21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Emperyalizmin iç kavgası

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-


Venezuela’da Devlet Başkanı Maduro’yu devirmek için ABD’nin başlattığı kirli oyun dünyayı ikiye böldü. Önce tespit edebildiğimiz, ABD’nin yanında duran ve karşısında olan ülkeleri sıralayalım:

DEVLETLERİN MADURO KARNESİ
Avrupa Birliği (AB), Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, Hollanda, Danimarka, Arnavutluk, Kosova, Kanada, Brezilya, Arjantin, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Guatemala, Honduras, Panama, Paraguay, Peru ve Ekvator ABD’nin dümen suyuna girdi. Rusya, Türkiye, Çin, İran, Meksika, Küba ve Uruguay ise ABD’nin darbe girişimine karşı çıktı. Çok net olarak görüldüğü gibi tarihi olarak genetik kodlarında emperyalizm izleri taşıyan ülkeler ve AB bir ve bütün olarak ABD cephesinde sipere girdi.

EMPERYALİST DÜNYA KENDİ İÇİNDEKİ ÇELİŞKİLERİ ÇÖZEMEZ!
Soru şudur: “Emperyalist geçmişi olan ülkeler birbirleri ile neredeyse soğuk savaş yaşadıkları bir dönemde nasıl oldu da birdenbire ABD ekseninde toplandı?” Bu sorunun cevabına geçmeden önce biraz konuyu açalım: Emperyalist devletlerin kendi aralarında anlaşarak dünyayı ortak bir sömürü küresine çevirmesi mümkün değildir. Soğuk Savaş sürecinde NATO ekseninde birleşme, AB’nin kurulması, AB’nin Atlantik sistemine eklemlenmesi yanıltıcı olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda sonra Avrupa’nın güç kaybetmesi, mecburen ABD’nin denetimine girmesi, SSCB’den gelen tehdit algısı ile ABD lehine çalışan zoraki bir birliktelik oluşmuştur.

EMPERYALİST ÜLKELER BİRBİRİNDEN KOPUYOR
SSCB’nin dağılmasından sonra taşlar yerli yerine oturmaya başlamıştır. Emperyalist dünyanın içindeki asla geçmeyecek olan çelişkiler gün yüzüne çıkmıştır. Doğu’nun güç toplamaya başlaması nedeniyle 19 ve 20’nci yüzyıllarda olduğu gibi tepe tepe sömürülecek bir dünya artık yoktur. Pazarlar daralmış, Avrupa güç toplamış ve ABD’nin ekonomik tahakkümüne başkaldırmıştır. Bağımsız adımlar atmak için Avrupa Ordusu kurma çabaları devam etmektedir. AB ile ABD arasındaki mesafe açılırken, AB kendi içinde de darmadağın olmuştur. AB’nin Almanya’yı güçlendirdiğini gören İngiltere, sancılı da olsa birlikten ayrılmıştır. Avrupa Ordusu gündemi işgal ederken, Almanya ve Fransa ortak güvenlik anlaşması imzalamıştır. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! İtalya bu duruma açıktan karşı çıkmış ve iki ülkeyi de suçlamıştır. Ayrıca Fransa’yı Afrika’yı sömürmekle itham etmiştir.
Doğu Avrupa ülkelerinde otoriter eğilimler ağırlık kazanmıştır. AB kuralları çöpe atılmıştır. Polonya ABD, Macaristan ise Rusya ile yakınlaşmıştır. Kaldı ki iki motor ülke olan Almanya ve Fransa’da bile AB’ye karşı siyasi partiler önemli bir güç toplamıştır. Sarı yelekliler hadisesi Fransa’nın iç dünyasına tutulan aynadır. Emperyalist dünya geçmişine dönmekte, ülkeler bağımsız olarak ve de diğerlerini rakip görerek dünya pazarlarına girmeye çalışmaktadır. Bu çekişmenin dünyayı ısıtacağını söylemek, herhalde kehanet olmaz!

KENDİ İÇİNDE KAVGALI OLANLAR NEREDE BİR ARAYA GELİYOR?
Şimdi sorumuzun cevabına geçelim. Kendi aralarında çelişkiler olsa da emperyalist sistemin bütün üyeleri dünyaya aynı gözlükle bakar. Aralarında soğuk rüzgârlar eserken ABD, AB ve Kanada, Maduro karşıtlığında buluşmuştur. Bir ülke tercihen sömürüye açık olmalıdır. Zengin doğal kaynaklarını uluslararası sisteme açmayan, gümrük duvarları ile üreticisini koruyan her devlet tehdittir. Bu tür eğilimlerin dünyaya yayılmaması için ilgili devlet cezalandırılmalıdır. İngiltere Venezuela’nın altın stoklarına el koymuştur. Bu ise devlet çapında yapılan eşkıyalıktır. Bölgesel olarak sorun sahaları yaratılmalı ve kendilerine rakip olabilecek bölgesel güç merkezlerinin ortaya çıkması engellenmelidir.
Hemen sıcak bir örnek verelim: Trump’ın Suriye’den askerlerini çekme kararına en şiddetli tepki, AB, Fransa, Almanya ve İngiltere’den gelmiştir. AB ve diğer ülkelerin İsrail’i koruma gibi bir sorumluluğu yoktur. Bunun nedeni, Türkiye’nin PKK sorununu kökünden çözme ihtimalini ortadan kaldırmaktır. İç sorunlarını çözen ve bölgesi ile barışık olan Türkiye büyük bir kalkınma ivmesi yakalayacak, ekonomik olarak bu ülkelere rakip olacaktır. Büyük bir gelişme ve büyüme potansiyeli olan Türkiye ayaklarından aşağı çekilmelidir.
BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) üyesi olan Brezilya’nın ABD’nin peşine takılması üzücü ve düşündürücüdür. Rusya, Çin, Türkiye, Meksika, Küba, İran gibi önemli ülkeler Maduro’nın yanında durarak antiemperyalist bir duruş sergilemiştir. Batı-Doğu kutuplaşması giderek keskinleşmektedir. Türkiye’nin jeopolitik nedenlerle Avrasya’ya kayışını bu özel olayda bir kez daha gözlemlemekteyiz.