Emek ve dans
Dans ve müzik; toplumların üretmek, topraktan verim almak, sağlıklı kalmak, iç ve dış düzeni korumak ve varlığını sürdürmek için sarf ettiği emeği yansıtır. Ya bir başlangıcı duyurmak, ya da yakarmak, bir sevinci kutlamak, şükran sunmak, toplumu cesaretlendirmek veya yas tutmak için gereklidir. Birbirine kenetli, kenetsiz bireyler tek başına veya karşılıklı çiftler halinde bir halka oluşturarak saatin tersi yönünde döner. Bu; dünyanın kendi etrafında batıdan doğuya, ayın dünyanın etrafında ve dünyanın güneşin etrafında yine saatin tersi yönündeki hareketine benzer.
SEMAH, ZEYBEK, KILIÇ KALKAN
Mevlevi müziği ile icra edilen Semai buna örnektir. Bektaşi-Alevi semahlarında kadın ve erkekler hem birbirleri, hem de halka halinde dünyanın güneşin etrafında dönüşünü yansıtan dini bir raks yaparlar. Semah dönenler kendinden geçerek emeklerin boşa gitmemesi, kurulu dünya ve toplum düzeninin sürmesi için yakarır, coşar, biat edip, şükranlarını ifade ederek, toplu kutlama yaparlar. Oğuz boyunun yerleştiği Ankara ve iç Anadolu’nun efeleri Seğmenler; kıyafetleri ve zeybek oynarken kartal kanatları gibi açılmış kollarıyla ürkütücüdür çünkü onlar aynı zamanda ahi emekçileri koruyan savaşçılardır. Davulcuları; boyunlarındaki paralar, dişler ile kamları hatırlatır. Onlar halen, geçirdiğimiz avcılık-toplayıcılık dönemine ait sin-sin ateş dansını sürdüren örneğin Güdül’de Cumhuriyet bayramı ve düğün kutlamalarında görülebilir. Amasya, Erzurum ve Sivas’tan sonra 27 Aralık 1919 cumartesi günü Ankara’ya varan Atatürk’ü; Dikmen Kızıl Yokuş’ta karşılayanların en önünde Seğmen alayı yürür. “Millet yolunda kanımızı akıtmaya geldik” andını içmeleri karşısında Atatürk’ün gözleri yaşarır. “Seğmen kıyafeti içinde 30-40.000 yaya ve 3 bin atlı Seymen yola” dizilmiştir. Bala’dan ve civardan gelen “60 zurnacı, şamanlar gibi raks ederek” çalmaktadır. Ankara’daki “Çıkrıkçılar’ı mesken tutmuş keçeciler, bakırcılar, demirciler, pırpıtçılar, semerciler, çıkrıkçılar, nalburlar, tiftikçiler, orakçılar, düvenciler, debağlar, kilciler, kabatuzcular, kasaplar, bahçıvanlar, haffaflar, urgancılar, saraçlar, kundurucular, sokumacılar” esnaf bayrağının arkasında ilerlemektedir (Enver Behnan Şapolyo, 1958, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Terihi). Traklar ve Bursalı Misiyalı’lar arasında görülen kılıç kalkan Orhan Gazi Bursa’yı fethedince oynanan zafer dansıdır. Kılıç ahenkle kalkana, ayak ve dizler davul eşliğinde yere vurulur; asker uğurlama, yemin, cenge girişmek, yenişmek için cengâverlerin kozlarını paylaşmaları canlandırılır.
MERENGUE, CAPOEİRA, BREAK, TANGO
Ayaklarından zincirlenmiş pamuk işçilerinin yaratığı Merengue ilginçtir. Karayip’lerde Dominik ve Haiti’nin ulusal dansıdır. Davul vuruşlarına uygun, bir bacağı sürükleyerek yürürken, pamuk saplarını kesmeyi günümüz dansçıları halen taklit eder: “Her sabah iş eziyeti” anlamında “Every cotton picking morning” ezgisiyle oynanan Amerikan dansına köy sıra dansı denir. Ancak bir çapkınlık öyküsü de olsa, pamuk toplamanın ne denli zahmetli olduğu “Köleliğin Kuzey Amerika’daki Belgesel Tarihi” kitabında anlatılır. Capoeira Portekiz sömürgesi Brezilya’da, Batı Afrikalı köle emekçilerin ortak kültürünü, haksızlığa isyanını; kendilerini savunmak ve kaçmak için geliştirdikleri dans süsü verilen dövüş sanatına denir. Ankara’da bir Capoeira Derneği ve ODTÜ’de topluluğu vardır. Sanayi tarzı üretimin dabsı robotsu hareketleriyle break’tir. Afrika ve Latin Amerika kökenli gençlik çeteleri tarafından 1970’lerde New York’ta ortaya çıkar. Rakip çete üyeleri, danslarıyla yarışarak, savaşırlar. Amaç kavgaları önlemekse de her zaman başarılı olamazlar. Daha sonra bu dansa akrobatik hareketler de eklenir. Tango, Avrupa’dan Güney Amerika’ya, 19. yüzyılda işçi göçüyle gelişir. Buenos Aires ve Monte Video limanlarında inen göçmenler, akşamları rıhtımda (porteno) Alman kilise çalgısı Bandoneon’la dans ederler. Yerli çobanların, Avrupalı köylüsü ve asillerinin halka dans ve valslerinden Tango çıkar. Güney Amerika’nın en büyük ekonomisi Arjantin ve Uruguay’da işsiz göçmenleri ve işçi sınıfını temsil eden, zenginlerin aşağıladığı bir halk dansıdır. Zengin yerel oyunları olan Türkiye’de ise tango Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde devlet memurları için Cumhuriyet balolarında bir kutlama ve giderek halkın düğün dansı, La Cumparsita ise ezgisi olur. Seyrederken dansın emekle ilişkisi, çıktığı toplumsal ortamdan soyutlansa da amacı üretirken doğaya şükretmek, yaşamaktan sevinç ve kıvanç duymaktır. Ancak müzik olmazsa olmazıdır, onun için daima müzik ve dansla hoşça kalın.