Elenmenin böylesi tuhaf
Fenerbahçe takımı henüz oturmamış, tamam. Kendi sahasındaki ilk maçta golsüz beraberliğe sığınmış, tamam. Her iki maçta da eşitliği yakalamak, ya da öne geçme fırsatlarını harcamış, tamam. Ama hani fıkradaki gibi, hırsızın hiç mi suçu yok. Shakhtarlı futbolcular tabanı basar, kart yok. Şener omuzla girip rakibinin önüne geçer, faul ve sarı kart. Sanırsınız ki, maç böyle bitti diye temsilcimiz lehine yazıyorum, ama böyle bir şey inanın yok. Sağ kanattan Srna’nın getirdiği toplarla, aynen İstanbul’da olduğu gibi tehlike yarattılar. Caner’in önü çok boş kalınca ilk yarım saatte sarı lacivertliler çok baskı yedi. Nitekim kanattan kesilen topa Alves ayağını uzatamayınca Kjaer’in önüne geçen Gladkiy ayağının içiyle ev sahibini öne geçirdi. Bu arada orta alanda Meireles ve Souza fizik olarak çok yetersiz kaldıklarından Taison, Teixeira ve Fred dönen her topa sahip oldular.Ancak bundan sonra penaltıdan yediği ikinci gole dek Fenerbahçe sahanın hakimi oldu. Sow’un ilk yarıda kafayı iyi vuramaması yazık oldu. Oysa ilk yarı 1-1 ile içeri girilse durum çok değişirdi. Nitekim bundan sonrasında da rakip kaleci iki kez terste kalmasına karşın biraz da şansın yardımı ile Nani’nin serbest atışında Sow’un kafa ile sektirmesini önledi. Hele Alves’in kafa ile çevirdiği bir pozisyon var ki, akıllara zarar. Sow ve Kjaer boş kaleye önlerinden geçen kaleye paralel topa yetişemediler.Bundan sonrasını anlatmak zor. Önce Fenerbahçe Teknik Direktörü Vitor Pereira, kendi görev alanı içine gelen topu eliyle içeri atmak ve “düşen rakibi kaldırmak için koluna girmek” suçlarıyla tribüne gönderildi. Ama Lucescu dahil, Shakhtar yedek kulübesinin Fenerbahçe kulübesine saldırmasına hakem tarafından tık yoktu. Sonra da Volkan’a ayağını takıp kendini yere atan Teixeira’nın hareketine verilen penaltı ve Srna’nın golü var. Böyle olursa elbette Lucescu’nun takımları her yıl Şampiyonlar Ligi gruplarına kalır. Fenerbahçe ve bizim takımlar uzaktan bakar.