Ekonomik krize çözümler-4
Özel sektör için ne yapılmalı?
Reel sektör oldukça bunalımda. Sıkıntıların önemli olanlarını geçen yazımızda belirtmiştik. Bugün çözüm seçeneklerini tartışmaya açacağız.
KAYNAK SORUNUNun ÇÖZÜMÜ
Özel sektör işletme sermayesi yönünden ciddi darboğazda. Öz kaynakla faaliyetlerini yürütmeyen veya öz kaynak yerine yabancı kaynağı(kredi) tercih eden işletmeler kredi musluklarının tıkanması ile zora düştüler. Kredi alamayan, kredi teminatı yaratamayan, ek teminat veremeyen ve müşteri çeki bulamayan firmalar bankalardan yeni kredi alamaz ve limitlerini artıramaz duruma düştüler.
Çözüm Yolları:
n Bankalar kredi verdikleri işletmeleri baskı altına almamalıdır. Ödeme baskısına giren işletme sahipleri yanlış kararlar almaktadır. Bu dönemde bankacılar şirketlerin çözüm ortağı gibi hareket etmelidir.
n Kısa vadeli banka kredileri orta veya uzun vadeli hale getirilmeli ve kapanan kısa vadeli kredilere uygulanan faiz ile cari faiz arasında bir makul faiz oranı ile krediler yeniden yapılandırılmalıdır. Bankalar eski kredinin yapılandırılmasını kapanan kredi olarak değerlendirip yeni kredi muamelesi yaptıklarında yüksek cari faiz uyguladıklarından bu da işletmeleri oldukça zora sokacaktır.
n Kurumlar ve gelir vergisinin belli bir yüzdesi, işletme sermayesine dönüştürülmek kaydıyla tahakkuk ettirilerek tahsil edilmemeli. Örneğin vergiye tabi geliri 10 milyon lira olan bir şirketin ödeyeceği kurumlar vergisi 2,2 milyon TL’dir. Hazine bunun 1milyon lirasını sermayeye kat, işletmeden çekme ve sermayeye ilave et, diyerek tahsilinden vazgeçebilir. Eğer belirlenecek bir süre içinde bu para sermaye olmaktan çıkartılırsa cezalı vergi alınmalıdır.
n Şirketlerin aktiflerinde yer alan amortismana tabi olan/olmayan sabit kıymetlerin SPK’dan lisanslı kuruluşların belirleyeceği ekspertiz değerinden bilançoya yazmaları ve bundan doğan değer artışını sermayeye ilave etmek kaydıyla vergiye tabi tutulmaması sağlanmalıdır. Bu sermayesi gizli yedek akçe kadar büyüyecek firmaların kredibilite için gerekli öz kaynak rasyolara ulaşmalarına olanak verecektir.
n Türk Ticaret Kanunu’nun 376.maddesinde öngörülen sermayenin kaybı yukarıda belirttiğimiz sabit kıymet değer artışı ile giderilebileceği hususunda yasal düzenleme de yapılmalıdır.
n Varlık yönetim şirketleri daha etkin hale getirilmeli. Bankalar ile borçlu arasına varlık yönetim şirketleri girerek işletmelere bir nefes aldırma modeli de geliştirilmelidir.
GİP KOBİLER İÇİN ÖNEMLİ KAYNAK
Gelişme ve büyüme potansiyeline sahip şirketlerin sermaye piyasalarından fon sağlamak amacıyla ihraç edecekleri menkul kıymetlerin işlem görebileceği şeffaf ve düzenli bir ortam yaratmak amacıyla Borsa İstanbul bünyesinde Gelişen İşletmeler Piyasası(GİP) kurulmuştur.
Bu pazar cazip hale getirilerek KOBİ’lerin GİP’e girmeleri ve buna bağlı olarak KOSGEB desteklerinden oldukça fazla yararlanmaları sağlanmalıdır.
Borsamızın henüz derinliği yoktur. Düşük kur-yüksek faiz politikası ile yabancıların para kazandığı borsamızın yerli firmaların gelişmesine ve sıfır faizli sermaye bulmalarına katkı sunması için gerekli ekonomik ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
BARTER SİSTEMİ GELİŞTİRİLMELİ
Nakit olanaklarının daraldığı bir dönem yaşıyoruz. Enflasyonla mücadelede sıkı para politikasının uygulanacak olması ve bu nakit sıkışıklığını uzun bir süre devam edecek olması barter sisteminin daha etkin ve randımanlı olarak devreye girmesini gerektiriyor.
Paranın olmadığı dönemlerde geçerli olan mal ve hizmet takasının nakit darboğazlarında da işlev göreceğini söyleyebiliriz.
Ama bu sistemin başarılı olması için barter havuzuna girecek mal ve hizmet türünün çok olması gerekir.
ÇALIŞANLARA İnTİFA SENEDİ VERİLMESİ
Ödemede zorluk çekilen çalışanların ücret ve tazminat alacakları şirketlerde intifa senedine dönüştürülerek çalışanların kârdan pay almaları sağlanabilir. Böylece önemli tutarlara ulaşan bu yükümlükler işletme sermayesinin azalmasını önleyebilir.
İşten ayrılan çalışandan isterse intifa senedi işletme tarafından öz kaynak değeri üzerinden geri satın alınır.
DEVREDEN KDV’NİN İADESİ
İşletmelerin çoğunda devletten yıllarca biriken KDV alacakları bulunmaktadır. Bu ciddi bir finansman yükü getirmekte ve işletme sermayesine dönüşecek bu para donuklaşmış bulunmaktır.
Gerçek işlemlerden kaynaklan KDV alacağının maliye tarafından mahsup ve nakit yoluyla işletmelere iadesi sağlanmalıdır.
Öte yandan ihracattan ve diğer işlemlerden doğan KDV iade alacaklarının da hızlı bicimde ödenmesi için gerekli sistem kurulmalıdır.
BİRİKTİRME SANDIKLARI
Tüm şirketlerde çalışanlar ve işletme sahiplerinin gelirlerinin belli bir yüzdesi kurulacak ve çalışanlar ve şirket yöneticileri ile birlikte yönetecekleri bir tasarruf sandığı(biriktirme sandığı) kurulmalı.
Bu hem tasarruf bilincinin gelişmesine hem de çalışanlara faizsiz kredi sağlayarak sıkıntılarını aşmalarına katkı sunacaktır.
Bu sandığı ayrılan tüm paralar her türlü vergi, resim ve harca tabi tutulmamalıdır.
BORÇLANMA LİMİTİ
Türk Ticaret Kanunu’nda yapılacak bir düzenleme ile bir şirket her yıl cirosunun ancak örneğin yüzde 20’si kadar banka ve diğer finans kurumlarından borç alabileceği şartı getirilmelidir.
Şirketler neredeyse cirolarının tamamını banka kredileri ile finanse etmektedirler.Bu da borca batık hale gelmelerinin en önemli sebebi olmaktadır.
ŞİRKET BİRLEŞMELERİ
Aynı sektörde bulunan ve gerekli ciro ve karlılığa ulaşamayan şirketlerin birleşmeleri teşvik edilmeli.
Böylece güçleri birleştirenler daha büyük sermaye gücüne ulaşacaklardır.
Bu çözüm seçeneklerini daha da artırabiliriz. Bizden bu kadar... Ama ülke olarak işimizin çok zor olduğunu ve bu büyük krizden çıkma ve kalkınma hamlesine derhal girişmemiz gerektiği ve bunun da bir siyasi iklim değişikliğini zorunlu kıldığını ayrıca vurgulamalıyız.