22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonominin dikişleri zorlanmaya başladı

Evren Devrim Zelyut

Evren Devrim Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

Dipten dönüyoruz şeklinde sevincin hakim olmaya başladığı anda acımasız Moody’s yine devreye girdi. Eski Türk filmlerindeki Erol Taş misali, yapacağını yaptı…

Tüm kamuoyu FITCH’den sonra Moody’s’in de Türkiye’nin kredi notu görünümünü negatiften durağana yükselteceğini bekliyordu. Böylece 2020 yılında Türkiye’nin kredi notunun artması için yol açılacaktı.

Ancak olmadı… Moody’s görünümü değiştirmedi…

Kredi notu ne olursa olsun diyemeyiz. Zira Türkiye’nin tasarrufları yetersiz. Bu nedenle dış sermayeye ihtiyaç duyuyor. Bu sermayenin ülkeye geliş bedeli yani faiz ise kredi notu ile yakından alakalı…

Türkiye yatırım yapılabilir seviyeden ne kadar uzaklaşırsa yani notumuz ne kadar düşerse, ülke olarak o kadar fazla faiz öderiz. Daha az girişimci Türkiye'ye gelir...

MOODY’S HAKLI MI?

Uzatmadan cevap verelim: Evet Moody’s bu kararında haklı. Neden derseniz Türk ekonomi yönetimi ısrarla imalat sanayini dış bağımlılıktan kurtaracak adımları atmıyor. Bunun yerine kıt mali kaynakları, Cumhuriyet tarihinin en yüksek borçluluk oranları ile yanlış bir sistemi yüzdürmeye harcıyor.

Hane halkı ve firmalar enflasyonun düşeceğine inanmadığı için dolardan vazgeçmiyor. Oysa bu dolarizasyonu bitirecek tek şey “Üretimde Devrim” yapmak… Güveni tekrar kazanmak…

Türkiye krizden çıkış yolunda reform kavşağını çoktan kaçırdı, “Üretim Devrimi”nden uzak durduğu sürece yeni krizlere yelken açmaktan başka bir şey yapmayacak…

ÖDEMELER DENGESİ ALARM VERDİ

11 Aralık’ta açıklanan Ödemeler Dengesi rakamları imalatta yanlış sistem ısrarının Türkiye’ye yeni sorunlar açacağının sinyalini verdi.

Ödemeler dengesine baktığımızda 3 nokta dikkatimizi çekiyor:

1-Ekonomide çarklar döndükçe dışa bağlı üretim yapısı tekrar açık üretmeye başlıyor. Çünkü üretim için yarı mamul ve hammadde dışarıdan alınıyor.

Kriz nedeniyle duran üretim cari fazla yaratmıştı. Yani üretmediğimiz için ithalat yapmamıştık. Bu da fazla vermemize neden olmuştu. Şimdi cari işlemler fazlası, bir önceki yılın Ekim ayına göre 1.077 milyon ABD doları azalarak 1.549 milyon ABD doları olarak gerçekleşti. Kuvvetle muhtemel önümüzdeki aylarda eksiye dönecek...

2- Doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net girişler, yani işletme, fabrika kurmak için ülkeye gelen sermaye bir önceki yılın aynı ayına göre 1.013 milyon ABD doları azalarak 448 milyon ABD doları olarak gerçekleşti.

Dış sermayenin Türkiye’den uzaklaşması, iç yatırımların düşüklüğü göz önüne alınırsa, ekonomide dipten çıkışı değil, dipte sürüklenmenin devam edeceğini gösteriyor…

3- Portföy yatırımları yani Türk tahvili, hisse senedinde 2.729 milyon ABD doları tutarında net çıkış gözlenmiştir.

İşe bakın ki sıcak sermaye diye lanetlediğimiz küresel tefeciler bile yüksek faize rağmen Türkiye’den kaçıyor…

Sözün özü, dikişler yine zorlanmaya başladı… Allah yardımcımız olsun…