Emperyalizme ana avrat söveceklerin partisi kuruldu...
Arena Spor Salonu’nun önüne saat 08.30’da ulaştım. Yaklaşık 80 ilden İşçi Partililer, kendilerine ayrılan kapıların önünde uzun kuyruklar oluşturmuştu.
Daha önce ANAP, DSP, DYP, CHP kurultaylarını defalarca izlemiş bir gazeteci olarak, coşkulu bir kurultay izleyeceğimin ilk işaretlerini böylece almış oldum.
SALON KIRMIZI BEYAZ
Gazeteci olmanın ayrıcalığıyla salona saat 08.45’te girdiğimde 15 bin kişi alan tribünlerin yarısı doluydu.
Zengin partilerin yaptığı gibi duman, ışık şovları yoktu ama salon kumaşlarla kırmızı-beyaza boyanmıştı!
Delegelerin ve basın mensuplarının oturması için sahaya konulan yaklaşık bin 200 plastik koltuk beyaz örtüyle giydirilmiş; bir de kırmızı kurdeleyle gelin gibi “belleri” bağlanmıştı...
Yurttaşlarla konuştum; hepsi otobüs ücretlerini kendileri vermişti. Bundan bir kişi bile şikayetçi değildi.
Oysa diğer partilerin tribünleri doldurmak için otobüs ücretlerini ödemekle kalmadığını, katılımcılara “harcırah” verenler olduğunu bile anımsıyorum.
İŞÇİLER BARETLERİYLE KATILDI
Tribünler 15 dakika içinde tıklım tıklım doldu. Merdivenlerde bile oturacak yer kalmadı.
Soma işçileri salona baretleriyle girdiğinde katılımcılar, “Soma işçisi yalnız değildir” sloganı attı. İşçiler de bu slogandan sonra Ulusal Kanal’a verdikleri röportajlarda, “Bizi yalnız bırakmayanları biz de yalnız bırakmayız” diyerek karşılık verdi.
DİVAN BAŞKANI KADIN
Kurultay 10:13’te Doğu Perinçek ve Şule Perinçek’in salona girmesiyle başladı.
Bu sırada İşçi Partisi Marşı belki de son kez çalındı.
İşçi Partisi’nin kongresinde yaşanan ilklerden biri de Anayasa Mahkemesi’nin önünde Adalet Nöbeti’ni başlatan Avukat Şule Nazlı Erol’un Divan Başkanlığı’na seçilmesiydi. Böylece yine anımsadığım kadarıyla, ilk kez bir kadın, bir siyasi parti kurultayında divan başkanlığını üstlenmiş oluyordu.
Şule Nazlı Erol açılış konuşmasında, “Emperyalizme ana avrat sövmektir vatan” deyince, salonda yer gök birbirine girdi.
Erol, Süheyl Batum’u ve Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan’ı Vatan Partisi’ne çağırdı.
KONUŞMASINA ÖZGECAN’LA BAŞLADI
Doğu Perinçek kürsüye çıkar çıkmaz, tecavüze uğrayıp yakılan Özgecan Aslan’ın ismini andı ve “Kendimizi affetmiyoruz” dedi.
Bu sırada bazı kadın delegelerin ağladığını gözlerimle gördüm.
Perinçek sonra da Hazreti Muhammed’i medeniyet devrimcisi ilan etti! “Soyguncuların ve tecavüzcülerin iktidarını” yıkmak için salondakilere yemin ettirdi.
İzmit Körfezi’nin balığından, ülkenin dağına taşına kadar her şeye, herkese onlarca “söz” verdi!
“Parolamız vatan, işaretimiz emek ve namus... Emek ve namusun Türkiyesi’ni kuracağız... Bütün emekçilere söz veriyoruz” dediğinde ise salondan, “Zafer birleşen emekçinin olacak” sloganı atıldı.
‘MİLLİ HÜKÜMETİ KURACAĞIZ’
“Barikatları yıka yıka buraya kadar geldik... Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk davalarında barikatları yıktık. Emperyalistlerin kumpaslarından çıktık; güveniyoruz kendimize... Milli hükümeti, milli Meclis’i kuracağız” dediğinde ise en büyük alkışlardan biri daha duyuldu.
PROGRAMI 6 OK
Perinçek, yeni kurulan Vatan Partisi’nin programının 6 ok olduğunu açıkladı; milliyetçileri, sosyalistleri, yurtseverleri bu partinin çatısı altında buluşmaya davet etti.
Aslanlı Yol’da çelenk koymak için değil; devrim yapmak için, hükümet kurmak için yürüdüklerini söylediğinde ise “Milli devrim, milli hükümet” sloganı atıldı.
Perinçek konuşmasının odağına “vatan”ı ve “fedakarlığı” koydu...
Vatan’da birleşirken hiçbir ayrımcılık yapmayacaklarını...
Hizipçilik, bencillik, grupçuluk yapacaklara Vatan Partisi’nde yer olmadığını söyledi.
Vatan Partisi’nde:
Birinci olarak parti hukuku uygulanacağını; partiyi tepeden aşağı değil, aşağıdan yukarıya örgütleyeceklerini...
İkinci olarak ahlak ve namusun partilerinin esası olacağını, namuslu partili olacaklarını... Namustan ve ahlaktan sapmayacaklarını belirtti.
Köylerde, mahallelerde, fabrikalarda, okullarda, kamuda, kooperatiflerde, sendikalarda, apartmanda örgütleneceklerini belirtti.
‘SARAYLARI BİLİM YUVASI YAPACAĞIZ’
KaçAk Saray’a da değindi ve “Düne kadar iktidar formülü, ‘borç bulanın hükümet olması’ydı... Bu devir kapandı, biz üretim ekonomisiyle iktidar olacağız. AKP’nin o sarayını yıkacağız... Bilimler Akademisi’nin karargahı yapacağız. Onların kurduğu o sarayları bilim yuvaları yapacağız” dedi.
BU HAVA MECLİS’E TAŞIR
Ben bu havayı bilirim dostlar; bu havayı yakalamayı bütün siyasi partiler ister ama çok azı bunu başarabilir...
Bu hava; bir partiyi Meclis’e taşır...
Bu hava; ülkede yıllardır oy verecek parti bulamayan yurttaşları rahatlatır.
Bu hava, siyasete nefes aldırır.
İşte; ben dün Ankara’da bu havayı soludum.
Vatan Partisi, bir “hayal” vaat ediyor:
Milliyetçiyi, sosyalisti, halkçıyı bir araya getireceğini söylüyor.
“Bölünmeyi” değil, “birleşmeyi” öne çıkarıyor...
ARENA’DA UMUDU GÖRDÜM
Kısacası dostlar ona yakın kurultay izleyen 33 yıllık bir gazeteci olarak ben dün Arena’da sıradan vatandaşı gördüm, işçiyi gördüm, köylüyü gördüm, aydını gördüm.
Temizliği ve vatan aşkını gördüm!
Ben dün Arena’da umudu gördüm.
Umarım bu umut gerçek olur; umarım çaresiz bırakılan “vatan”, dün Arena’dan yakılan çoban ateşiyle bundan sonra rahat bir soluk alır!
GÜNÜN SORUSU
Sorum yıllardır bölücüleri ve dincileri CHP’nin yönetim kademesine taşıyan Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na:
Dün Arena’dan yurda dalga dalga yayılan umudu gördün mü? Önümüzdeki genel seçimlerde de sandıklara tıpış tıpış gidip CHP’ye oy vermemizi isteyebilecek misin?
GÜNÜN İSYANI
İsyanım bu ülkedeki yurtseverlerin bir araya gelmesinden rahatsız olanlara:
Ikınsanız da sıkınsanız da devriniz bitiyor beyler; farkında mısınız?