Emperyalizme karşı Asya kalesi Şi ve Putin'in tarihi rolleri
Zaten giymiş olduğu Hitler’in çizmelerini parlatan ABD ve hempalarının hedefi açık ve net: İran, Rusya, Çin ve Türkiye.
Buna Suriye, Lübnan, Venezuela ve Irak’ı da ekleyin. Kısacası tüm gelişen dünya.
Yaralı bir hayvan gibi öfkeli, ağzından kanlı salyalar püskürten emperyalizm canavarı, yitirmekte olduğu mücadelede el yükseltmek, korkutmak ve savaşa çekmek için çırpınıyor.
Çünkü biliyor ki kaybediyor.
Dünyayı soyup soğana çevirmek, kendi halkı da dahil tüm insanlığı sermayeye köle yapmak, savaş, terör, finansal soygun, ilaç ve gıda dahil her yöntemle sömürmeyi kendine hak sayan kapitalizm ve onun yavrusu emperyalizm, gerilerken dünyayı da yakmaya niyetli.
Tıpkı Batı Anadolu’yu yakıp yıktıktan sonra kaçarken İzmir’i de yakan emperyalist uşağı Yunan ordusu gibi.
Emperyalizmin tüm insanlığa, ‘ya benimsin ya toprağın’ höykürüşlerine, Asya kalesinden sert ve kararlı bir yanıt geldi.
RUSYA’DA PUTİN ÇİN’DE Şİ
ABD’de Pompeo ve Haspel gibi 2 savaş yanlısı şahinin kabineye girmesiyle eş zamanlı olarak Asya’da çok önemli 2 değişiklik oldu.
Birincisi, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Mao’dan sonraki en güçlü lideri Şi Cinping’in görev süresindeki kısıtlamanın kaldırılması ve yeni bir anayasanın kabulü.
İkincisi de, müesses nizamın hedefindeki Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yüzde 76’lık ezici seçim zaferi.
Her iki lider de, kendi ülkelerinde son derece sevilen, dirayetli ve güvenilir isimler.
Putin zaten kendini çoktan ispatladı.
Dağılmakta olan 17 milyon kilometrekare ülkesini korudu ve güçlü bir biçimde yeniden tarih sahnesine çıkardı.
2000 yılından beri Batılı emperyalistlerin en nefret ettiği kişi unvanı kesinlikle bu eski KGB Ajanı siyasetçiye aittir.
Hele de İngilizler…
İngiliz İmparatorluğu’nun tarihe gömülüp, yerine SSCB’nin ortaya çıkmasını asla hazmedemediler.
Ruslar, Amerikalılar’dan çok İngilizlerden nefret eder.
Hintliler ve Çinliler de öyle.
Kolonyalist emperyalizmin en çirkin örnekleri İngilizlere aittir.
EMPERYALİZMİN HEDEFLERİ
Şu aşamada, ABD, İngiltere, İsrail ve Fransa dörtlüsünün başını çektiği emperyalist kuartet, pek çok alanda Avrasya’yı hedef alıyor.
Bu hedefleri şöyle sayabiliriz:
1-Suriye üzerinden, Türkiye, Rusya ve İran. Doğu Guta’da, Suriye’ye saldırmak için bir kimyasal saldırı tezgahı tertipleniyor şu sıralar. Türkiye hem güneyindeki Suriye sınırından, hem de Doğu Akdeniz’den enerji kaynakları için KKTC üzerinden Amerikan (İsrail - Yunan - Mısır) tehdidi altında. Buna Ege’deki Yunan taşeron babalanmalarını da ekleyebiliriz.
2-Irak üzerinden yine benzer şekilde İran ile birlikte ABD maşası PKK tehdidi geçerli. Buna karşı Türkiye Irak ortak operasyonu da yolda.
3-Rusya ise Doğu ve Kuzey Avrupa üzerinden tehdit ediliyor. Karadeniz, Kafkaslar, Orta Asya ve Kuzey Denizi, Arktik üzerinden de yine emperyalist kuşatma altında. En son Almanya ile Kuzey akımı üzerinden tehdit aldı.
4-Çin, Afganistan, Kuzey Kore, Güney Denizi’nden Amerika’nın hedefinde. Ayrıca Irak ve Suriye’deki PKK Koridoru projesi de, ‘Kuşak ve Yol’u kesmek için. Çin Devlet Başkanı Şi Jinping bunu önceki gün yaptığı, "Çin’in kalkınması herhangi bir ülkeye tehdit değil. Başkalarını tehdit etmeye alışık olanlar, diğerlerini de kendilerini tehdit ediyor şeklinde görüyor" açıklamasıyla dile getirdi.
5-İran ise Suriye, Lübnan, Yemen, Irak ve İran Körfezi’nden zaten sürekli tehdit ediliyor. İran’a saldırmak için Pompeo Dışişleri Bakanı, Gina Haspel de CIA Şefi yapıldı. İsrail aportta bekliyor.
Küresel çete, en çok da şu sıra kara kara Çin ve Rusya’yı nasıl durduracaklarını, hegemonyayı yeniden nasıl tesis edeceklerini konuşuyor.
Bunun için üçüncü bir dünya savaşından çekinmeyecekleri blöfünü sıkıyorlar.
Emperyalist Dörtlü, Nurenberg’deki Nazi Savaş Suçları Mahkemesi’nin Amerikalı Başsavcısı Robert Jackson’un 1945 yılındaki şu sözlerini unutmuşa benziyor: “Bir saldırı savaşı başlatmak, sadece uluslararası bir suç değil, tüm diğer savaş suçlarının önüne geçen en büyük kötülük toplamıdır”
ASYA KALESİ
Yalnız tabii bu kez karşılarında güçlü bir Asya kalesi var.
Rusya’da Stalin’den bu yana en güçlü lider Putin, Çin’de ise Mao’dan beri en sağlam lider Şi bulunuyor.
Bu iki lider, Avrupa ve Türkiye’deki liboş Batı muhibbi takımınca her ne kadar diktatör olarak gösterilse de, yakında Türkiye için en güvenilir iki müttefik olacak.
Çünkü aynı Avrasya gemisinde hedefteyiz.
Yeni nesil füzelerini açıkladığı 1 Mart’taki Federal Meclis konuşmasında Putin çok önemli bir şey söyledi.
Putin, Rusya, ya da müttefiklerinden birine karşı nükleer silah kullanılması halinde, bu saldırıya Rusya'ya yapılmış bir saldırı gözüyle bakılıp derhal karşılık verileceğini vurguladı.
Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’nın güvenlik Komitesi Başkan Yardımcısı Aleksandr Şerin, Kolektif Güvenlik Anlaşması (KGAÖ) ülkeleri, Suriye, İran, Kuzey Kore, Çin ve Türkiye’nin Rusya’nın
müttefikleri olduğunu, bu ülkelere karşı herhangi bir nükleer saldırı tehdidi halinde Moskova’nın harekete geçmeye hazır olduğunu söyledi.
Üyesi olduğumuz NATO’dan tehdit alırken, Asya’dan güvence alıyoruz.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise, Ocak ayında binlerce askere hitabında, bir emriyle savaşa ve ölmeye hazır olmaları talimatını vermişti. Şi, ülkenin kurulmasından beri askeri talimatları doğrudan açıklayan ilk Merkezi Askeri Komisyon Başkanı oldu.
Şi, daha önce de 2050'ye kadar Çin'in dünyanın en güçlü ordusuna sahip olması hedefini koymuştu.
Şi de, Putin de, Batı’ya diyalog çağrısı yapıyor ve her fırsatta ilk saldıran olmayacakları garantisini veriyor.
Ancak, ülke bütünlükleri ve yaşam alanları tehdit edilirse en sert yanıttan da sakınmayacaklarını vurguluyor.
Şi Jinping, 3 gün önceki Çin Ulusal Halk Meclisi konuşmasında, ülke bütünlüğünün altını çizdi.
“Çin halkı, düşmanlara karşı ölümden korkmayarak, 170 yıldır sürekli mücadele vermiş, böylece küresel sahneye özgüven ve gururla çıkmıştır… Devletin egemenliğiyle toprak bütünlüğünü korumak, vatanı tam anlamıyla birleştirmek, tüm Çinlilerin ortak arzusu ve Çin milletinin temel çıkarıdır. Bu tarihi eğilim altında, vatanı bölmek için tüm eylemler nihai olarak yenilgiye uğrayacak ve halkın suçlamasıyla tarihin cezasıyla karşı karşıya bulunacaktır.”
Şi, Çin'in hiçbir zaman hegemonyacı veya askeri yayılma taraftarı bir güç olmayacağını da vurguladı.
Putin de seçim zaferi ardından benzer mesaj verdi.
Dördüncü devlet başkanlığı dönemini garantileyen Vladimir Putin, önce diplomasi vurgusu yaptı ve silahlanma yarışına katılmak gibi bir planlarının olmadığını söyledi.
Gelecek, Asya’da, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde, Kuşak ve Yol inisiyatifindedir.