Dünyanın üçüncü büyük devrimi, Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali...
Emperyalizmin Birinci Dünya savaşı sonunda Şark Meselesi Projesi siyaseti başlatılmıştır. Bu siyasetin esası Mısır’dan başlayarak İran’a kadar uzanan Ortadoğu’yu bütünüyle içine alan yeraltı kaynakları, petrol meselesidir. Ayrıca yeni haritalar çizilmesi bu Şark Meselesi dahilindedir. Mısır’dan, İran’a olan bölgede, Ortadoğu’da bu iktisadi ve siyaset tatbik edilmiştir. Bu da müstemlekeciliği içinde taşımış savaş endüstrisi hareketlerini hızlandırmıştır.
ARAP BAHARI
‘Arap Baharı’nın ilanı günlerinde günlük yazılarımda bunun, emperyalist ve müstemlekeci siyasetin devamı olduğunu belgeleriyle yazmıştım. Ancak, iki gazeteci yazar arkadaşımla birlikte bunları belgeleriyle yazdığımız günlerde “Taylan Sorgun demokrat değil, kaldı ki Arap Baharı demokrasi getirecek” vavevlası içinde olanlar çıkmıştı.
İKİNCİ ŞARK MESELESİ
Arap Baharını yaşadık ve gördük: Libya’da Kaddafi katledildi. Kaddafi dönemindeki Libya halkının güçlü iktisadi hali ortadan kaldırıldı. Ve şimdi Libya’nın haline bakınız...
Emperyalist ABD’nin Irak’taki katliamlarında binlerce kadın, erkek, çocuk katledildi. Saddam Hüseyin, döneminde insanların parlak yaşamını sürdürdüğü zamanlardı.
İkinci Şark Meselesi, Arpa Baharı savaş endüstrisini de kamçılamış. Silah satışları doruğa ulaşmıştır.
BAYKAL VE İŞGAL
ABD’nin 2003’te, İskenderun’da doğu sınırımıza kadar 70 bin kişilik ABD ordusunu yerleştirme hareketi de emperyalizmin İkinci Şark Meselesi dahilindeki siyasetiydi. Ancak tarihsel süreçleri de çok iyi bilen dış siyasetlerin arka planlarını çok iyi hesaplayan, yakından tanıdığım CHP’nin unutlumaz lideri sayın Deniz Baykal, malum tezkereye karşı çıkarak ve tezkerenin maksatını da anlatmak suretiyle TBMM’de milletvekillerinin oyları ile emperyalizmin o işgal hareketini önlemiştir. Bu önleyiş tarihen kaydedilmiş ve tarihe yazılmıştır.
RUSYA, ABD VE AKDENİZ
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Padişahlar emperyalist devletlere kapitülasyon hakları vermişlerdi. Sınırsız bu kapitülasyon hakları Anadolu emperyalizmin, kapitalizmin müstemlekesi haline getirmiştir. ABD’de daha önce İngiltere hükümetine verilen kapitülasyonlarla İngiliz bayrağı altında gemilerini Karadeniz ve Haliç’e sokmaya başlamıştır. Daha sonra aynı tarihlerde ve çarlık Rusya’sı zamanında Rusya siyasette Akdeniz’e açılma siyasetine başlamıştır. Ve bugünkü Suriye topraklarında Akdeniz’e açılma siyasetini devam etmektedir. Rusya’nın, ABD kuşatmasından kurtulmak için uyguladığı Akdeniz siyaseti bu zamana kadar devam etmektedir ve şu an yaşananlar da bu hedeften kaynaklanmaktadır.
GİZLİ KARARGAH
Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a geçmeden önceki zamanlarda İstanbul’daki gizli karargahında gizli toplantıları sürmekteydi. Bir gün gecenin geç vakti... Mustafa Kemal Paşa, ince uzun parmaklarının arasında tutuğu sigarasından art arda nefesler alıp içerken odadakiler bir beklenti içindeler... Biraz önce Yüzbaşı Dayı Maksut, Saray’da vazifeli yüzbaşı ile salona alındı... Dr. Selim aynı zamandı Tıbbiyeli olan yüzbaşıyı tanımakta. Dr. Fahri de öyle... Mustafa Kemal Paşa, yüzbaşıya başıyla “Anlat” der gibi işaret verdi.
Yüzbaşı: “Amerikan Tahkik Heyeti dün gece Saray’a geldi. Damat Ferit ile Hürriyet ve İttihat Fırkası mensuplarından bazıları da yanlarındaydı. Uzun uzun Amerikan mandaterliğini üzerinde müzakerelerde bulundular... Ertesi gece bu defa İngiliz heyeti geldi. İşgal Yüksek Komiserleri... Onlarda uzun uzun İngiliz mandaterliğinin faydalarını anlattı...”
ORDUNUN HALİ
Mondros sonrası günlerdi. Mustafa Kemal Paşa henüz İstabul’da çalışırken ordunun hali ile ilgili olarak bir rapor istemiştir.
Harbiye Nezareti Başyaveri Salih Bey (Omurtak Paşa) o raporu gizli olarak karargaha getirmiştir, İttihatçı Dr. Fahri de oradaydı.
Ve raporda şöyle deniliyordu: “Ordunun yalnızca iskeleti kaldı paşam. 400 bin kişilik ordu dağıtıldı. Şimdi sanki bir iskelet. Bir mühim husus da şu: Cephelerde temayüz etmiş (öne çıkmış) komutanlar sanki tasfiye ediliyorlar. Doğu’daki ordumuz üzerinde de, azaltma çalışmaları var. İtilaf devletleri böyle istiyorlar...”
Sadrazam Damat Ferit, işgal devletleri temsilcileri ve generalleriyle bir toplantıdan çıkarken. Söz konusu toplantıda Mustafa Kemal Paşa’nın tefkifi de görüşülmüştü.
İTTİHATÇI YEMİNİ
Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki gizli karargahında geceleri yapılan gizli toplantılara harbiye nezaretinden İttihatçı Zabitler katılırlarken sivil aydınlar, İttihatçı yazarlar da geceleri toplantılara katılarak Mustafa Kemal Paşa’yı dinleyerek yeni görevler almaktaydılar. Ancak bu toplantılara girilirken İttihatçılığın kısa yemin işareti yapılır, çıkarken de yine kısa yemin işareti yapılırdı. Aslında İttihat Terakki’nin kuruluşu itibarıyla bu böyle gelmiştir.
BOZ KALPAKLILAR
Ve öyle bir zaman gelecek ki Mustafa Kemal’in Bozkır Ankara’sı günlerinde mesela bir de bakılacaktır ki, Hamdullah Suphi Bey bir derme çatma bakanlık odasında gümüşi kalpağı, Kuvvacı gocuğu ve tozlu çizmeleri ile otururken yanında masaya dayanmış mavzeri... Belinde parabellumu...
Ve öyle bir zaman gelecek ki Karadenizli uzun burunla Teşkilatı Mahsusacı Balıkçı Salih Reis Haliç’te İnebolu’ya gönderilecek takalara silahlar yüklenince taka reislerine işaret edecek ve onlar da Karadenizli tayfalara “Hadi kalpaklar başlara” emrini verecekti ve kalpaklar başlara takılıyordu. Atatük’ün kalpağı simge olmuştu.
DAMAT FERİT: AMERİKALILAR KIZIYOR
Anadoluda Kuvvayı Milliye hareketleri başlıyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın gizli karargahına Anadolu’daki vilayetlerdeki, kasabalardaki Kuvvayı Milliye hareketi bildiriliyordu. Saray ve Sadrazam Damat Ferit’de Kuvvayı Milliye’ye karşı tedbirler peşindeydiler. Sadrazam Damat Ferit de bir beyanname yayımlıyordu. Halk Kuvvayı Milliye’ye karşı harekete çağırılıyordu. Zamanın Hürriyet ve İtilaf Fırkası da (Partisi) Damat Ferit ve Saray’la beraberdi.
DAMAT FERİT BEYANNAMESİ
“Devlet-i Osmaniye bugün misli görülmemiş bir muhatara içindedir. En hakiki manasile vatan tehlikededir. Millet bilmeyerek, istemeyerek sürüklendiği ve dehşetli muharebede malen ve canen en büyük fedakarlıklara katlandığı halde nihatet kat’iyen mağlup olmaktan kurtulamamış ve o zamanki Hükümet tarafından akdolunan mütareke ile galip devletlere arz-ı temsiliyet edilmiş idi. Artık bu neticeden ibret alarak bundan sonra olsun, akl ü hale uygun bir selamet yolu tutulmalı idi. Fakat bu hakikat de, layıkı vechile anlaşılamadı. Bir takım kesanın yanlız hırs ve menfaat sevkile Teşkilat-ı Kuvvayu Milliye üvanı altında meydana çıkardıkları fitne ve fesad bir tarafa vaziyet-i siyasiyemizi son derece tehlikeli bir hale getirdi, Bir takım çirkin hadiseler de Avrupa ve Amerika efkar-ı umumiyesinde aleyhimize şiddetli bir fikir ve cereytan peyda ve şerait-i sulhiyenin bir kat daha şiddetlendirilmesi muhatarasını tevlid etti.” Amerika Kuvvayı Milliye’ye kızıyor.
ABDÜLHAMİD MECLİS-İ UMUMİ MİLLİ TOPLANTISIYLA TAHTINDAN ATILDI
Aydınlık gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, meslektaşımız Mustafa İlker Yücel, geçen günlerde Haber Global kanalında katıldığı programda “Türkiye’nin geçmiş tarihli süreçlerden gelen köklü ve sağlam bir Meclis bağlılığı esası vardır. Meclis’in Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde Meclis-i Umumi Milli süreçlerinde başlayan, Cumhuriyet’e kadar gelen bu süreç en sağlam şekilde devam ettirilmelidir” demişti. Bu sözler yankı yarattı. Bu vesileyle tarihten bir bölümü size anlatayım:
1908 Devrimi Abdülhamid ve zamanın tabiriyle mürteciler tarafından kabul edilememişti. 31 Mart 1909’da Derviş Vahdeti ayaklanması başladı. Ayaklanma Hareket Ordusu’nca bastırıldı, ardından Abdülhamid’in tahdından indirilmesi zamanı gelmişti.
Abdülhamid’in “Saltanat yıllarında” İngiltere, Fransa ve öteki emperyalist devletler Reval Mülakarı görüşmelerini sürdürüyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu topraklarının paylaşımı için artık son adımlar da geliyordu yabancı ajanslar Reval Mülakatının hedefine varmak üzere olduğunu bildirmeye başladılar. Abdülhamid Han sadece seyrediyordu ve mahallelerinde bile tuttuğu jurnalciler sarayın odalarını jurnalleriyle dolduruyorlardı.
Abdülhamid’in 33 yıllık saltanatında İmparatorluğun bütün mali idaresi, zaten olmayan kaynakları daha önceden verilen kapitülasyonlarla emperyalist devletlerin ellerinde kalmaya devam ediyordu. Abülhamid aydınları hapishanelere sokuyor mahalle bakkalarını bile jurnalcilerine takip ettiriyordu.
Yaşadığımız günlerde kimi çevrelerle Abdülhamid modası görülmeye başlandı. Meclis kapatmış Abdulhamid’in fotoğrafı bazılarının odalarında yer bulmaya başlamıştı bile.
Ancak Abdülhamid’in “Meclis-i Umumi Milli” tahtından indirmiştir. Çünkü Abdulhamid 1908 Devrimini’de içine sindirememişti.
1908 DEVRİMİ VE 33 YIL
Abdülhamid döneminin bütün yaşananlarını Devlet Kavgası, İttihat ve Terakki kitabımda ayrıntılarıyla anlattım. Jön Türklerden gelen İttihat Terakki, Harbiye, Tıbbiye, Mülkiye ve Darulfunun ve zamanın aydınları nihayet 1908 Devrimi’ni yapıyorlardı. Devrimin sözleri şöyleydi:
“Vatan, Hürriyet, Kardeşik” Bu devrimin ardından Abdülhamid yavan bir tebliğle, kısa bir müddet için kaldırlmış olan Kanun-u Esasiye’nin tekrar yürürlüğe girdiğini bildiryor ve meclisi mebusanın toplanması için emir verdiğinni açıklıyordu. Tebliğde kısa bir müdlet olara geçtiği zaman 33 yıldı.
PADİŞAH ABDÜLHAMİD’İ MECLİS ISKAD ETTİ
O meclisin ismi “Meclis-i Mebusa-ı Milliye’ydi” yani, Milli Meclis. Meşrutiyet devriminin getirdiği neticeler Milli Mebusan Meclisi’nie hayata geçirmişti.
Emperyalistlerin İstanbul’u işgali döneminde İttihatçı Mahmut Celal beyin (Celal Bayar) şiddetli konuşması ardından Saray ve işgal devletleri meclisi kapattırdılar. Ancak 1908 devriminden gelen meclis Umumi Milli herkes Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele ve Anadolu Mücadelesini başlattığı zaman Ankara’da tekrar toplanıyordu. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte işte yeni meclis Türkiye Büyük Millet Meclis olarak tarihdeki yerini alıyor ve devam ediyordu.
II. SULTAN HAMİD’İN HAL’İ VE V. SULTAN MEHMED’İN CÜLUSU
Mahmut Şevket Paşa’nın bir akşam evvelki telgrafının tamim edildiği sırada Sadrazamdan ve Dahiliye Nezareti vekilliğinden gelen bazı telgraflar kaldırıldığını bildiriyor. Bu telgrafları da ayı gün mülhakata tebliğ hem de Ankara’da bir İlave neşrederek ilan ediliyor. Bu telgrafların ve ilavenin suretleri aşağıya dercedilmiştir.
Telgraf: “1326 senesi Rebi ül-ahırının yedinci ve 1325 senesi Nisanın ondürdüncü Salı günü saat altı buçukta ayan ve mebusandan mümürekkeben Meclis-i Umumi-i Milli halinde içtima eden heyette okuna ve Ziri Şeyhülislam Mehmed Ziyaeddin imzasıyla mümza bulunan fetvayı şer’ide münderic şıkkaynden hal’i ciheti rüçhanı-ı müdellel ile bi’l-ittifak tervic ü kabul olunarak Sultan Abdulhamid Han’ı Saniin Hillafet-i İslamiye ve Saltanat-ı Osmaniye’den ıskat ve veliahd-ı meşru Mehmed Reşad Efendi Hazretleri, Sultan Mehmed Han’ı Hamis unvanıyla makam-ı hilafet ü saltanata is’ad ve iclas edildiğinden mevaki-i mutaden 101 pare top endahtile cülus-ı hümayunu ilan kılınması tebliğ olunur. 8Rebi ül-ahır 1327-14 Nisan 1325
Sadrazam Tevfik
Telgraf: Cülus-ı Hümayun-ı Hazret-i Padişajı münasebet-i müteyemmenesile yarınki Çarşamba günü bil-cümle devair-i hükümetin tatil ve aynı günün akşamı icra-yı şehrayin edilmesi mukarrer bulunmuş ve tebligat-ı umumiye icra olunmuştur, ol babda.”
14 Nisan 1325 - Dahiliye Nazırı namına
Müsteşar
Adil
İlave: “Sultan Mehmed Han’ı Hamis Hazretlerinin makam’ı mualla’yı hilafet ü saltanata cülus-ı hümayunlarını mübeşşir olarak makam-ı Sami-i Sadaret-penahiden şimdi varid olan telgrafname ile Dahiliye Nezaretinden gelen telgrafnamenin suretleri aynen balaya naklile tebliğ ü tebşir olunur.
Işbu tebeddül-i saltanat mülk ü devletin bir devre-i hakikiye-i saadet duhulüne ve Meşrutiyet-i meşruamızın ilelebed payidar olacağına ve bu millet-i muazzama-i Osmaniye’nin her türlü feyz ü tealiye mazhariyetine bir beşaret-i mübeccele olacak hasebile bi’l-vücuh şayan-ı şükr ü mahmidettir. Cenab-ı Hak Padişahımız şevketlü Mehmed Han-ı Hamis Hazretlerinin ömrü şevket-i şahanelerini müzdad ve firavan buyursun amin”
31 Mart Ayaklandırması, Haraket Ordusu tarafından bastırıldı. Haraket Ordusunu ayaklanma başlar başlamaz Selaniklte’ki karargahta Mustafa Kemal kurmuştu. Hareket Ordusu başındaki komutanlarla İstanbul’a gelirken Berlin’de ateşe olan Enver de acele İstanbul’a çağrılmıştır. Fotoğrafta genç bir zabit olan Enver, Taş Kışla’ya sığınan ayaklanmacılarla mücadele sırasında görülüyor.
ZİYAEDDİN EFENDİ FETVASI
Ve Sadrazam Tevfik Paşa’nın beyannamesi yayımlandı, beyanname öteki vilayetlere de telgraf bildirildi. Bu beyannamede ise şunlar yazıyordu:
1325 senesi Nisan ayının 4. salı günü saat 06.05’te Meclisi Umumi Milli içtima etmiştir. İçtima eden heyette Şeyhülislam Mehmet Ziyaed din Efendi’nin fetvayı şeriyesi okunmuştur. Sultan Abdulhamid Hanı Sanii Hilafeti İslamiye ve Slatanat’tan ıskat ve Veliaht Mehmed Reşad Efendi Hazretleri Sultan Mehmed Hanı ‘Hamis’ unvanıyla makamı Hilafet ve Saltanat’a getirilmişdir. 101 pare top atışıyla cülusu hümayunu ilan edilmesi tebliğ olunur...
Sadrazam Tevfik
14 Nisan 1325
VİLAYETLERE TELGRAF
Abdülhamid’in tahttan indirildiği gün toplanan Meclisi Umumi Milli’de yapılan toplantının ardından vilayetlere gönderilen telgraf ve tebliğin aslı öyle:
Telgraf: 1326 senesi Rebi ül ahırının yedinci ve 1325 senesi Nisan’ının 14. Salı günü (27 Nisan 1909) saat altı buçukta ayan ve mebuslardan mürekkeben Meclisi Umumi Milli halinde içtima eden heyette okunan Ziri Şeyhülislam Mehmed Ziyaeddin imzasıyla mümza bulunan fetvayı şeride münderiç şıkka hal-i ittifak tevüc ü kabul olunarak Sultan Abdulhamid Han-ı Saniin Hilafeti İslamiye ve saltanatı Osmaniye’den ıskat ve veliahd-ı meşru Mehmed Reşad Efendi hazretleri Sultan Mehmed Han-ı Hamis unvanıyla makam-ı hilafet ü saltanata is’ad iclas edidiğindne mevaki-i muaddenden 101 pare top endahtıyla cülus hümayunun ilan kılınması tebliğ olunur.
8 Rebi ül-ahır 1327-14 Nisan 1325
Sadrazam Tevfik
YAŞASIN HÜRRİYET
İstanbul, İzmir ve Anadolu’nun bütün bölgelerinde halk ellerindeki bayraklarla sokaklara çıkmış ve “yaşasın hürriyet” şarkılarını söylüyorlardı. Sokaklarla caddelere hürriyetin ilanında öne çıkan isimleri tabelalara konuluyordu. Abdülhamid’in tahtdan indirilmesi sonrası saraydaki odalarda ağzına kadar dolu belgeler bulunmuştu.
Gazeteci Yazar Taylan Sorgun’un kitapları:
1- İmparatorluktan Cumhuriyete: Fahrettin Altay Paşa’ın hatıratı
2- Halil Paşa: Halil Paşan Belgeseli ve Hatırtatı
3-Mütareke Dönemi ve Bekir Ağa Bölüğü: O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taylan Sorgun’a bizzat anlattıkları.
4-Devlet Kavgası, İttihat Terakki : O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taplan Sorgun’a bizzat anlattıkları.
5- Esir Şehrin Fedaileri: Mustafa Kemal Paşa’nın Andolu’ya geçmeden önce İstanbul’da kurduğu teşkilatı, o dönemleri yaşayanların Taylan Sorgun’a birebir anlattıkları.