20 Eylül 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Durgunluk öncesi ekonomi pik yaptı

Recep Erçin

Recep Erçin

Gazete Yazarı

A+ A-

Durgunluk öncesi ekonomi pik yaptı - Resim: 1

Üçüncü çeyrekte gelen yıllık yüzde 6.7 büyümeden sonra son çeyreğin ilk ayı olan ekimde de ekonominin çarklarının hızlı döndüğü görüldü. Sanayi üretimi, perakende satışlar ve cirolar geçen yıla göre arttı. Diğer yandan ilave faiz artışı, Kovid-19 tedbirleri ve kredi genişlemesinin bitmesiyle ekonominin hızla soğuması ve durgunluğa girmesi bekleniyor.

Türkiye ekonomisi bahar aylarındaki Kovid-19 çöküşünün etkisini üçüncü çeyrekte atlattı. Ancak bu hızlı kredi genişlemesi sayesinde sağlandı. Hızlı kredi büyümesine döviz çıkışının eşlik etmesi rezervlerin hızla harcanmasına, TL'nin değer kaybetmesi sonucunu getirdi. Nihayetinde üçüncü çeyrekte geçen yıla kıyasla yüzde 6.7'lik büyüme elde edildi. Bu sürdürülemez yapıdaki büyümenin dördüncü çeyreğe de sarktığı görülüyor. Dün TÜİK tarafından açıklanan sanayi üretim verilerine baktığımızda ekim ayında üretim endeksinin geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10.2 arttığını görüyoruz. Geçen yıl sanayi üretimindeki artış yüzde 3.9 olmuştu. Arındırılmamış verilerle endeks değeri 134.7'ye kadar yükseldi. Geçen yıl 123.1'di.

ÖNCÜ VERİLERİ BOZULMAYA BAŞLADI

Sanayi üretiminin ekim ayında hayli kuvvetlendiği görülüyor. Peki bu durum sürdürülebilecek mi? Ne yazık ki kasım ayına ilişkin açıklanan öncü veriler tersini işaret ediyor. Merkez Bankası'nın açıkladığı reel kesim güveni kasımda bir önceki aya göre yüzde 4.2 puan birden geriledi. Buna karşın endeks 103.9 ile faaliyetlerin olumlu seviyede olduğunu gösterdi. Kasımda kapasite kullanımı ise 0.4 puan artarak yüzde 75.8'e yükseldi. İSO'nun açıkladığı imalat sanayi PMI verisi ekimde 53.9 iken kasımda 51.4'e, aralıkta da 49.5'e inerek faaliyetlerde bozulmaya işaret etti. MÜSİAD'ın hesapladığı SAMEKS verisi de kasım ayında 0.5 puan azalarak 49 değerine geriledi.

Yine İSO'nun açıkladığı İhracat İklim Endeksinin kasım ayında 48.9'a gerilediğini görüldü. Endeks temmuz-ekim döneminde 50'nin üzerinde kalarak ihracatta gelişmeye işaret etmişti. Kasımda ise iklim bozuldu. Ülkeler geniş kesimlere aşılama yapılana kadar Noel tatili sonrası kapanmaya hazırlanıyor. Bu durum ihracatta aralık ve ocakta da iklimin soğumasını getirecek.

KASIM DA İDARE EDER YA ARALIK?

TÜİK dün ekim ayına ilişkin perakende satış verisini de açıkladı. Buna göre sanayi yani üretim tarafında yüzde 10.2'lik artışa talep tarafından da yanıt geldi. Ekimde perakende satışlar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12 arttı. Geçen yıl kasımdaki artış yüzde 8.3'tü. İnternet üzerinden yapılan satışların ekimde geçen yıla göre yüzde 98.3 arttığı görülüyor. Perakende sektöründe ciro artışı geçen yıla göre yüzde 24.3 oldu. Yüzde 12'lik enflasyon dikkate alındığında oldukça iyi bir reel ciro artışı. İnternet üzerinden yapılan perakende satışlardaki cironun ise geçen yıla kıyasla yüzde 120.8 arttığı görülüyor. Sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında da ciro endeksi ekimde yüzde 30.9 oranında arttı. Sanayi yüzde 38.5 ile en fazla ciro artışı sağlayan sektör. Ekimde ekonominin hayli ısındığı görülüyor. Yukarıda sanayi özelinde değindik. Burada da sektörler özelinde belirtelim; kasım ayı güven endekslerine baktığımızda; güven hizmet sektöründe yüzde 2.8 ve inşaat sektöründe yüzde 5.7 azalırken perakende ticaret sektöründe aynı düzeyde kaldı. Üç endeks de 100 seviyesinin altında kalarak kötümserliğe işaret etti. Perakendedeki stok seviyesi hariç üç sektörde de önümüzdeki üç aya yönelik beklentilerde satış fiyatları dışındaki alt endeksler 100'ün altında yani işlerde azalış beklenirken, fiyatlarda artış öngörülüyor. Yüzeysel bir çıkarımla, durgunluğa girerken yüksek enflasyonla boğuşacağız.

ATACAK KURŞUN KALMAYINCA...

Talep tarafına bakınca kasım ayında tüketici güven endeksi de yüzde 2.2 azaldı. Aralık endeksi haftaya açıklanacak orada da muhtemelen düşüş göreceğiz. Kasım ayında gelen faiz artışının daha doğrusu faiz politikasındaki düzeltmenin aralıkta da sürmesi öngörülüyor. Karar haftaya açıklanacak. Bu hafta ise Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, kur ve faiz politikası toplantısında faize ilişkin muhtemelen sinyal verecek. Ağustosun ilk haftası ile ekimin ilk haftası arasında geçen dönemde sadece tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları özelinde baktığımızda 33 milyar TL'lik bir kredi artışı söz konusu. Ekimin ilk haftasından ve aralık ayının ilk haftasına kadarki dönemde ise artış 19 milyar TL'de kaldı. Kredi büyümesinin hızında keskin bir düşüş olduğu görülüyor. Faiz artışı ile kredi maliyetlerinin artması kredi talebini düşürdü. Döviz fiyatlarının hızla artarak kasımda rekor seviyelere ulaşması sonrası halen 8 TL'ye yakın dolar kuru genel fiyat düzeyinde artsa yol açacak. Kovid-19 salgını yüzünden getirilen kısıtlamalar ekonomideki yavaşlamayı şimdiden hızlandırdı. Geniş kesimlere aşılama yapılarak kısıtlamalar kalkana kadar bu etki sürecek. Kış döneminde Türkiye ekonomisi, fiyat istikrarını sağlamak için faiz artışıyla girdiği soğuma döneminde, ihracat pazarlarının da soğuması nedeniyle çift etki altında kalacak. Mart-Nisan 2020 benzeri bir küçülme olmasa da ekonominin resesyona gireceğini öngörmek zor değil. Üstelik yüksek işsizlik ve enflasyon ortamında. Türkiye daha fazla kredi genişlemesi ise büyümeyi zorlamayı sürdürseydi çok daha yıkıcı bir durgunluğa mecbur kalacaktı. Şu haliyle daha yumuşak bir durgunluk ile durumu kotarması olası, elbette CAATSA yaptırımlarının akıbeti de piyasaları etkileyecek bir unsur. Döviz fiyatlarında bunun etkisi şimdiden gözlenmeye başladı bile. Sonuç olarak güçlü ekim verileri ve kasımda nispeten bunun üretim tarafında sürmüş olması son çeyrekte ekonominin büyümüş olduğunu gösteriyor. Türkiye bu yılı sıfıra yakın bir pozitif büyüme ile kapatacak gibi. Yani müstafi Hazine ve Maliye Bakanı Dr. Berat Albayrak'ın Yeni Ekonomi Programı'nda yer alan olumlu senaryoda olduğu gibi. Bu büyüme ne uğruna sağlandı? Yıl sonu büyüme verileri geldiğinde tartışmaya devam edeceğiz