25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomimizin freni boşaldı artık!

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Sıcak paraya dayalı  ve inşaat endeksli  ekonomik büyüme ve canlılık yıllardır herkesin gözünü boyadı. Yüksek teknolojik ürünlerin sanayideki payı artırılamadı (yüzde 4.5).İhracat ithal edilenlerin yüzde 70’inden oluştu. İhracatın ithalatı karşılama oranı düştü. Sürekli cari açık verilmesine ve bunun aslında vatandaşların her birinin borcunun artması olduğu göz ardı edildi. İşsizlik arttı. Özellikle 15-35 yaş arası gençlerde işsizlik oranı yüzde 30’lara geldi. 2011’den itibaren duraklama dönemi başladı.2014 yılı tam bir kayıp yıl oldu. Geldiğimiz noktada küresel ekonomide yaşanan gelişmelerin de etkisiyle ekonomide yapısal dönüşümü gerçekleştirmeyi başaramamış ekonomimiz dünyanın en kırılgan beş ülkesinden biri haline geldi.

GEÇİCİ MUTLULUK

Bütün bunların olacağı belli idi. Küresel ekonomideki gelişmeler ve büyük fonların deniz akıntısı gibi küresel havuzda dolaşması ve ülkemize de çokça gelmesi bize üretime dayalı kalkınmayı unutturdu. AKP’nin ilk döneminde yabancı şirket birleşme ve ortaklıklarının ivme kazanması piyasaların ve liberal iş dünyasının dikkatini çekti.  Arap dünyasının sempatisini kazanan Erdoğan’ın dünya lideri olduğuna inanıldı. Kredi kartları ve bireysel kredilerin sayesinde tüketim harcamaları göreceli bir refah yarattı. Lokantalar, eğlence yerleri, kafeler, AVM’ler doldu taştı. AVM ve rezidanslar ekonomik gelişme ölçüsü sayıldı.

GERÇEKLER ORTAYA ÇIKTI

Geldiğimiz noktada yıllardır belli kesim için büyük zenginlik getiren ekonomik politikalar büyük kesim için sahte mutluluk filmini sona erdirdi.

- İşsizlik korkunç düzeyde. Verimli ve etkili yaş grubunda yüzde 30’larda...

- Büyüme yüzde 4’lerin altında.2015 ve 2016’da yüzde 4’ün altında bir  büyüme tahmin ediliyor.

- Petrol fiyatlarının düşüşüne aşırı sevinmenin yanlış olduğu çıktı. Bunun geçici olacağı söylendiğinde sanki ülkenin cari açığı sıfırlanacak gibi bir havaya girildi. Oysa enerjide dışarıya bağımlı ülkemiz için enerji maliyetlerinin düşmesi ekonominin büyümesi veya büyümeye katkı vermesi halinde önemlidir.

- Yıllardır düşük faiz uygulayan ABD’nin ekonomisini 10 yılda düzeltmesi sonucunda küresel fonun gelişmekte olan ülkelerden Amerika’ya akacağı artık belli oldu. Tüm ülkeler FED’in ne zaman ve ne kadar faiz artıracağına endekslendi. Dolar, ABD’den gelecek ekonomik verilere anında tepki verir hale geldi. Örneğin en son açıklanan istihdam verilerinin iyi gelmesi (istihdamın beklenen 234 binden 257 bine çıkması; yani 23 bin artış olması-işsizlik oranının beklenen yüzde 5.6 değil de yüzde 5.7 olması) sonucunda ülkemizde dolar yeni bir rekor kırdı ve 2.48’e çok yaklaştı.

- 2014 yılı itibariyle Türkiye’de borç/gelir oranı yüzde 104 oldu.Bu oranda kamunun payı yüzde 35, şirketlerin yüzde 47, kişilerin yüzde 22. Yani herkesin borcu son 7 yılda büyük artış gösterdi. Dünya’da borç artış oranında dünya beşincisi olduk. (McKinsey Küresel Enstitüsü raporu)

- Yunanistan Çipras rüzgârı ile batmış ekonomisini düzeltmek için atacağı adımlar AB ve bizi yakından ilgilendiriyor. Milliyetçi sosyalist Çipras bizi sarsacak gibi...

- Avrupa’nın durgunluğu ihracat gelirlerimizi azaltmış durumda. Avrupa ekonomisinin geleceği bizi oldukça etkileyecek.

- Rusya ekonomisinin içinde düştüğü durumdan çıkması için en az 2 yıl gerekiyor. Bu da bizim ihracat ve turizm gelirlerimizin azalması demek.

- 400 milyar doları aşan dış borcumuz dolar yükseldikçe TL bazında artıyor. Cari açığın azalması döviz gereksinmemizi azaltıyor, artması ise dövize olan ihtiyacı büyütüyor.

- Ortadoğu ile ticaret tıkanmış durumda. Orta vadede düzelme beklenmiyor.

- Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Cumhurbaşkanı başta Merkez Bankası olmak üzere tüm ekonomik birimlere aşırı müdahale ediyor. Ekonomiyi yönetenler ve birimler darmadağın. Ekonomin patronu Ali Babacan’ın ses tonunu unutmuş durumdayız. Kandırmaca da olsa Hükümetin hazırladığı yapısal reformlarına Cumhurbaşkanı ve danışmanları  seçim nedeniyle karşı çıkıyor.

Sözün özü 2015 yılında ekonomide çanlar bizim için çalıyor...