24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomik tehlikeler!

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Cuma günü önümüzde kritik 2 yılın bulunduğunu ve özellikle 2018’de ekonominin dibe vuracağını ve bunun da ciddi olumsuz sonuçlar doğuracağını düşündüğümüzü yazdık. Kritik günlerden geçerken enflasyon oranının Ekim ayında yıllık olarak yüzde 11.90 olarak çıkması bu düşüncemizi doğrular durumda. Belli ki 2017 enflasyon oranı Merkez Bankası’nın yükselttiği yıl sonu enflasyon tahmini olan yüzde 9.8 oranında bile gerçekleşmeyecek. Çift haneli olarak ekonominin yüksek ateşte kalmasına neden olacak.

FAİZLER ARTMALI

Bu enflasyon oranlarında piyasaların ateşi sönmez. Hayat pahalılığını azaltmak şart. Bunun için ya zamlar yapılmayacak veya ötelenecek ya da faizler yükseltilecek.
Oysa şu anda piyasa faizleri oldukça yüksek. 2 yıllık tahvilin gösterge faizi yüzde 13’leri aştı. Ülkemize gelecek sıcak paraya verilen faiz bu oranlarda. Yani yüksek faiz ödüyoruz. ABD ise yüzde 2’yi bulmayan faiz ödüyor. Bu kadar fark var. Yani tefeciye düşmüş tüccar gibiyiz. Yeter ki para gelsin diyoruz ve çok yüksek faiz ödüyoruz. Bu faiz oranlarına rağmen sıcak paranın musluğu kesildi.
Ama uyguladığımız yüksek faize rağmen yüksek enflasyon oranları Merkez Bankası’nın faizleri artırması gerektiğini söylüyor. Eğer şimdi 1 birim faiz artışı yapılmazsa bu enflasyon oranlarına göre ileride 3 birime varan artışlar kaçınılmaz olur.

HAYAT PAHALILIĞI

Yüksek döviz kurunun etkileri, yeniden değerleme oranının 2018 için yüzde 15 gibi bir oran olarak uygulanacak olması, enflasyon nedeniyle sarmal halinde yapılacak zamların etkisi ile 2018 yılı hepimiz için pahalılaşan hayat olacak. Bu pahalı ekonomi dar gelirli insanları fakirleştirdikçe fakirleştiriyor. Memur ve işçi ezildikçe eziliyor. Ekonominin ateşi yükseldikçe toplumun da ateşi yükseliyor...

DOLARI TUTMAK ZOR

Doları tutmak zor. Çok yüksek faiz uyguladığımız halde döviz kuru yükseliyorsa bizim ekonomimizde bir tuhaflık var. Bu tuhaflık da hepimizin bildiği üzere tüketen ve borçlanan ekonomiye sahip olmamız.
FED başkanı belli oldu. Powel, faiz artırımından yana. FED bu yıl mutlaka faizleri artıracak. Bu da bize dolar artışı olarak yansıyacak.
Dolar endeksi yükseliyor. Dövize ihtiyaç çok. Bu nedenle doların hızın kesmek zor.

BATININ HAMLELERİ

Batı ekonomimizi kontrol altına alarak bize bir ders vermek ve kendi rotasına çekmek istiyor. Bu anlamda bir kuşatma da söz konusu. Elbette bunu biz elverişli kıldık .Üretim ekonomisi yerine tüketen ekonomiyi yarattık ve batının eline koz verdik.
Batının yapabileceği birçok şey var:
*Zarrab davası ile siyasileri sıkıştırmak. Bu nedenle 26 Kasım tarihi önemli bir tarih.
*Başta Almanya olmak üzere Türkiye dışında bulundan bize ait paraları dondurabilir. Hermes kredilerinin durdurulması bir işaret zaten.
*Kredi derecelendirme kuruluşları olumsuz not değerlendirmeleri yapabilecek.
*Türkiye’ye artık yabancı yatırımcı gelmiyor. Sıcak para gelmiyor. Likiditenin önü daha da kesilerek bizi daha da zor duruma düşürmek isteyebilirler.

TOPLUMSAL HEZEYAN

Ekonominin içinde bulunduğu kriz ve bu krizin daha da derinleşecek olması karşısında toplumsal hezeyanlar olabilir. Bu nedenle ülkeyi yönetenlerin çok dikkatli olması ve toplumsal tepkilere akıllı çözümler getirmesi gerekiyor.
OHAL’in uygulama kapsamının daraltılması ve ekonomik tedbirlerin OHAL kapsamında alınmamasının uygun olacağını söylemek sanırız yanlış olmaz.

BİRLİK VE BERABERLİK

Birlik ve beraberlik zamanı. Kardeşçe ve birçok siyasi farklılıkları göz ardı ederek tehlikede olan ülkenin bekası ortak paydasında birbirimizi severek, anlayışlı, vicdanlı, adaletli,ehil bir yönetim oluşturmalıyız...
Yoksa? O zaman şunu söylemek gerekiyor: “Tehlikelerin farkında değiliz.”