En büyük atılımın gerçekleştirileceği yüzyıl
Dizginsizlik, Amerika’nın krizini ve gerileyişini tetikleyen en önemli nedenlerden biridir. 1990’lar öncesi dünyada Sovyetler Birliği ile rekabet ABD’yi görece diri tutan bir etkendi. İkinci Dünya Savaşı sonrası yükselen devrimler, milli kurtuluş savaşları, devletlerin bağımsızlık istemleri, emperyalist sistemin asalaklığını sınırlayan veonu görece “verimli olma” yolunda “terbiye eden” etkenlerdi. Daha ince hesap yapma zorunluluğu, emperyalist sistemin doğasını değiştirmese de, onu kaynaklarını ve insan gücünü seferber etmede daha dikkatli davranmaya yöneltmekteydi. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve onun güdümündeki ülkelerin emperyalist sisteme adeta teslim olma yarışına girmeleri, Amerika’nın dizginlerinden boşanmasına yol açtı.
DİZGİNSİZLEŞME BUNALIMI TETİKLEDİ
Amerika dizginsizleşince, üretimden giderek daha çok kopmaya başlamış ve finans araçlarıyla “haraç toplama”ya odaklanmıştır. Haraç toplamanın etkin biçimde yürütülmesi, iki koşula bağlıdır. Birincisi, dünyanın paranın serbest dolaşımının önündeki bütün engellerden arındırılmış bütünleşik bir pazara dönüştürülmesidir. İkincisi de, haracı toplayanın geleceği şekillendirmede rakip tanımayan bir konuma sahip olmasıdır. Her iki koşul da, Ezilen Dünya’nın milli devletlerinin yıkılması ve milletlerinin dağıtılmasını gerektirir. Amerika’nın hem “paradan para kazanma”dakisınır tanımazlığı, hem de Ezilen Dünya’da milli sınırları ortadan kaldırmak için giriştiği askeri harekâtlardaki başarısızlığı, emperyalist sistemin bunalımını hem çabuklaştırmış, hem de derinleştirmiştir.
KUL SIKIŞMAYINCA HIZIR YETİŞMEZ
Koşulların zorlamadığı bir ortam, kusurları sürdürülebilir kılar. Çinliler, varlığını sürdüren her şeye bir hikmet yüklerler. Varlıkla hikmet arasında bir ilişki olduğuna kuşku yoktur. Ama hikmetin çapı, varoluşu sürdürmek için gereken enerji kadardır. Çünkü bir toplumsal oluşumun varlığını sürdürmesi, bütün gizilgücünü açığa vurduğu anlamına gelmez. Diğer bir deyişle, “kul sıkışmayınca Hızır yetişmez”. Kul sıkışınca, kurtuluş için bütün birikim ve yetisini kullanır. Hızır, o zamana kadar pek de gerek duyulmadığı için açığa çıkmamış olan gizilgücün topyekûn dışavurumudur. Toplumsal sistemler de, varlık-yokluk sorunuyla karşılaşınca, varlıklarını sürdürebilmek için kendi gizilgüçlerini keşfeder ve harekete geçirirler.
GİZİLGÜCÜN YENİDEN KEŞFİ
ABD’nin dizginsizliği, bu nedenle 21. yüzyılın en büyük keşfine yol açmıştır. Ezilen Milletler, emperyalizme karşı mücadelede “millet”in gücünü yeniden keşfetmişlerdir. Çünkü ancak nesnel olarak emperyalizme karşı olan hiçbir toplumsal gücü ziyan etmeden başa çıkabilecekleri bir sorunla karşılaşmışlardır. Üstelik ABD’nin “küreselleştirme saldırısı”, 20. yüzyılın deneyimiyle birlikte, çağımızda mill(iy)etçiliğin, ancak halkçılık ve kamuculukla birleştirildiği takdirde emperyalist sisteme bir alternatif oluşturabileceğini öğretmiştir. Bölüşüm sorunu, daha uzun bir süre varolmaya devam edecektir. O zaman milletin birliği ancak paylaşımcı bir temelde sağlanabilir. Onun için 21. yüzyıl milli demokratik devrimler ve sosyalizme açılım çağı olacaktır.
SURLARIN GERİSİNE ÇEKİLMENİN OLANAKSIZLIĞI
21. yüzyılın önemli bir özelliği de, devrimlerin artık “surların gerisine çekilerek” savunulmasının olanaksız hale gelmesidir. “Kapalı devre” bir sistem, emperyalizm ve gericiliğin etkilerine karşı bir kalkan gibi gözükse de, bu etkilere karşı hayat içinde yürütülecek canlı bir mücadeleyi devre dışı bırakır. Sistemin korunması adına, hatalı yaklaşımların üreyip yerleşik hale gelmesi ve sistemi içeriden çürütmesi tehlikesini beraberinde getirir. Başarının güvencesi, kitlelerin dönüştürülerek devrimin kazanımlarının gerçek sahibi ve koruyucusu konumuna getirilmesidir. Günümüz koşulları, her alanda, ama özellikle de ideolojik düzlemde mücadelenin açık sahada ve adeta bir “süngü savaşı” gibi yürütülmesini dayatmaktadır. Emperyalist sisteme onulmaz darbeler indirecek olan da, böyle bir mücadelede kazanılacak başarıdır. Emperyalizmin dizginsizliği sonucu görece geri bir mevziye düşmek, 21. yüzyılı insanlık tarihinin en büyük atılımının gerçekleştirileceği yüzyıl olmaya aday hale getirmiştir.