17 Kasım 2024 Pazar
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Emperyalistlerden silah böyle alınır

Ferit İlsever

Ferit İlsever

Gazete Yazarı

A+ A-

Önümüzdeki siyasi mücadele başlıklarını şöyle özetleyebiliriz: Dışişleri Bakanlığımız Ukrayna'dan bağımsızlığını ilan eden Donbass bölgesinin Rusya'ya katılmasından sonra, "Rusya'nın ilhak kararını reddediyoruz" açıklaması yaptı. Bu vahim hatalı çıkışın en somut sonucu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin tanınmasında görülecek. Sayın Cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletler (BM) toplantısında istediği kadar dünyaya KKTC'nin tanınması çağrısı yapsın, Dışişleri Bakanlığı bu açıklamasıyla Rusya'ya resmen "KKTC'yi tanımayın" diyor. Çünkü, daha önce de vurguladığımız gibi, 1974 Kıbrıs Barış Harekât'mız ve sonrasında KKTC'nin kuruluşuyla, Rusya'nın Ukrayna müdahalesi ve Donbass bölgesinin Rusya'ya katılması birbirinin benzeri iki olay. İkisi de emperyalizmle mücadelede çok doğru ve stratejik iki hamle.

Nitekim Çin, Hindistan, Brezilya gibi dünyanın büyük ülkeleri, BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya'nın kınanmasıyla ilgili karar tasarısını onaylamadılar ve Rusya da veto edince böyle bir karar çıkmadı. İşte Türkiye'nin bulunması gereken yer burası. Hatta gelişmekte olan bu dünyanın en ön safları. Bu tutumu almayıp, Rusya'yı vb kınadığınız zaman, ne KKTC'nin tanınması iddiamız kalır, ne tam bağımsızlığımız. ABD emperyalizmine teslim olursunuz.

2. Rusya'nın Ukrayna'nın dört bölgesini ilhak kararı, Türkiye'nin 1974 Kıbrıs Harekâtı ve sonrasında KKTC'nin kuruluşuyla benzerlik taşımaktadır.

1959'da Türkiye'nin de garantörü olduğu Londra ve Zürih Anlaşmaları'yla kurulan "Kıbrıs Cumhuriyeti" ve arkasındaki Yunanistan neyse, Ukrayna da odur. Bu anlaşmada ve kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Anayasası'nda, Kıbrıs'ta yaşayan iki halka eşit siyasi hak ve statü verilmiş. Ama Yunanistan adanın tümünü kendine bağlamak ve burayı ABD-İngiltere emperyalizminin bir üssü olarak kullanma yönündeki girişimlerini yıllarca sürdürmüş. Kıbrıs Rum tarafının 1963'te anayasayı feshetmesiyle, Kıbrıs Cumhuriyeti son bulmuş ve bu tarihten 1974'e kadar Kıbrıs'lı Türk'lere yönelik baskı ve zulüm zirve yapmıştır. Özellikle, Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlama hedefli Makarioas'a karşı 15 Temmuz 1974'teki EOKA darbesi, Türkiye'yi harekete geçirmiştir. Türkiye'nin 20 Temmuz 1974'teki Kıbrıs Harekâtı ve sonrasında KKTC'nin kuruluşuyla, Kıbrıs'ta iki devletli çözümün temelleri atılmıştır.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)'nin iki süper devlet arasındaki soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği (SB) ile ilişkileri vardı. Ama, SB'nin yıkılmasından, özellikle 2015'ten sonra adım adım ABD Emperyalizmi'nin hizmetine girdi. Rusya'nın Ukrayna müdahalesinden sonra ise, AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına katılarak, limanlarını ve hava sahasını Rus uçak ve gemilerine kapattı. Bu yılın 16 Eylül'ünde, ABD, Ege adalarını Yunanistan'la birlikte silahlandırmasının yanısıra, GKRY'e silah ambargosunu da kaldırdı. 19 Eylül'de ise, GKRY ile imzaladığı Askeri Alım ve Kuvvetler Arası İşbirliği Anlaşması'yla, Rum yönetiminin ikmal, askeri birliklerinin eğitimi ve teçhizat konusunda desteklenmesini kararlaştırdı. Böylece ABD, Doğu Akdeniz'deki üslenmesini güçlendirmiş oluyordu.

Sonuç olarak; sadece bu gelişmeler bile, Rusya'nın KKTC'yi tanıması için büyük fırsat. Özellikle, Ukrayna'da referandum ve dört bölgenin Rusya'ya katılması bu süreci hızlandıracaktır. Bir çok alanda işbirliği zorunluluğumuz yanısıra, Rusya'nın Akdeniz'de bulunması, ABD tehditlerine bir cevaptır ve bizim de yararımızadır. Rusya'nın ABD Emperyalizmi'ne karşı Ukrayna'daki girişimlerine Türkiye'nin destek vermesi ise, bu süreci kolaylaştıracaktır.

Gazetelerde yer alan "ABD'li senatörden Türkiye'ye F-16 şartı" başlıklı haberde, senatör Robert Menendez'in ABD Senatosuna sunduğu karar tasarısında, "F-16 savaş uçaklarının Yunanistan üzerindeki izinsiz uçuşlarda kullanılamayacağı" şartı getirdiği belirtiliyordu.

ABD emperyalizmi Yunanistan'ı da kullanarak, Türkiye'yi Ege ve Doğu Akdeniz'de kuşatmış, tatbikatlarla tehdit ediyor, adaları silahlandırıyor. Hükümetimiz ise, bu ülkeden F-16 alma sevdasında. Gladyo'nun sözcüsü başka ne söylesin? Elbette bu silahların kendilerine karşı kullanılmasına izin vermeyecekler. Sadece Yunanistan'ı silahlandırırlar, Türkiye ve Rusya'yla savaşması için. Dolayısıyla, bu şartın bize yönelik bir tek anlamı vardır; "Yunanistan gibi teslim olursun, Rusya'yla, Suriye'yle savaşırsın, o zaman bu silahları da alırsın."

Bizim bağımsız, egemen bir ülke olarak silahlanmamızı güçlendireceğimiz biricik yöntem, milli silah sanayimizi geliştirmek ve dostlarımızla bu alanda da işbirliği yapmaktır. Böylece, bugün savaş halinde olduğumuz ABD emperyalizmini alt eder, bırakıp kaçtıkları silahlarına da el koyarız. Emperyalistlerden silah böyle alınır.

LİBERALİZMİN KAPKARA DÜNYASI

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, "Liberal demokrasi öldü. Yerine ne gelecek acaba" başlıklı yazısında şunları soruyordu:

  • "Faşizm dalgası mı gelecek?
  • Liberalizmi mumla arayacağımız bir sisteme doğru mu?
  • Putinizm alıp başını gidecek mi?"

Yani, liberalizmin sonunda kapkara bir dünya tablosu. Neredeyse, "Keşke liberal demokrasi ölmeseydi" diyecek. Çünkü çözüm yok.

Mevcut kapitalist-emperyalist sistem içinden bakınca, ne dayanışmacı, paylaşmacı dünyanın yeni yönelişini, ne de sınıfsız, eşitlikçi yarınki toplumumuzu görmek mümkün.

Rusya'dan Avrupa'ya Kuzey Akım 1 ve 2 doğalgaz boru hatlarının dört noktasındaki sızıntının, emperyalizmin bir sabotajı olduğu netleşti. Bu kış Avrupa'da enerji krizini arttıracak olan bu olay, Rusya-Ukrayna savaşının sonlandırılmasını da tetikleyecektir. Yani, Rusya'nın Ukrayna'nın doğusundaki egemenliğinin kabulü.