Ekonomik darbeyi de önlemek lazım!
Yıllardan beri Cemaatçi örgütlenmenin ne kadar tehlikeli geliştiğini söylerken yanlış ekonomik uygulamaların da bir ekonomik krize yol açacağını vatansever,gerçekçi ve Atatürk rotasından vazgeçmeyen kesimler söyleyip durdu. Vatan Partisi ve Genel Başkanı Doğu Perinçek de hem FETÖ’nün ülkeyi parçalamak istediğini haykırırken aynı zamanda ülke ekonomisinin de sıcak para imparatorları tarafından esir alındığını tüketim ve borçlanma ekonomisi ile bir yere varamayacağını ısrarla her vesile ile dile getirdi. Tek çözümün borçla ve sıcak para ile dönen bir ekonomi değil üretim ekonomisi olduğunu kalın çizgilerle vurguladı.
Geldiğimiz nokta, eleştirdiğimiz ekonomik politikaların ne kadar yanlış olduğunu ve bağımlı bir ekonomi yaratıldığını ve ekonomik darbelere karşı kırılgan bir yapı oluştuğunu, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yabancıların tavrı açık bir şekilde gösterdi.
15 Temmuz, ülkemizi parçalama ve daha da bağımlı hale getirme projesinin başarısız kılındığı bir tarih olarak bilineceği gibi bundan sonra ekonomik darbelere teşebbüslerin başlangıç tarihi olarak da hatırlanacaktır.
Yıllardır sıcak para ve borçla finanse edilen ve çılgın tüketime dayalı ekonomimiz konusunda yaptığımız eleştirilerde “felaket tellalı” olarak suçlanmamıza rağmen haklı çıktık. Ancak 15 Temmuz bize şunu gösterdi ki bundan böyle bizi yönetenleri ve toplumumuzu yapılacak bir dış ekonomik darbeye karşı uyarmak ve uyanık tutmak en büyük görevimiz olmalı.
ÖNERİLERİMİZ
| Derhal Avrasya ülkeleri ile ekonomik dayanışma ve birlik için adımlar atalım.
| Zaten Türkiye’de yatırım yapan Çinli, Rus firmaların sayısının artması için onlara karşı pozitif ayrımcılık yapalım.Avrasya ülkelerinin tamamını Türkiye’ye yatırıma çağıralım.
| Rusya-İran-Çin-Türki Cumhuriyetleri ile Güneydoğu ve Doğu Bölgesini “Avrasya Serbest Bölgesi ve Antreposu” haline getirelim.
| İran ile Doğu’da nitelikli sanayi bölgesi kurma adımları atalım.
| Tüm iş dünyası başlayan İran seferberliğini yoğunlaştırsın. Her işletme İran ile iş yapmak için can atsın.
| Rusya ile ilişkilerimizde tüm güven sınırlarını kaldıralım ve ekonomik ilişkileri geliştirelim.
| Bunları yaparken AB ve Batı çok tedirgin olacaklar. Onlarla da dengeli ilişkilerimizi ustalıkla yürütülelim.“Biz sizinle ekonomik ilişkilerimizi azaltmak istemiyoruz. Sadece size bağımlı olmak istemiyoruz. Sıcak paranın bizi yönetmesine izin vermek istemiyoruz. Ülkemizde yatırım yapacaklara kapımız açık. Ama bizi Osmanlı’nın son dönemine benzetmeye çalışmayın” diyelim.
| Ambargo uygularsanız biz de uygularız, demekten de çekinmeyelim.
| Bizim notumuzu düşürerek yabancı yatırımcıları korkutan, sıcak parayı kaçırtanlara “siz bilirsiniz; eğer buna devam ederseniz.+400 milyar dolar borcumu ödeyemem. Konsolide ederim. Bundan siz zararlı çıkarsınız” diye net tavır koyalım.
| Bu arada dış politikamızı ümmetçi anlayışla değil çağdaş devlet ve saygınlık yaratan bir anlayışla yürütelim. Komşularımızla ilişkilerimizi düzeltelim.
AYNAYA DA BAKALIM
Bu ekonomik yapı ile dış ekonomik darbelere maruz kalmadan götürmemizin mümkün olmadığı belli. İlhan Kesici’nin her zaman söylediği gibi ABD hapşırsa Türkiye nezle olur, sözünü unutmayalım. Bugüne kadar izlenen ekonomik modelden vazgeçelim. Borç ve sıcak parayla finanse edilen çılgın tüketim ekonomisinin kalkınmayı sağlamayacağını artık idrak edelim.
Emek hareketinin geliştiği, üretime ve katma değer yaratmaya yönelik kalkınma modeline geçmek için derhal büyük planlama yapalım. Bunun için çok değerli birikime sahip iş dünyasını seferber edelim. 15 Temmuz darbe girişiminde ayağa kalkan iş dünyasını üretim ekonomisi için de ayağa kaldıralım.
Her karanlığın sonunda bir aydınlık vardır. Her darbelerin arkasından uyanmak vardır. Her şerden bir hayır çıkarmak vardır!