23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomide çözüm bekleyen sorunlar

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

8 Şubat 2024 günü yeni Merkez Bankası Başkanı Sn. Fatih Karahan 2023 yılı son çeyreği ile ilgili Merkez Bankası faaliyetleri ve Türkiye ekonomisi hakkında sunum yaptı. Fatih Karahan için zor bir sunumdu. Çünkü Sn. Erkan’ın henüz beklenmeyen ve erken gelen işten alınması sonucunda, perşembe günü yapılacağı açıklanmış olan Enflasyon Raporu sunumu, bir yerde ani beklenmedik bir sorumluluk olarak karşısına çıkmıştı.

Kamuoyu onun yeni başkan olmasını falan dinlemez, yapacağı her türlü sunum hatasını kendisi aleyhine kullanılabilirdi. Sonuçta Fatih Karahan çok fazla açık vermeden, gelecek soruların çok açığa düşmesine izin vermeden toplantıyı bitirdi. Yanına aldığı 2 başkan yardımcısı ile de paslaşarak biraz ilgiyi sağa sola dağıttı.

DOĞRU SORULAR SORULMADI

Yapılan sunum sonrası sorulan sorular sanki tembihlenmiş gibi sıradan, basit sorulardı. Halbuki yanıt bekleyen ciddi ekonomik sorunlar var.

Türkiye ihracatında kendini yavaş yavaş hissettirmeye başlayan daralma. Gelir dağılımındaki bozulma. Sanayi ve ticarette daralma ile birlikte, ufukta beliren işsizlik, cari açık tehlikesi vb. gibi sorun dağları varken, Fatih Karahan yıl sonu enflasyon tahmininin yüzde 36’da sabit kalacağını söyleyerek, “Bakın biz bir önceki toplantılarda söylediklerimizin izindeyiz. Aldığımız önlemler kati sonuç verecek cinstendir.” gibi cümleler ve hedefler sunarak her zaman olduğu gibi mayıs ayında en yüksek enflasyon oranı olan yüzde 73 manşet enflasyon olduktan sonra, yılın ikinci yarısından itibaren düşeceğini. Bu düşüşün olumlu yöndeki baz etkileri ile daha önemlisi enflasyonun ana eğilimindeki düşüşün devamı etkili olacağını açıkladı. Burada matematik işlem sonucu enflasyonun düşeceği konusunu anlatan baz etkisinin üzerinden hafif bir söylemle geçildi.

Sonuçta yine Türkiye’nin baş sorunu, ne yapılırsa yapılsın bir türlü Türkiye’ye gelmek istemeyen yabancı sermaye idi. Bu sermaye öyle bir sermaye ki her derde deva bir ilaç. Bir gelirse bütün dertler bitecek. Cennet gibi bir yaşam bizim olacak.

GERÇEK ENFLASYON AŞAĞI YÖNLÜ DEĞİL

Ancak daha sonra Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay, aslında biraz soğuk duş etkisi yaratacak 2 cümle söyledi.

  • Fonlama maliyeti ile mevduat faizi bağlantısı kopmuş. Politika faizi ile enflasyon oranı bağlantısı kopmuş. Faiz kur bağlantısı kopmuş. Biz 7 aydır bu bağlantıları tekrar ihdas ediyoruz.

  • Yıllık enflasyon sürekli aşağı geliyor ama aylık enflasyonun ana eğilimindeki düzelme durmuş, durağanlaşmış. Yıllığın aşağı gelmesi önemli değil. Biz gerekli düzelmeyi görmüyorsak bizim için alarmdır ve gerekli tedbirleri alırız.

İşte bu iki cümle, belki de ikincisi olayın aslını bize anlatıyor. Haziran ayında zaten matematik hesap sonucunda, siz bir şey yapmasanız bile yıllık enflasyon aşağı doğru gelmeye başlayacak. Burada aylık enflasyon önemli. Eğer o yatay seyir veriyorsa. İşler kötü demektir anlamı çıkıyor. Muhtemelen sonuç da böyle olacak. Yıllık enflasyonun aşağı doğru gelmesi ile biz kandırılacağız. Ama gerçek enflasyon aşağı doğru seyretmeyecek. Nedenlerini daha önce anlatmıştım.

Burada başka bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Bu ekonomi yönetimi faiz oranlarını yüzde 8,5’ten yüzde 45’e yükseltti. Yaklaşık 5 kat. Bu faiz maliyeti sanayici ve tüccara, onlardan daha çok da hazine bonosu ve devlet tahvilleri üzerinden devletin ve milletin sırtına yüklendi. Doğru dürüst döviz girdisi yok. Sürekli Londra, New York vs. sunumları. Alınan nasihatlerden başka bir şey yok.

GAYRİMİLLİLİK DUVARA TOSLAYACAK

Rasyonel olmamakla suçlanan bir önceki başkan Şahap Kavcıoğlu’nun uygulamaya koyduğu yöntemlerle döviz rezervleri rekorlar kırıyor. Bu uygulamalar irrasyonel ise neden uygulamadan kaldırmıyorsunuz? İhracatçı ve turizmciden alınan ihracat ve turizm bedellerinin yüzde 40’ının Merkez Bankasına devri zorunluluğu size çok uygunsuz. Serbest piyasa kurallarına aykırı diyordunuz. Hadi bu rasyonel olmayan uygulamayı kaldırın. Sn. Kavcıoğlu’nun Merkez Bankası Başkanı olduğu 2022 yılında, her yıl 40-45 milyar dolarlarda gezen toplam enerji ithalatı maliyeti, 90 milyar dolara fırladı. Dünya petrol ve doğalgaz fiyatları rekorlar kırdı. Bu ithalat bedelleri sizin rasyonel bulmadığınız yöntemlerle ödendi. Sn Kavcıoğlu döneminde bu kadar enerji maliyeti artışına karşın kur doğru dürüst hareket etmezken, seçimler sonrasında kur aniden hareketlendi.

“Liralaşma” adı verilen ve Türkiye’ye yakışan belki ileri aşamalarında “Türkiye’de Türk Lirası” hedefine evrilecek bir politika uygulandı. Ticaret ve sanayiye gerekli likidite sağlanarak, dünyada enflasyon ve daralma yaşanırken, enflasyon Türkiye’yi vurdu ancak, Türkiye dünya ortalamasının üzerinde büyüdü. Bir çok siyasi hata ve tereddüt yaşanırken Türkiye, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın paralarının Türkiye’ye nasıl getirileceği konusunda ciddi arayışa girdi. Merkez Bankası bir gecede Türkiye’yi terk edecek sıcak para yerine, kendi vatandaşlarının yıllardan bu yana biriktirdiği ve biraz çaba ile gelecek paraların peşine düştü. Sonuçta eğer ekonomiye milli bakış açısı ile bakıp, Türkiye’nin çıkarları açısından çözümler bulmaya çalışıyorsanız, mutlaka önemli başarılar yakalarsınız. Ama bakış açınız gayrimilli ise eninde sonunda duvara toslarsınız. Bugün uygulanan politikalar Türkiye’yi uçuruma doğru sürüklüyor. Ancak Türkiye’nin ciddi bir insan birikimi var. Bugün bu birikim sağda solda beklemede. Zaman gelince Türk milleti, milletin gözlüğü ile bakan ekonomi uygulayıcılarını yerlerinde görecektir.

Enflasyon