırlantalı mücevherlerin ticaretinde kullanılan diğer üç C ise, kesim (cut), berraklık (clarity) ve renk (color) olarak tanımlanır. Son yıllarda 4C oldu 5C. Sonununcu C ise Sertifika (Certificate).

Elmasın en beyazına D-color deniyor. En koyusuna doğru Z’ye dek gidiyor. Türkiye piyasasında daha çok G, H, I renk pırlanta bulunuyor. Uzakdoğu’da daha çok K, L, M renkleri gidiyor. Berraklık konusu da önemli. ABD’de en beyaz taşlar gidiyor ama en az berrak dört tip daha yaygın. Uzakdoğu’da ise berraklık önemli. Türkiye’deki tüketiciler de berraklığa büyük önem veriyorlar. Pırlantanın esas değeri kesimden kaynaklanıyor.

Bilenler vardır, yapay (laboratuvarda imal edilmiş) pırlantalar da pazara sunuluyor, örnekse Rusya kökenli mallar oldukça iddialı. Belirtelim, pırlanta ve elmas yalnızca takı için kullanılmıyor, elmas, kesici özelliğiyle, cerrahide ve sanayide de kullanılmaktadır.

Pırlanta fiyatlandırma şirketi Rapaport’a göre, doğal alternatifleriyle göürüntüde aynı olan bu taşlar 10 yıl önce çok küçük bir oranda iken, bugün Amerikan pazarının yarısını oluşturuyor. Hatta bu oran gevşek (yüzükte olmayan) elmaslarda yüzde 50’yi de aşmış! Laboratuvarda üretmek, topraktan çıkarmaya göre daha düşük maliyetli (4 kat) ve bu da fiyatlara yansıyor. Satılan pırlanta miktarının (tutarının değil) artıyor olması kafa karıştırmamalı.

Bu nedenle Amerika’nın doğal elmas ithalatı 2022-2024 arasında yarı yarıya azalmış. De Beers’in gelirleri de üçte bir oranında azalmış.

Kimi analistlere göre sektörü sentetik elmaslarla dolu bir gelecek bekliyor. Üstüne bir de sentetik elmas toptan fiyatlarının son altı yılda yüzde 90 düştüğünü de anımsatalım! Fiyatlarda dibi henüz görmemiş olabileceğimiz ifade edilmektedir. Laboratuvar elmaslarında ‘karat başına 10-15 dolarlık fiyatı göreceğimiz günler yakın’ diyor Rapaport.

Pırlanta acaba statü (lüks) sembolü olma özelliğini yitirirse, fiyatlarda daha sert düşüşler olabilir mi? Niçin olmasın?

NOT: Yazımız gelecek hafta devam edecektir.

14 Şubat Sevgililer Günü Pırlanta