Düşman uyumuyor...
Kudüs, Trump’un fitilini ateşlediği doğal bir kriz alanı! İsrail’in başkenti olduğu sürece İsrail ile Müslümanlar arasındaki çatışmalar hiç dinmeyecek gibi gözüküyor. Aynı zamanda gelecekte Haçlı-Siyonist ittifakın operasyon merkezi olarak da görev yapacak. İlk prova yapıldı.
HAÇLI-SİYONİST BULUŞMASI
İsrail Başbakanı Netanyahu, Yunanistan Başbakanı Çipras ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Cumhurbaşkanı Anastasiadis sözde enerji işbirliği, özde Türkiye’ye gözdağı vermek için Kudüs’te bir araya geldi. Kambersiz düğün olur mu? ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da toplantıya katılarak bu üç ülkeye siyasi destek verdi. Tabii ki bunun sadece siyasi destekle sınırlı kalmayacağını, her alana yansıyacağını söyleyebiliriz. Sızan bilgilere göre dört ülke arasında enerji işbirliğinin yanı sıra stratejik işbirliğinin de temelleri atıldı. Eğer Doğu Akdeniz’de ABD, İsrail ve Yunanistan stratejik işbirliğinden söz ediliyorsa, hedef kesinlikle Türkiye’dir. Şunun da altını çizmek gerekiyor. İsrail ve GKRY doğalgazının, miktarlara bakarsak Avrupa’ya ihraç potansiyeli yoktur. Sınırlı miktardaki gaz için denizaltından çok pahalı ve uzun bir boru hattı döşenmesi pek gerçekçi gözükmemektedir. Mısır işin içine dâhil olmazsa bu proje eksik kalmış gibi gözüküyor. Ülkemizin kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB)’nden geçmediği sürece, Türkiye’nin bu tür tartışmalara girmesine gerek yoktur. Türkiye kavgasını KKTC’yi yaşatmak ve Doğu Akdeniz’deki deniz hak ve çıkarlarına sahip çıkmak için vermelidir.
MACRON NEREYE KOŞUYOR?
Rum basınına göre Fransa, Türkiye’nin fiili silah atışı icra edeceğini deklare ettiği Kıbrıs güneyindeki sahada NOTAM ve NAVTEX yayımlayarak GKRY ile ortak tatbikat icra etti. GKRY ile üslenme anlaşmaları imzalayarak hukukun tamamen dışına çıkan Fransa, Türkiye karşıtlığında sınır tanımıyor. Ermeni Soykırım Yalanından medet uman, Suriye’de PKK’nın hamiliğine soyunan Macron ve Fransa’yı, Türkiye’nin dikkatle izlemesi gerekiyor. Ayrıca AB içinde de Türkiye’nin stratejik çıkarlarına fütursuzca saldıran Fransa’nın özellikle Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusundaki bütün söylemlerine kulakların tıkanması gerekiyor.
RUM SİLAHLANIYOR...
Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta Türkiye ve KKTC karşıtı girişimler dur durak bilmeden devam ediyor. Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO), 24 adet 42 kilometre menzilli 155 mm’lik top ve sekiz adet Zırhlı Personel Taşıyıcıyı (ZPT) Sırbistan’dan sipariş etti. “Almanya’dan 40 adet Leopard tankı, Fransa’dan iki büyük gemi alacağı” ifade ediliyor. Mari’deki Evangelos Florakis deniz üssü bu gemilere hizmet verecek şekilde genişletiliyor. Aynı üste Fransa için özel bir kontrol istasyonu yapılıyor. Diğer taraftan GKRY, ABD’nin bu ülkeye uyguladığı silah ambargosunu kaldırmak için girişimlerde bulunuyor. Böyle bir gelişme adada zaten kritik bir boyut kazanan dengeleri daha da hassas bir duruma düşürecektir. Çözüme de bir katkı sağlamayacağı ortadadır. KKTC Dışişleri Bakanlığı “silahlanma faaliyetleri konusunda Rum tarafını uyarmakta, istenmeyen durumlarda GKRY’nin vebal altında kalacağını” vurgulamaktadır.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
RMMO uzun yıllar boyunca Kıbrıs’ta Türk birliklerine karşı harekete geçmek için silahlanmaktadır. Hiç de küçümsenmeyecek silah, teçhizat ve insan kaynaklarına sahiptir. Siyasiler bu konudaki kuvvet mukayesesini askeri makamlardan talep edebilirler. Bu durumda daha sağlıklı karar verirler. RMMO, zaman zaman İsrail ile adada ortak kara tatbikatları icra etmektedir. Hedefin Türk Ordusu olduğu açıktır. Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı bu tehdidi karşılayacak şekilde donatılmaktadır. Bu konuda bir zafiyet alanı bırakmak, boşluk yaratmak RMMO’yu istenmeyen girişimlere teşvik ve tahrik eder. Bu nedenle Türk askerini adadan çekmek çok tehlikeli bir oyundur. Bu işin müsebbipleri büyük bir vebal altında kalır ve bir Rum taarruzunda sorumlu duruma düşer. Türkiye, Kıbrıs meselesine stratejik bir vizyonla yaklaşmalıdır. Akıncı’nın fantezilerinin peşinden gitmek Türkiye, KKTC, Türk milleti ve Kıbrıs Türk halkını felakete sürükler. Jeopolitik dışı her girişim şiddetle reddedilmelidir.
Diğer taraftan Türkiye, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki kırmızı hatlarını net olarak belirlemelidir. Böylece savunma mevzilerinin nerede kurulacağı ortaya çıkar. Bu durumda ise başkalarının tuzağına düşmez, suni gündemlerin dışında kalırız. İsrail/Rum gazından ziyade kendi jeopolitik çıkarlarımızı merkeze koyarız. Kavga vereceğimiz alanlar gerçekten buna değer olur! İsrail, Yunanistan ve GKRY, Doğu Akdeniz’de dengeyi bozmak için ABD’yi yanlarına alıyorsa, biz de Avrasya’nın büyük güçlerini bu denklemin içine çekmeliyiz.