Dünyanın yenilenme sancıları
Her bayram bir “yenilenme” vesilesidir. Bayramlarda umutlar tazelenir ve geleceği kurmak için yeniden güç toplanır. Bayram gücünün kaynağı, toplumsal dayanışmadır. Yenilenme dileklerimle herkesin Kurban Bayramı’nı kutlarım.
İNSALIK NASIL YENİLENİR
Bugün dünyamız da yenilenmenin sancılarını yaşamaktadır. İnsanlığın yenilenmesi, devrimlerle ve onları izleyen uygarlık atılımlarıyla gerçekleşir. Tarih, toplumsal sistemlerin yükseliş ve iniş süreçlerine koşut olarak, uygarlık taşıyıcılığının sürekli olarak el ve yer değiştirmesine tanık olmuştur.
Bir toplumsal sistemin çöküş süreci, onun insanlığın ilerlemesine yapabileceği katkıları tüketmesiyle başlar. Sistem giderek gelişmenin üstüne örülmüş bir kabuğa dönüşür. Tarih boyunca bu kabuğun sistemin kendi merkezinden kırıldığı görülmüş değildir. Çünkü merkez, sistemin en güçlü olduğu yerdir. Kabuk hep dışarıdan, çevrede yer alan, ama sistemin yükseliş döneminde insanlığa malolmuş kazanımları özümseyen ve güçlü bir gelecek özlemine sahip toplumsal güçler tarafından kırılmıştır. Geriden gelenler arasında görece en ileri olanlar uygarlık bayrağını devralmışlardır.
UYGARLIĞIN ARTÇILI DEĞİL ÖNCÜLÜĞÜ
Atatürk Devrimi, ülkeyi “muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmayı” kendine hedef edinmiştir. Seçilen konum, uygarlığın artçısı olmak değil, öncüleri arasında yer almaktır. Bilimde daha önce çözüme kavuşturulmuş sorunlar üstünde eşelenilmez. Bilimi ilerletmek, geçmiş birikimi özümseyip kendine malederek, bu temelde yeni sorunların çözümüne yönelmekle mümkündür. Atatürk Devrimi de, toplumu devrimci bir dönüşüme uğratıp milletleşme sürecini ilerletmede bu bilimsel yöntemi uygulamıştır. Batı’nın demokratik devrimleriyle bütün insanlığın malı haline gelmiş olan kazanımlardan da, Türk tarihinin birikiminden de bu amaçla yararlanmıştır. Başka coğrafyalarda oluşturulmuş çözümleri ülke toprağıyla bireştirerek, onları “yerli ve milli” hale getirmiştir.
Bugün “Batı’yla bütünleşme”yi “Atatürk Devrimi’nin tanıklığı”na dayandırmaya çalışmak, “yedi düvel”in icadıdır. “Batı’da neyse, o”, “Batı gibi olmak”, “Batı’ya öykünerek uygarlaşmak”, bütün bunları Atatürk’ün adını kullanarak gündeme getirmek, en iyimser yorumla Mustafa Kemal Paşa’yı Mustafa Reşit Paşa’yla karıştırmaktır. Atatürk bütün hayatı boyunca yalnızca bir kez Batı’yı hedef göstermiştir. O da, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” derken. Onun gösterdiği hedef, Batı da dahil, insanlığın bütün uygarlık birikiminden yararlanarak ülkemizin yeni uygarlığın öncüleri arasında yer almasıdır.
YENİ UYGARLIK SEÇENEĞİ
Günümüzde Atlantik Sisteminin gerileyiş ve Avrasya’nın yükseliş süreci herkesin gözleri önünde cereyan etmektedir. Atlantik Sistemi’nin dünya efendisi konumunu pekiştirmek için özellikle son otuz yıldır dünyaya getirdiği yıkım ortadadır. Bu yıkım, ABD’nin efendiliğini pekiştirmek yerine yitirmesine yol açmıştır. Atlantik Sistemi’nin savunucuları artık bu sistemi doğrudan savunmaktan çok, Avrasya’nın geriliklerini öne çıkarmaya çalışmaktadır. Tek başına bu olgu bile, yaşanmakta olan sürecin doğasını açığa çıkarmaktadır. Avrasya, geriden gelen güç olarak, kuşkusuz henüz bütün geriliklerinin üstesinden gelmiş değildir. Emperyalist sistemin hedefi, Avrasya’nın önlenemeyen yükselişinin insanlık için yeni bir uygarlık seçeneği oluşturmadığını kanıtlama çabasına indirgenmiştir.
BİLİM-TEKNOLOJİ VE UYGARLIK
Bilim, üretici güçlerin en önemli bileşenlerinden biridir. Öte yandan Avrasya’nın ileri teknolojileri edinip kendine malederek bunları geliştirme yetisine kavuşma konusunda özellikle son dönemlerde kaydetmiş olduğu ilerlemeler, çıplak gözle görülmektedir. Ama eğer kapitalizm, gerçekten Gorbaçov’un Sovyetler Birliği’nin sonunu ilan ederken ileri sürdüğü gibi “bilimsel teknolojik devrimin galibi”, Avrasya da bu alanda Atlantik Sistemi’nin artçısı ise, o zaman kapitalizmin insanlığa yapabileceği katkıları tüketmiş ve ilerlemeye engel olan bir kabuğa dönüşmüş olduğu savı kuşkulu hale gelecektir. Bu sorunsalın çözüme kavuşturulması, Avrasya’dan yükselmekte olan yeni uygarlığın üstüne çökertilmeye çalışılan sis bulutunun dağıtılması için zorunludur. Önümüzdeki hafta bu konuyu ele alacağız.