22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Düşünce ve Tarz’a Ek

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

Önce, hiçbir değeri olmayan, sıradan bir iki haber: Omicron varyantını keşfetmesiyle tanınan, Güney Afrika Tabipler Birliği Başkanı Dr. Angelique Coetzee; Omicron belirtilerinin şimdiye kadar hafif göründüğünü, varyantın sürü bağışıklığı sağlayabileceği kanısını yineledi, saptama ve görüşlerini The Daily Mail’e yazdı, şu sonucu vurguladı:

“Güney Afrika'da hiç kimse Omicron varyantı ile hastaneye kaldırılmadı, burada bu varyantın ciddi şekilde seyrettiği gözlenmiyor... Basit gerçek şu ki, hızlı yayılan bir virüs olduğu ortaya çıkarsa, bu, sürü bağışıklığına giden yolda yararlı bir adım olacaktır.”

Oysa Coetzee, daha sözcüğün ilk hecesi ağzından çıkmadan, alt dudağıyla ön dişinin birbirine dokunduğu görülür görülmez, Moderna ve Pfizer'in CEO'ları, “varyantın milyonlarca insanlığa bulaştığını” söylemekle, İngiltere merkezli Global JusticeNow’a göre, BigTech’in yönlendirdiği dünya medyasının haberleri sayesinde ve hemen birkaç gün içinde şirketlerin büyük hissedarları toplam 10.31 milyar dolar kazandı.

Öte yandan Avustralya’da aşısızlara uygulanan kısıt ve yasakların yol açtığı yaşamsal tehditler üzerine başta Almanya, Türkiye, Japonya, Belçika, Gürcistan, İspanya, Avustralya, İsviçre, Portekiz, Hollanda, İsrail, Kanada, Avusturya, Avustralya, Amerika ve diğer ülkelerde yüz binlerce kişi Avustralya Konsoloslukları önünde kınama gösterileri düzenledi. Geçelim...

DÜŞÜNCE VE TARZ MESELESİ ÜZERİNE

Sezai Karakoç ve Turgut Uyar’ın öğrenme ve öğretme üzerine şiirleri için yazımı (25.11.21) ilgiyle okuyup da erinmeyen birçok okur, şu soruma değerli yanıtlar göndermiş:

“Farklı, dahası karşıt ideolojik örüntülerle çevrili, ama esin kaynakları aynı iki şairin yaşam ve bilgi arasındaki uyumsuzluk ve tutarsızlığı eleştirisinde aynı tarzı yansıtmaları size ilginç gelmiyor mu?”

Topluca hepsine teşekkür ediyorum. Abdullah Kaya, İHL’den arkadaşlarının yazıyı coşkuyla okuyup yazıdan haberdar ettiği için kendilerine teşekkür ilettiğini yazarken; Hitit Üniversitesi’nden Dr. Kimyager Uğur Adnan Sevil, yanıtında olayı insandaki kesintisiz madde - enerji dönüşümünün diyalektik süreçle açığa çıkan çarpıcı bir sonucu olarak nitelediği değerlendirmeler sonrasında şu cümleye yer vermiş:

“Enerji ve maddede kalmayı bir becersek, maddenin ve enerjinin kurallarının işlemesini bir kavrasak, enerji-madde ikiliği olan insanı çok sadeleştirmiş ve anlamış oluruz.”

ÖĞRETMEN YAZARLARDAN DEĞİNMELER

Sosyal medyada, en önce öğretmen yazarlar tepkilerini yansıtmış. Mehmet Binboğa, “Harika tespitler üstat, kutluyorum” demiş. Şöyle yanıtladım: “Ara sıra olgunun kendisi çok üsteliyor, rahat vermiyor.” Eleştirmen Müzeyyen Susar, “Bu güzel, etkileyici çalışma için, şiirler için” teşekkür ediyor. “Aslında geniş bir yazı konusu bu... Umarım yeterli zamanı bularak Üvercinka'da geliştirebilirim. Sizin düşünceleriniz benim için her zaman önemlidir.” yanıtım üzerine, romancı Mümin Dikduran’dan, dipnot özelliğinde bir katkı: “Herkes birbirini tamamlar, zira ve aslında.” Öykücü Rasim Savak’ın, “Emekli öğretmen gözüyle yazınızı ilgiyle okudum.” sözüne şu yanıtı verdim: “Teşekkür ederim ilginiz için. Kayıtsızlık da insanda kırılma yaratır. Ne diyor Divan şairi: Hasmı görmemek onu daha derin yaralar.” Ozan Telli, “Aklın ve soy vicdanın yolu ve dili birdir efendim...” yorumuyla, Sevil’e hak veriyor sanki.

AKKANAT’IN ANIMSATMASI

Şair ve eleştirmen Cevat Akkanat, konuyu daha önce bir başka bağlamda ele aldığını yazmış: “Üstat, küçük bir katkı sunmak istiyorum. Vaktiyle, ‘Şiirimizde Teşekkür Borcu’ diye bir yazı yazmıştım. Bu yazıda, ‘teşekkür’ bağlamında, ‘metinlerilişiklik’ (bu ifade bana ait) diyebileceğimiz şiirleri değerlendirmiştim. Tespit ettiklerim arasında Ülkü Tamer ve İlhan Berk'in şiirleri de var. Yazım ‘İlhan Berk'in Haşeması’ kitabımda yer alıyor. Sonradan tespit ettiklerim de var. ...Bu konuda şair Haydar Ergülen de vaktiyle bir şeyler söylemişti. Bir tashihatta bulunmuştum kendisine. Yankı bulmamıştı. Bu husus da İlhan Berk'in Haşeması’ndaki yazımda yer alıyor. Muhabbetle.”

Değerli ve genişçe yorumu, katkı ve anımsatmaları için müteşekkirim Akkanat’a: “İzlemekte zorlanıyoruz gerçekten. Eskiler, gözden kaçanı yakalayıp gösteriyordu. Şimdilerde herkes kendi dışındaki göstereni örtme çabasında. Çok merak ettim. Araştıracağım. Saygılar...”

TARTIŞMAYI GENİŞLETMEK

Şair Süreyya Şişmanlar Aydınhan, “ufuk açıcı” buluyor; Mustafa Çoruk, Ahmet Fıçıcıoğlu, “Çok öğretici bir irdeleme... Bu yazınız sıkı bir Sezai Karakoç şiiri okumayı yüklüyor bize.” diyorlar.

Şair Tuğrul Keskin, “Güzel tespit, kalemine sağlık.” deyip ekliyor: “Ama metinlerarasılık olmasa gelişim de daralır sanki... Fakat bu metinlerarasılık denileni intihale de dönüştürmemek gerek elbette.”

Öykücü Nazmi Bayrı, “benzer dizeler, aynı bütünlükte başka metinlerde de var. Uzun araştırma ister.” diyerek, aynı uyarıyı ekliyor: “Metinlerarasılık denerek, intihalin normal gösterildiği bir dönemdeyiz. Öyle ki bu yalnızca edebiyatta değil, tüm sanat dallarında söz konusu.”

Ayrıca Face’te konuya ilişkin başka tartışma ve tepkileri Üvercinka’nın Aralık sayısında Cezmi Güntay’ın yazısında görmek olanaklı...

Tartışma çarpıcı düzeyde süreceğe benziyor. Kim bilir, sayfa yönetmenimiz Ali Ulusoy tartışmayı soruşturma düzeyine taşır belki...