Durumun tek’i oldunuz Kılıçdaroğlu! -(TAMAMI)

Bizim Yılmaz Dağdeviren gene önemli bir noktayı yakalamış, vurdukça tozutmuş. Anlaşılıyor ki; artık Cumhuriyet Türkiyesi’nde “Asayiş berkemal değil!” Buyrun; Türkiye’nin asayiş tablosu:

“Türkiye’de namus, ayrılma, karşı gelme gibi nedenlerle günde ortalama 5 kadın öldürülmektedir.

- Türkiye’de 181.000 çocuk gelin var.

(YD: Bunlar resmi rakamlar. Özellikle çocuk kadın sayısı en az iki katıdır.

Bu oranlar son 5 yılda çok artmış.. Refah, demokrasi ve Müslümanlık artıyor ya!.)

- TÜİK verilerine göre: 2002’de 1.392 erkek, 909 kadın, 2003’te 1.574 erkek,1.131 kadın, 2004’te 1.681 erkek, 1.26 kadın, 2005’te 1.740 erkek, 963 kadın, 2006’da 1.782 erkek, 1.47 kadın, 2007’de 1.808 erkek, 985 kadın, 2008’de 1.924 erkek, 892 kadın intihar etti. Kadınlar psikolojik, erkekler ekonomik nedenlerle intihar ediyor.

- “Kürtaj haktır, bedenimiz bizimdir” diye pankart açan 4 kadın hakkında dava açıldı.

(YD: Parasız eğitim isteyenler için de 7 yıllık hapisle dava açılmıştı. Dincilere göre bu ileri demokrasi yani faşizm.)

- Son 2 yılda 32.000 mobbing (işyerinde psikolojik şiddet) davası açıldı.

(YD: Tabii bu en az 20 katıdır. Son yılların artışı astronomik. Refah, demokrasi, Müslümanlık, ahlak, saygı artıyor ya!.)

- Alanya’da ev almak isteyen bir Finlandiyalı turiste tecavüz edildi. Turist intihar etti.

(YD: Turist ateistmiş.. Ahlaksız kafir, bir de onurdan intihar ediyor..)

***

Sayın Lale Gürman bu sütunun sürekli konuklarından. O da CHP’den artık bir şeyler çıkmayacağını anlayanlardan. Halk sokaklarda Cumhuriyet’i koruma görevini yüklenince CHP’nin başına tek iş kaldı: Atatürk’ü ve devrini sorgulamak. Bu işi de Hüseyin Aygün’e yaptırmakta kararlı. Lale Gürman soruyor: Siz hiç Nutku okudunuz mu? Bence okumamış ki; bu marifetleri yapıyor ve Tayyip Erdoğan ne derse o yolda görevini severek üstleniyor. İşte Lale Gürman bu konuyu ele almış;

Sayın Kılıçdaroğlu,

Sayın Mutlu ile söyleşinizde öyle sözler sarf etmiştiniz ki, sosyal medyada tavan yaptınız.

Bilmiyorum, siz de uvertür şarkıcılar gibi “reklamın iyisi, kötüsü olmaz” diyenlerden misiniz, ama siyaset dünyası, yaşantısı “bu tür reklamı” kabul etmez, alaşağı eder kişiyi.. Üstelik müthiş bir 29 Ekim, hemen arkasından ondan da üstün bir 10 Kasım yaşanmışken, halkın duyguları pek çok yükselmişken, hangi ülkede bir ana muhalefet başkanı kalkar da söylediklerinizi söyler? Bu bağlamda, bir durumun tek’i oldunuz, kutlarım. Siz merak etmiyor musunuz halkın yüzde 60’ının sistem dışına çıkma, yepyeni kişiler aramasının nedenlerini? Nedeni, sizsiniz Sayın Kılıçdaroğlu. Ata’nın partisini tanınmayacak hâle getirmenin yanında, üstüne üstlük hem suçluyu hem güçlüyü oynamak istiyorsunuz.

Oynatmayız sayın Kılıçdaroğlu, biz ülkeyi hiç kimseden ödünç almadık, bizlerden sonrakilere de bağımsız bir vatan bırakmaya kesin kararlıyız. Sözleriniz, bu konuda başkalarının çok değerli sözlerini anımsattı. Görülmesi gerektiği gibi; TESEV’i sizin dışınızdaki herkes biliyor, birbirine de anlatıyor.

Sahi, siz NUTUK’u okudunuz mu?

***

Jale Anıl’dan Çiçeron’un bir teorisinin bugüne uyarlaması. İçinde çok dersler bulunan bir teori;

Cemiyetin yapısı: 1- Fakir çalışır, 2- Zengin fakiri sömürür, 3- Asker her ikisini de korur, 4- Mükellef üçü için de öder, 5- Serseri dördünün adına istirahat eder, 6- Ayyaş beşi için içer, 7- Bankacı ilk altıyı dolandırır, 8- Avukat ilk yediyi aldatır, 9- Hekim sekizini de öldürür, 10- Mezarcı dokuzunu da gömer, 11- Politikacı da 10’ların sayesinde yaşar.

İki bin yıldır dünya değişmedi! (Théorie de Cicéron (106 )