Ekonomi politikası tasarımları güven vermiyor!
Geride bıraktığımız hafta içinde açıklanan ekonomik verilere ve küresel ölçekteki kısa vadeli yapay zorlamalara bakarak, geleceğe yönelik beklenti ve eğilimlerin daha iyiye gideceğini söylemek pek olası görünmüyor. Fakat siyasi irade ile sistemi oluşturan kurumsal yapının yetkilileri, ısrarla aksini iddia etmek ve bize güvenin diye yalvarmak zorunda kalacakları bir döneme giriyor!
Gerek küresel ve gerekse bölgesel ve ulusal koşullar, ağırlaşan sorunlar nedeniyle dalgalı bir şekilde olumsuzlaşıyor. Kısa vadeli ateşkes veya mola gibi yapay zorlamaların gerçekleri geçici bir süre için görmezden gelen yapısı, genel eğilimin değiştiği anlamına gelmiyor. Fakat sorunların ağırlaşması pahasına günü kurtararak zaman kazanmak için, geniş kesimleri aldatmak ve güven bunalımına dayalı panik atakların yaşanmasını engellemek gerekiyor!
Bir çeşit takas yapılıyor; biraz daha zaman kazanmak adına sorunların ağırlaşmasına yol verildiği için daha ağır ve yıkıcı bedellerin oluşmasına yol veriliyor; herkes ağırlaşan faturayı başkalarına ödetmenin hayali ile hem kendini oyalıyor ve hem de diğerlerini aldatmanın yollarını arıyor. Geniş kesimlerin davranış biçimindeki kalıcı değişiklikler ise, herkesi aptal yerine koyanların yanlış hesap yaptığını ve yeniden güvenilir hale gelmelerinin pek olası olmadığını haykırıyor!
Önümüzdeki yıl koşullar izin verir ve vatandaşlarımızı baştan çıkarabilirsek, ekonomik durum korkulduğu kadar kötü olmayabilir! Hayali varsayım enflasyonunu azdırarak, iyimser senaryo oluşturmak için tüm sınırları zorlayanların ciddi açmazları var. Bu saatten sonra aklını iyiye kullanma olasılıklarını tüketmiş oldukları için birbirlerine güvenemeyen bu kesimler, herkesin kendilerine güvenerek teslim olmasını bekliyor!
Küresel ve bölgesel koşullar bu ham hayalleri destekleyecek. İçeride para ve maliye politikalarını gevşetme konusunda sınırlar zorlanacak; yine de döviz kuru-enflasyon-faiz üçlüsü gerileme eğiliminde olacak! Kırılganlıklar tetiklenmeyecek ve gelir dağılımındaki aşırılık sınırlarını zorlayan bozulma iyimser senaryoyu bozmayacak. Vatandaşlar, kendilerine yapılan haksızlıklara tepki vermeyecek ve önüne konanla yetinecek; istikrarsızlık ve güvensizlik yaratacak hiçbir girişimde bulunmayacaklar! Tüm bu koşullar eşanlı olarak gerçekleşir ise iç talep artışı ile ekonomi biraz olsun toparlanacak; fakat sorunlar ağırlaştığı ve gelecekteki ipotek büyüdüğü için takip eden yıllarda benzeri tekrarlar mümkün olamayacak!
Hemen yukarıdaki paragrafta kısaca özetlediğimiz iyimser senaryonun, büyük hüsranla biteceği kesin. Ayrıca, başlangıç için gerekli koşulların bir araya getirilmesi de nerede ise olanaksız! Sonucun bilincinde olanların hiçbiri olduğu gibi görünemez, fırsat buldukça risklerini azaltarak kendini kurtarmaya çabalar. Görüntü ile gerçekler, söylemler ile eylemler hızla birbirinden uzaklaşır. Panikler yaşanır, radikal kural değişikliği olasılığındaki artış güven bunalımını derinleştirir. Duygusal yapıda ve doğaçlama yetenekleri gelişmiş toplumların, benzeri durumlara yönelik olası tepkileri öngörülemez ve ayrı bir belirsizlik unsurudur!
Yaşadığımız coğrafyanın küresel güç mücadelesi yapanlar açısından taşıdığı jeopolitik önem, belirsizliği artıran ve anormal tutarlılık standartları üreten özellikleri bünyesinde barındırıyor. Geniş kitleler için duygusal yapı ve gelişmiş doğaçlama yetenekleri, söz konusu koşulların yan ürünü olarak karşımıza çıkıyor ve kısır döngüyü tamamlıyor! Eğer durum böyle olmasa idi, son bir asrın yaşanmışlıkları çok daha farklı olabilirdi!
Tüm umutlarını, iyimser senaryo çerçevesinde iç talep artışına bağlamak zorunda kalanların durumu güven vermiyor. Küresel veya bölgesel herhangi bir olumsuzluk, gelir dağılımı ve rekabet koşullarındaki bozukluğun etkileri, kurumsal yapı ile geniş kesimler arasındaki çıkar çatışmasının tehlike sinyalleri vermesi benzeri gelişmeler ortalığın karışmasına ve evde yapılan hesapların bozulmasına sebep olabilir. Mevcut tasarımlar, bu türden herhangi bir gelişme yaşanmayacağı veya yaşansa bile etkisiz kılınabileceğini varsayıyor!
Üreten kesimleri ve ağırlaşan sorunları görmezden gelmekte ısrarlı olan, 2020 yılına yönelik para ve maliye politikası tasarımları güven vermiyor.