14 Ocak 2025 Salı
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekmek bile pahalı

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye’de kişi başına yılda 200 kilogram ekmek tüketilmektedir. Bu, açık ara ile dünya rekorudur. Bizden sonra 135 kilo ile Sırbistan ve 135 kilo ile Bulgaristan gelmektedir. Almanlar yılda 57 kilo, Amerikalılar 17 kilo ekmek yemektedirler. Amerikalıların bir yılda yediği ekmeği biz bir ayda yemekteyiz. Ekmek somunları 200 gram olup, beş somun 1 kilograma eşit olduğuna göre, yılda kişi başına 1000 somun düşmektedir. Kişi başına günde 2 tam üç çeyrek somun tüketilmektedir.

Yılbaşından sonra ekmeğe yüzde 25 zam yapılmış olup, 200 gramlık somun 12,5 liraya satılmaktadır. Bir kişinin her gün sadece ekmeğe vereceği para 34,25 lira olacaktır. Yavan ekmek yese bile 4 kişilik bir ailenin günlük ekmek masrafı 137 lira olacaktır. Ayda 4 bin 110 lira, yılda 49 bin 320 lira olacaktır.

Temel besinimiz ekmektir. Özetle her öğünde en az bir somun ekmeği herkese ulaştırmak zorundayız. Ancak asgari ücrete yüzde 30 zam yapılmış ve henüz ilgililer zamlı ücreti almamış iken ekmeğe yüzde 25 zam olmuştur. Memur ve memur emeklilerine yüzde 11 zam olurken, ekmek zammı bunun iki katından fazladır.

Sosyeteye hitap ederek “ekmek yemeyin” diyen “beslenme uzmanı (!)” profesörler var. Yağın, balın, pirzolanın, havyarın hesabını yapmayan kesim de bu ortalamaya dahil olduğuna göre, yoksul kesimin ekmeğe harcadığı paranın daha yüksek olacağı kesindir. Bulgur, makarna, erişte, tarhana gibi besinleri de dikkate alırsak temel besin maddemizin tahıllar olduğu açıkça görülür.

ŞİŞME - ŞİŞİRME

Enflasyon (inflation) sözcüğü şişme, şişirme anlamına gelmektedir. Taşıt araçlarının tekerleklerine pompa veya kompresör ile hava basarak şişirme işlemi bu sözcükle anlatılır. Ekonomik bir deyim olarak genel fiyat düzeyinin yükselme durumunu belirtir. Fiyatların şişmesi, bazen birileri tarafından şişirilmesi halidir.

Mal ve hizmet fiyatları hızla yükselirken ücretlerin yükselmesi gecikmeli olur. Geniş kitlelerin gerçek (reel) gelirleri azalır ve yaşamları güçleşir. Bir yandan reel gelir azalırken dolaylı vergilerden kaynaklanan yük de artmış olur. Vergi oranı sabit ise; 1 liraya alınan bir malın fiyatı 3 liraya çıkarsa öncekine göre 3 misli fazla vergi ödenir.

Az sayıda firma piyasada önemli paya sahipse bunlar aralarında anlaşarak fiyatları yapay şekilde yükseltebilir. Sembolik cezalarla fiyat artışını önlemek mümkün değildir.

GIDA ENFLASYONU

Yüzde 48’i aşan gıda enflasyonu yaşadığımızı üzülerek söylemek gerekir. Arjantin ve Filistin gibi birkaç ülkeden sonra en yüksek gıda enflasyonu Türkiye’de olmuştur. Enflasyonu önlemek için İran ve Mısır’dan karnabahar, kırmızı lahana ve marul gibi kışlık sebzeleri ithal ettiğimiz halde fiyatlar hâlâ yüksektir. Büyük kısmı sudan oluşan bu hantal ürünlerin bizden çok daha güç durumda olan ülkelerden ithal edilmesi tek kelime ile utanılacak bir durumdur.

DENGELİ BESLENME

Beslenme vazgeçilemeyen zorunlu gereksinmelerin başında gelir. Dengeli beslenme vücudun ihtiyaç duyduğu enerjinin, bitkisel ve hayvansal kökenli proteinlerin, mineral ve vitaminlerin yeterli düzeyde alınması durumudur. Sağlıklı kalmanın ön şartı dengeli beslenmedir. Sayılan bu besinlere erişebilmenin yolu yeterli gelire sahip olmaktır. Gelir dağılımının günden güne bozulduğu, geniş kitlelerin hızla yoksullaştığı bir dönemdeyiz. Ücretlerin baskılanıp, besin maddelerinin pahalandığı bir süreçte kitlelerin gıdaya erişimi güçleşmektedir. En ucuz besinlerle bile olsa dengeli bir beslenme sağlanamaz ise bunun ciddi sağlık sorunlarına yol açması kaçınılmazdır.

AİLE BÜTÇESİ

Yoksul kesimlerin aile bütçesi içinde gıda harcamalarının oransal payı yüksektir. Gıda enflasyonu bu kesimleri daha çok etkiler. En az ağırlığının üçte biri sudan oluşan ekmeğin bile kilogramı 62,5 liradır. Etler ve süt ürünleri çok daha pahalıdır. Yumurta, tavuk eti ve hamsi, sardalya gibi balıklar nisbeten daha ucuzdur. Mercimek, fasulye, nohut, bakla, bezelye gibi baklagiller önemli bitkisel protein kaynaklarıdır. Makarna, bulgur, patates, soğan gibi temel besinler de çok önemlidir. Ancak bunların fiyatları yıldan yıla çok dalgalanmaktadır. Taze meyve ve sebzelerin taşınması ve muhafazası zordur. Fire oranları yüksektir. Antep fıstığı, fındık, badem, kuru kayısı, kuru incir gibi, kestane gibi meyveler de pahalıdır.

Taze meyve ve sebzeler uzun mesafelerden karayolu ile taşınarak büyük tüketim merkezlerine ulaştırılmaktadır. Otoyol ve köprülerden geçiş ücretleri de yüksektir. Uygun donanımlı bir gemiyle binlerce kamyonun taşıyacağı yükü bu merkezlere ulaştırma olanağı vardır.

ekmek