28 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ellinci Tablet, Ergenekon

Hüseyin Haydar

Hüseyin Haydar

Gazete Yazarı

A+ A-

Yerleşmiş göğün çadırına, güneş ile kutlu ayça,
Seyrediyorlar ulu konağı gece boyunca:
Kadın, bebeğini emziriyor, uzanmış döşeğe,
Koca dalgın, eşeliyor ocakta yanan ateşi.
Sayıklıyor: Buraya konduk, burada ergenleştik,
Burada sıvadı bedenlerimizi demir dağlar,
Tırnaklarımız burada çıktı, süt dişlerimiz de,
Tarihin rahmine buradan aktık, döl verdik geleceğe.
Geniş Asyalarda dar günlerimiz ne tezmiş meğer.
Uma kuşu sır veriyor: Demir dağı eritmesi zordur,
Ama, daha da zordur, demirdağı eritmenin düşüncesi.
Uma kuşu sır veriyor: Ergenekon! Er gene!
Söyle ey taşlaşmış gece, kimdir Ergenekon?
Ana, göğsüne bastırıyor bebeğini: Göklerin yıldızıdır o!
Yaprak açan ağacımdır, dik yürüyen kocamdır.
Sıcak hava doluyor kafataslarından içeri,
Ateşi avuçluyor adam: İşte, diyor, işte budur!
Kara büyü bozuluyor o an, duyuluyor körüğün nefesi,
Erkeğin gövdesi Tuğrul kuşu gibi kabarıyor.
Yayılıyor çağrı ve demir dağ, tavadaki yağ gibi eriyor.
Selam sana ey çatlayan nar, ey yarılan çanak,
Işık taşan kapıdan sırayla geçiyor özgürleşen halk.
Dağları tartıyor ordular, yetkin elin gülleyi tartması gibi,
Çelik bozkıra akıyor eğerleri tuğralı atlar.
Kısrak başı damgamızı dört denizin arasına vurduk,
Yerlere göklere duyurduk karıncanın sesini,
Yetmiş iki burçlu güneşi evimize buyurduk...
Geniş Anadolularda dar günlerimiz ne tezmiş meğer.
Ne de kolay aldattılar eğri giden kardeşi,
Çakal hesabına bozkurt kanı dökene, "Ergenekon" dediler.
Ant içtiler ve Asena'nın en yiğitlerini biçtiler.
Adları Uğur'du, Doğan'dı, Taner'di, Turan'dı, Muammer'di,
Adları Bahriye'ydi, Bedrettin'di, Eşref'ti, Necip'ti...
Daha acı olacak kiralık katil toplayanların akibeti.
Uma kuşu çırpınıyor: Ergenekon! Er gene!
Düşman planını bozan yiğitler gladyo zincirinde,
Gladyonun gırtlağı yiğidin pençesinde!
Ağır zincir şakırdıyor: Gel gene, demir dağı del gene,
Yedi kat yürek, yedi kat öfke, yedi kat bilim...
Yel kıbleden esiyor, bebeğimizi göğe kaldır sevgilim!