E-ticaret düzenlemesi sektöre gem vurabilir
NielsenIQ’nun araştırmalarına göre; e-ticaret, 2022 yılının ilk 4 ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 68 büyüme kaydetti. Salgın döneminde başlayan e-ticarete yönelim bu alanda faaliyet gösteren platformlarda ciddi bir büyümeye yol açmıştı. Artışın sürdüğü görülüyor. Bu noktada bütün dünya e-ticarete özel bir düzenleme getirilmesini konuşmaya başladı. Dünya konuştu ama Türkiye yaptı. Meclis tatile girmeden jet hızıyla komisyona getirilip yarım günde görüşülen e-ticaret yasası, genel kuruldan da büyük bir çoğunlukla onaylanarak geçti. Aylardır konuşulan ama kimsenin ayrıntılarına hakim olmadığı düzenleme, iki gün içinde bir oldu bitti ile hayatımıza girdi. Yasanın önümüzdeki yılın başından itibaren kademeli olarak uygulamaya konulması bekleniyor.
OYUNU BOZAR NİTELİKTE
Ticaret Bakanlığı geçen hafta düzenlemeye ilişkin bir not geçti. Konuyu haberleştirip yayınladık. Daha sonra bu düzenleme, açıklananın dışında neler getiriyor diye bir bakalım dedik. Bilenlere de sorduk. Bakanlığın açıklaması yoğunlaşma ve tekelleşme eksenindeydi. Yasanın özü bir anlamda rekabet politikasına ilişkin görünüyor. Fakat orada Rekabet Kurumu gibi bir yapı var ve süpermarket olayında gördüğümüz gibi ceza konusunda da elini korkak alıştırmıyor. Yine Kurum’un bir düzenleme içerisinde olduğu da biliniyor. Bunun yanında yeni düzenlemedeki reklam ve indirim kısıtlamalarının, tüketicinin aleyhine sonuçlar doğurabilecek nitelikte olduğu uzmanlarca dile getiriliyor. Özellikle platformların kendi markalı ürünlerini satamaması, satışlardan elde ettiği verileri başka ortamlarda kullanamaması, reklam bütçelerinin sınırlanması gibi maddeler oyunu bozar nitelikte. Çünkü platformların kendi markalı ürünleri sayesinde ilave bir üretim ekosistemi yaratılmış, hatta iş e-ihracat boyutuna varmış durumda. Bu durum Türkiye Ekonomi Modeli'nin üretim, istihdam ve ihracat ilkelerine pek de uyumlu görünmüyor.
HAKLARI KORUYAN MADDELER OLUMLU
Öte yandan düzenlemede, platform satıcılarının haklarını koruyan; platforma tüketiciler tarafından yapılan ödemelerin beş gün içinde satıcının hesabına geçirilmesi, satıcıların kampanyalı satış yapmaya zorlanamaması, platformun tek taraflı sözleşme yapmasının yasaklanması, sözleşmelerin açık ve şeffaf olması, bir hesabın askıya alınması halinde bunun nesnel bir gerekçeye dayandırılması ve satıcıların buna karşı itiraz yolunun açık olması gibi oldukça yerinde hükümler de var. Bunun yanında düzenlemede oldukça sıkıntı yaratacağı düşünülen kısım ise büyük dijital platformlara yönelik getirilen yüklü lisans ücretleri. Platformların net işlem hacimleri üzerinden alınması planlanan lisans ücretlerinin oranı yüzde 20-25’ler seviyesinde olacak. Yani bir nevi BDDK'nın bankalara getirdiği kredi kısıtlamaları gibi sınırlayalım derken büyümeyi engelleyecek ve bugün sanayiciler nasıl kredi bulamıyoruz diyorlarsa, platformlar da işlem büyümesin, daha çok ücret ödemeyelim diye faaliyetlerini sınırlayacak.
RESMEN İLAVE VERGİ GELDİ
Yani her ne kadar kamuoyunda e-ticaret platformlarına reklam sınırlaması şeklinde bir kanaat oluşsa da işin cirosal ve vergisel bir boyutu da var. Bu platformlar çok büyük hacimde işlemlere aracılık ediyor olsalar da bu, onların cirosu değil. Bu anlamda net kârlılıkları düşük hatta bazıları zararda ve fonlamalarla büyümelerini sürdürüyorlar. Örneğin; 100 milyar liralık net satışa aracılık eden bir platformun 11.5 milyar lira ödemesi gerekecek. 100 milyar liralık net satışa aracılık eden platformun net komisyon geliri 8.5 milyar lira. Gelirin 1.35 katı bir vergi söz konusu olacak. Böyle olunca verginin amacı kamuya gelir yaratmak değil, büyüyen platformları cezalandırmak oluyor. Tüm bu olumsuzlukların yaratacağı belirsizlik ortamının da son birkaç yılda ülkeye 6-7 milyar dolar doğrudan yatırım gelmesini sağlayan bir sektörde yatırım iştahını kapatabilir.
KARGO İŞİ FİYATLARI ARTIRACAK
Oysa bu platformlar büyüdükçe ve belli bir ölçeğe geldikçe kârlılığa ulaşıyorlar ve ekonomik anlamda değer yaratabiliyorlar. Nedir? Daha ucuz kargo, reklam pastasının büyümesi, satıcıların kendine daha büyük pazar bulması. Bu platformlar sayesinde Kars'taki evinde el işleri üreten bir kadın, İzmir'e bu ürünlerini kolayca satabiliyor. Platformların kendi kargo yani dağıtım ağlarını kullanamaması, satıcılara ek maliyet getirecek bir durum. Bu da fiyatlarda artış demek. Bunun yanında elbette platformların belli kurallarının pazar yerlerinde yer alan satıcılara yönelik sınırlamaları vs. var. Ticaret Bakanlığı'nın hazırladığı yasada bunlara yönelik maddelerin yer alması, bu alanın düzenlenmesi doğru bir adım oldu. Ancak mevcut ekonomik sıkıntılar düşünüldüğünde pazarı küçülten değil büyüten, pahalılaştıran değil ucuzlaştıran adımlar beklenirken, böyle bir yasamız oldu. Lisans ücreti meselesinde Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın görüşü ne oldu, merak ettim. Çünkü yaklaşan seçim ortamında henüz kimsenin memnunuz demediği bir düzenleme, Cumhurbaşkanı seviyesinde de rahatsızlık yaratabilir. Yani yine kaş yapalım derken göz çıkarma durumu bir nebze yaşanmış görünüyor.
REKABET KURUMUNUN GÖRÜŞÜ ALINDI MI?
Peki, bu sıkıntılı düzenleme nasıl ortaya çıktı? Çünkü sektör paydaşları ile yasa hazırlanması yerine Ankara'da birileri, masa başında aldı defteri kalemi eline, yazdı da yazdı. Elbette bu arkadaşlara akıl veren bazı profesör siyasetçi danışmanlar da oldu. Üç farklı taslak hazırlandı ama nedense en sıkıntılı olanı tercih edildi. Düzenlemeden etkilenecek platformlara taslak aktarılıp görüş belirtmeleri için sadece bir gün verildi. Duyumlarımıza göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bile özellikle vergisel düzenleme konusunda sonradan bilgisi oldu ve konuyu Ticaret Bakanı'na sordu. Milletvekilleri taslağı iyice etüt etmiş olacaklar ki yarım günde ilgili komisyondan saatler içinde de genel kuruldan geçti. Anladığım kadarıyla süpermarket zincirlerinin geldiği durumdan hareketle benzer bir kartel oluşmaması için çaba var. Ancak merak ediyorum bu düzenlemeler yapılırken ticaret odalarından ve en önemlisi de tüketici örgütlerinden görüş alındı mı? Uzmanlar düzenlemenin dünyadaki örnekleri ile benzeşmediğini söylüyorlar. Hal böyle olunca Prof. Dr. Güven Sak'ın Dünya Gazetesi'ndeki köşesinde yazdığı gibi bir durum oluyor: “Dijital dönüşüm çağında Türkiye’nin hızla büyüyen e-ticaret piyasasını elbette düzenlemesi gerekiyor. Ancak bu düzenlemelerin piyasanın gelişmesini zorlaştırmaması, kolaylaştırması esas olmalı. Büyümeyi engelleyen değil büyüyenin, pazar gücünü rakipleri ve müşterileri aleyhine kullanmasını engelleyecek bir çerçeveye ihtiyaç var. Bu öyle değil. Bu konu ile ilgili Rekabet Kurumu’nun olumlu görüşü alınmışsa, vaziyet daha da kötü demektir.”
Esasen böyle bir inceleme durumu yasa çıktıktan sonra değil çıkmadan önce olmalıydı ama herkesin konuştuğu, yasayı gören bilen pek olmadı. Anlaşılan o ki düzenleme uygulamaya girene kadar, daha konuşulacak çok konu çıkacak.